❄️49.Bölüm❄️

7.7K 468 488
                                    

Medya Barlas

❄️

Adamın attığı kahkahalar çoğalınca içimde büyük bir nefret oluştu. Hala elleri bağlıyken acı çektiğini gizlemeden "Sağlam vuruyorsun ama" dedi. Kaşlarım iyice çatılırken bakışlarını benden çekti ve merdivenlerin ucuna doğru bakmaya başladı. Bakışlarımı yüzünden ayırmazken "Savaş dikkat et kendine sadece bir iki saat beraber durduk ya beynimi sikti ya da beni merdivenlerden yuvarladı." Dedi.

Yüzüm her an gerilirken söylediği sözle ona bir tekme daha savuracağım sırada Savaş'ın bütün mekanı kaplayan gür sesiyle irkildim ve duruşumu dikleştirip bakışlarımı Savaş 'a çevirdim. Bütün heybetiyle adamın üzerine doğru yürürken yanına gelince adama doğru eğildi ve kafasını yüzüne geçirdi. Adam büyük bir çığlıkla yerde kıvranırken bu olayın sonunun iyi bitmeyeceğini biliyordum.

Savaş ağza alınmayacak küfürler edip adamın yüzüne yumruklarını geçirirken büyük bir yumruk daha atacağı sırada Akın Savaş'ın kolundan tutup onu engelledi. Aralarında korkutucu bir bakışma geçerken savaş yumruk yaptığı elini büyük bir hızla adamın yanında ki mermere vurdu ve "Ben senin beynini bir sikerim..!" Diye bağırdı. Böyle bir şey beklemediğim için korkuyla sıçradım. Adam ona vuracağını düşünmüş olacak ki acı dolu bir çığlık daha boş salonda yankılandı.

Adamın deliler gibi acı çektiği her halinden belli oluyordu fakat ben hiç bir şey hissedemiyordum. Kalbim artık hiç bir şeye aynı tepkiyi veremiyordu. Hislerim körelmişti. Savaşın elinin üzerinde ki kanlar dikkatimi çektiğinde adamın yüzünde ki kanlardan daha çoktu. Savaş adamın yakalarından tutup kaldırdığında adam karşı çıkamadı. Adam nefes sesine benzer bir gülme sesi çıkarttığında "Şu birbirinize laf söyletmemenize ölüyorum ama.." diye söylendi.

Adamın söyledikleriyle yüzümde büyük bir alay oluşurken refleksen dudaklarımı ağzıma doğru yuvarladım ve kafamı onaylarcasına yukarı aşağıya sallayıp bakışlarımı boşluğa çevirdim. Dışarıdan böyle mi gözüküyorduk? Savaş adamın söylediklerini umursamadan onu yukarı doğru sürüklerken başını zorla bana döndürdü ve sadece ikimizin anlayacağı bir dilde "Dediğin gibi oldu. Sen kazandın. Sadece çok mu güveniyordun yoksa çok mu iyi rol yapıyordun bilemiyorum." Dedi.

Savaş sözlerinden rahatsız olsa gerek onu kırık duvara doğru çarptı ve parmaklarını boğazına geçirdi. Bu manzaraya bakmamak için bakışlarımı başka yöne çevirdiğimde gelen acı içinde bağırış seslerini duymamak istiyordum. İçimde bir acı oluşmaya başladığında vicdanıma yenilerek bedenimi aniden Savaşa döndürdüm ve mesafeli çıkan sesimle "Savaş yeter" dedim. Adamın yüzü nefessizlikten mosmor olmuştu. Eğer bir kaç saniye daha boğazını sıkarsa kesinlikle ölebilirdi.

Savaş başını bana çevirdiğinde gözlerinde bitmek bilmeyen bir fırtına vardı. Kendini zor tutuyor gibi görünüyordu. Sanki ona biri 'dur' demezse adamı elleriyle öldürecek gibiydi. Akın Savaş'a doğru bir iki adım attığında fısıltı şeklinde "Esin'in yanında yapma abi" dedi. Bunu benim duymayacağımı düşünerek söylemiş olmalıydı. Kaşlarım çatılırken duymazlıktan gelmeye çalıştım. Bakışlarında ki fırtına her saniye dinerken adamın boğazından elini sertçe çekti ve cebinden sigarasını çıkartıp seri bir şekilde yaktı.

Adam şiddetli bir öksürük krizine girerken aynen benim gibi bedenini iki büklüm yaptı ve elini boynuna götürdü. Gözlerimi kısarak ona bakarken gözümde; boğazımı sıkışı, ayağımdan tutarak beni kırık mermerin üzerine düşürüşü ve boynuma ipi geçirişi canlandı. İçimde ki duygular tekrardan bir çıkmaza sürüklenirken değişmeye başladığımı fark edebiliyordum.

SİYAHIN ESİRİ | Lobelia Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin