Medya: Bölümden kesitler & Her şeyi yak
❄️
Kapıda ki herkesin bakışları bize dönerken duran adımlarımı Akın 'a doğru yönlendirdim ve önünde durdum. Gözlerinde gördüğüm ifade ile kalbim büyük bir buruklukla kırılırken "Gidiyor musun?" Diye sordum. Her ne kadar güçlü durmaya çalışsam da kısık çıkan sesim beni ele vermişti.
Bakışlarını kaçamak bir şekilde Savaş'a çevirdiğinde ikisi de birbirine düşmanca bakıyordu. Ortamda ki gergin hava korkutucu bir hal almaya başlarken Akın bakışlarını gözlerimin içine çevirdi ve özür diler gibi baktı. Neden böyle davrandığını bilmesem de içimde büyük bir huzursuzluk vardı. Sanki bilmediğim bir şeyler olmuş ve Savaşla aralarında fazla tatsız şeyler geçmiş gibiydi.
Yüzünde buruk bir tebessüm oluşurken "Görüşeceğiz ama.." diye telkin vermeye çalıştı. Bu haliyle yüzüm daha çok asılırken sessiz kaldım ve konuşmasının devamını bekledim. "Her şey normale döndüğünde yine eski hayatımıza döneceğiz. Çisil ve senin üzerimde denediğiniz bütün eziyetlere sesimi çıkartmayacağım söz veriyorum." Söyledikleriyle dolan gözlerimi umursamadan kıkırdadığımda Savaş 'ın sesi ile bakışlarımızı ona çevirdik. "Seni bekliyorlar"
Neden bu kadar aceleci davranıyordu? Kim bilir Akın'ı bir daha ne zaman görecektim. Belki de tekrardan Akınla telefonda konuşmama bile izin vermeyecekti. Akın onu umursamadan bana doğru bir iki adım atacağı sırada Savaş net bir tavırla ortamıza geçti. Bedenim istemsizce gerilirken önüme geçen bedeniyle içimde ki huzursuzluk öfkeye dönüşmeye başlamıştı. Savaş'ın kasılan bedeni her saniye daha çok öfkelendiğini belli ederken önümden çekilmesi için elimi kaldırdım ve sırtına koydum.
Savaş bu hareketimi umursamadan bedenini bana doğru hafifçe döndürdü ve sırtında ki elimi avucunun içine aldı. Elim avucunda emanet bir şekilde dururken tam elimi ondan çekeceğim sırada bileğimden kavradı ve bunu engelledi. "Ben büyük bir aptallık yaptım. Günlerdir de diyorum 'Bu neyin bedeli?' diye. Şimdi anladım neyin bedeli olduğunu. Ben aptalmışım.." Akın'ın öfke dolu sesi ile kalbim hızla atmaya başlarken güçlü çıkmasına özen gösterdiğim sesimle "Bırak Savaş" diye uyardım.
Bileğimi daha sıkı kavrarken Akın'a bir adım attı. Onunla beraber bende adımlarken kolumda ki yaralar aklına gelmiş olacak ki parmaklarını genişletti. "Sen o 'aptallık' dediğin şeyi yapmasaydın bile ben onu alırdım!" Söyledikleriyle bir şeylerin yolunda gitmediğinden emin olurken neyden bahsettiklerini anlamıyordum, günler sonra aralarında ki bu düşmanca tavra bir anlam veremiyordum.
Akın öfkeli bir soluk aldığında bakışlarını bana çevirdi ve "Kendine dikkat et" dedi. Ne olduğunu, ne olacağını anlamazken bedenini çevirmeden bir iki adım geri gittiğinde istemsizce ağzımdan ismi çıktı. "Akın.." böyle mi gidecekti yani? Bu kadar basit miydi onun için, yoksa basit -miş gibi davranmak mı zorundaydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHIN ESİRİ | Lobelia
Teen FictionTAMAMLANDI✓ SİYAHIN ESİRİ SERİSİNİN 1. KİTABI Uzun soluklu ve gizemlerle dolu bir kurgudur. İlk bölümlerde sanıldığı gibi bir kurgu ortada yoktur! ❝Elimi kalbinin üzerine koyduğumda konuşmak için derin bir nefes aldım. Savaş sanki bunu anlamış gibi...