❄️38.Bölüm❄️

8.6K 614 517
                                    

Medya Bölümden Kesitler 💫

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Medya Bölümden Kesitler 💫

❄️

Bedenimde ki gücün her an biraz daha yok olduğunu hissederken Akın sanki kimsenin öğrenmesini istemiyormuş gibi gözlerimin içine olumsuzca baktı. Arkamdaki kolunu bana doladığında soğuk kanlı olmaya çalışarak gülümsedi. Sanki her şey yolundaymış gibi..Zihnim o anları tekrarlarken Akın belki de onu gördüğüm en soğuk haliyle bakışlarını telefondan çekti ve aramızdaki sessizlikten dolayı bakışlarını bize çeviren Alaz, Selin ve Savaş'a "Önemli bir şey değil. Bakıp geliyorum hemen." Diye açıklama yaptı. Akın bakışlarını tekrardan bana çevirirken ağlamamam için telkin verir gibi baktı.

İçimde büyüttüğüm hırs, nefret tohumları bir bir filizlendiğinde tepkilerimi kontrol altına almayı başarmıştım. Akın ormana doğru ilerlerken arkasından her ne kadar gitmek istesem de dikkat çekmemek için yapmadım. Alazla Selin eski muhabbetine geri dönerken Savaş'ın delici bakışlarından kurtulmak için bakışlarımı boşluğa çevirdim. Stresten parmaklarımı avuç içlerime gömerken bu soğuk hava da bile terlediğimi hissettim. Savaş 'a kaçamak bir bakış daha attığımda kaşlarını çatmış ve fazlasıyla ciddi bir ifadeyle her bir mimiğimi izliyordu.

Akın 'ın gitmesinin ardından dakikalar geçse dahi her bir dakika bana bir yıl gibi geliyordu. Ruhuma çektirdiğim bu eziyet içimdeki sönük yıldızlar ülkesinin en parlak yıldızlarını yere düşürmüştü. Artık gökyüzüm daha da karanlıktı.

Terliyen avuç içlerimi taytın kumaşına sildikten sonra hiç bir şey demeden ayağa kalktım ve kimseyle göz teması kurmadan Akın'ın gittiği yere doğru yürümeye başladım. Bu yaptığım belki yanlış olabilirdi ama bunu yapmak istiyordum. En azından hayatımın bir kısmının iplerinin elimde olmasını istiyordum.

Attığım her adımda karanlığa daha çok alışan gözlerim ile önümü daha iyi görürken ağaçların arasından hızlıca ormanın içine giriş yaptım. Akın 'ın seslerini uğultu olarak duyarken sesi takip etmeye başladım. Her adımımda daha da netleşen sesler attığım son bir kaç adım ile iyice netleşmeye başlamıştı. "Hangi yüzle arıyorsun ki?" Kan dondurucu bir şekilde söylediği her bir kelime hafızama silinmemek üzere kazınırken Akın 'ın silüetini ağaçların arasında görmemle hızlıca ona doğru koşmaya başladım.

Akın'ın arkası bana doğru dönük olduğu için beni görmüyordu. Akın onu dinledikten sonra öyle bir bağırdı ki ev tarafına dahi sesin gittiğini düşünebilirdim. "Deme! Bana kardeşim falan deme!" Gözlerimde ki yanma hissi artarken boğazımaki yumruyu daha fazla görmezden gelemedim. Uzun süre karşı tarafı dinledikten sonra elini kaldırdı ve sanki saçlarını kopartıp, parçalamak istiyormuş gibi çekiştirdi. Hırsını atamamış olacak ki ağzından büyük bir küfür çıktı.

SİYAHIN ESİRİ | Lobelia Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin