❄️39.Bölüm❄️

9K 579 445
                                    

❄️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

❄️

Savaş'ın bir şeyler demesini beklerken hiç bir şey demeden bana bakması bazı parçaların birleşmesini zorluyordu. Gözlerinde gördüğüm güvensizlik kesinlikle benim eserimken yanağında ki elimi yavaşça indirdim. "Eğer yalan söylüyorsan hiç bir şey için ikinci şans vermem sana. Eğer anlatmak istemeyip de anlatmıyorsan anlarım ama" Savaş'ın sözleriyle yüreğimdeki sıkıntı büyümeye başladığında ona yalan söylemek fazlasıyla kötü hissetmemi sağlıyordu.

Büyük bir ikilemde kalmışken bakışlarımı boşluğa çevirdim. Eğer ona yalan söylersem bir gün gerçeği öğrendiğinde ikimizi de yakmış olacaktım. Fakat eğer doğruyu söyleyip ondan vakit istersem beni anlayışla karşılayacaktı. Sıkıntılı bir nefesi ciğerlerime yolladığımda her bir mimiğimi ezberlemek ister gibi bakan Savaş 'a bakışlarımı çevirdim. Sessizliğimden rahatsız olmuş olacak ki fazlasıyla soğuk ve ciddi bir sesle "Esin!" Diye tekrarladı. Omuzundaki elimi göğsüne indirdiğimde tekrardan sessiz kaldım. Beni anlamasını istiyordum. Ona 'Bana zaman ver anlatacağım.' diyemezdim. Fakat sessizliğimden bunu anlamasını istiyordum.

Kısa bir an sonra başını olumlu anlamda salladı ve beni kolunun altına alıp eve doğru yürümeye başladık. Kolumun birini beline dolarken diğerini karnına doladım. Başımı göğsünden ayırmazken dudaklarını saçlarımda hissettim. Esen sert rüzgârlar at kuyruğumdan çıkan saçlarımı uçururken Savaş elini kaldırdı ve saçlarımı geriye doğru gönderdi.

Akın için içimde huzursuzluk oluşunca başımı Savaş'a doğru kaldırdım ve Savaş'ın gözlerinin içine baktım. Ona baktığımı anlamış olacak ki oda başını bana çevirdiğinde gözlerinde gördüğüm ifade ile ürkekçe kesik bir nefes aldım ve kısık sesimle "Akın.." diyip durdum. Bakışları hepten kararınca susma kararı aldım. Sanki çok yanlış bir şey demişim gibi yutkunduktan sonra dudaklarımı birbirine bastırdım. Bakışlarını bir tur yüzümde gezdirdikten sonra tekrardan önüne çevirdiğinde başımı yere doğru eğdim ve çıkan ufak saçlarımın yüzümü kapatmasına izin verdim.

Ev ağaçların arasından gözükürken bahçede Alazların olmaması ile kasılan bedenim rahatladı. Eve iyice yaklaştığımızda içerideki ışıkların kapalı olmasıyla bakışlarımı tekrardan Savaş'a çevirdiğim. Bu sefer fazlasıyla öfkeli bir şekilde üstten korkutucu bir bakış attı. Bakışlarımı Savaştan ayırdığımda veranda ya doğru giriş yapmıştık.

Karanlığın hakim olduğu salona girdiğimizde Savaş'ın etrafımda olan kolları daha da sıklaştı. Sanki hala o gecenin etkisinde olduğumu düşünüyor gibiydi. Işıkları açmadan yürürken sanki zihnimi okumuş gibi "Gerçi sen o mekanda otururken bütün korkularını yenmişsindir." Dedi. Doğruydu. Yenmiştim. Artık bir çok şeyden korkmuyordum. Düşmekten, düşünmekten, yüzleşmekten, insanlardan..Hiç bir şeyden korkmuyordum. Sanki ruhum her şeye karşı direnç kazanmış gibiydi.

SİYAHIN ESİRİ | Lobelia Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin