Medya: Bölümden Kesitler 💫
❄️
Kalbim büyük bir hızla çarpmaya başlarken Barış bana gülmeye başlamıştı bile. Ona işaret parmağımı kaldırıp tehditkâr bir şekilde kahkaha atmaması için "Sakın!" Dediğimde sırıtışı genişledi ve "Selinden bir beden büyük fakat cevizin tamamı etmeyecek kadar küçük beynin var biliyorsun değil mi?" Dedi.
Ona öfkeyle bakıp yanımda ki yastığı ona attığımda uzun saçları bozulduğu için düzeltti ve "Sen söylerken kendinde değildin ama ben çok iyi bir dinleyiciyimdir. Özellikle yakışıklı ikizimin kuyusunu kazmada üzerime yoktur.." dedi. Dedikleri sinirimi bozarken elimi pek de kibar olmayacak şekilde yüzüme çarptım ve sonradan daha korkunç olmaya çalıştığım bir ifade ile "Senin benden daha çok açığın var. Daha resimlerinde bir çok şey gördüm. Savaşın bilmesini istemeyeceğin şeyler.." dedim.
Bana sırıtışı solarak bakarken az önce konuşmasının üstüne ekledim. "Ben sabırsız bir dinleyici olabilirim. Ama anlatmakta üstüme yoktur. Bazen ballandıra ballandıra, bazende güzel edebiyatımızda ki abratma sanatlarını kullana kullana anlatırım." Bana kötü bir ifade ile bakmaya başlarken direk kestirip attı. "Koş Mir'inin yanına. Sümüklü" Şuan takıldığım nokta 'Mirinin' olurken ona gözlerimi kocaman açarak baktım.
Üzerimde ki afallamayı atmayı başardığımda abartı ile bir kaç mırıltı çıkarttım ve "İki dakika ciddi oldun çok geldi demi? Hatta ömründen ömür gitti falan.." dedim. Bana sanki bir dahiymişim gibi bakarken ellerimi saçlarıma götürdü ve karıştırdı. Bana olumlu ifadeyle bakarken "Beni anlayan insanlara bayılırım." Dedi. Ardından koca bir kahkaha patlattı.
Saçlarımı ondan kurtardığımda inatla hala oturmaya devam ederken "Esin kalk ve git" dedi. Ona kötü bir bakış attığımda sahte bir ciddiyetle "Yukarı çıktığında eski miri bulamazsan yanıma in ben onu buldururum." Dedi. Ona tatlı bir öfke beslerken bıkkın bir şekilde ayağa kalktım.
Attığım her adımda nedensizce kendimi daha yorgun fakat daha iyi hissederken birbirine savaş açmış anlamsız duygularıma gözlerimi devirdim. Merdivenlerden çıkıp odanın önünde durduğumda buna cesaret edemesem de bir anlık düşüncesizlikle kapıyı açtım.
Bakışlarım direk yerde oturarak uyuyan Savaş'ı ararken orada olmaması ile bakışlarım direk terası bulmuştu. Savaş'ın elinde yine o iğrenç içkisi ve sigarası vardı. Bir an Barışla aşağıda konuştuklarımızı duyma ihtimali aklıma gelince kalbim nedensizce hızla atmaya başlamıştı. Teras neredeyse verandanın üstündeydi ve yüzde seksen ihtimalle savaş duymuştu.
Minik adımlarla terasa doğru yürürken üzerinin çıplak olması ile kaşlarımı olabildiğimce çattım. Hava soğuktu ve onun böyle gezmesi hiçte akıl kârı değildi. Terasın kapısını büyük bir sessizlikle açtığımda sessiz bir kaç adımı ona doğru attım. Geldiğimi anlamış gibi elinde ki bardağı korkulukların altında ki mermere bıraktığında bir kaç nefesten sonra sigarasını da söndürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHIN ESİRİ | Lobelia
Teen FictionTAMAMLANDI✓ SİYAHIN ESİRİ SERİSİNİN 1. KİTABI Uzun soluklu ve gizemlerle dolu bir kurgudur. İlk bölümlerde sanıldığı gibi bir kurgu ortada yoktur! ❝Elimi kalbinin üzerine koyduğumda konuşmak için derin bir nefes aldım. Savaş sanki bunu anlamış gibi...