❄️45.Bölüm❄️

7.6K 531 426
                                    

❄️

Yüzümde sahte fakat doğruluğundan şüphe edilmeyecek bir tebessüm oluştuğunda ortamdaki içki ve sigara kokusunu umursamadan derin bir nefes aldım ve topuzumdan fışkıran saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Merdivenlerden gelen gürültülü topuklu ayakkabı sesi ile bakışlarımı hafifçe merdivenlere doğru çevirirken fazla rahat davranmaya çalışıyordum. Ayda yüzünde bana göre sahte gülümsemesiyle karşımda durduğunda dudaklarını tuhaf bir şekilde kıvırdı ve "Nerelerdeydin?" Diye sordu.

Şuan içimde fırtınalar kopup isyan bayrakları çekilse de sırf onu sinir etmek için yüzümdeki sahte tebessümü genişlettim ve kollarımı göğüsümde bağlarken "Fazla mı meraklı çıktın sende ne?" Diye sordum. Benim bu rahatlığım onu sinirlendirmiş olacak ki gözlerini şüpheli bir şekilde kıstı ve "Merak demeyelim de biz ona.." sustu ve biraz beklerken hoşuma gitmeyecek bir şeyler söylemesini düşünerek "Burnunu sokma da diyebiliriz aslında bu kadar kasma" dedim.

Yüzü her saniye gerilirken ona göz kırptım ve sakin adımlarla Savaş'ın karşısındaki koltuğa geçtim. Savaş'ın bakışları altında rahatmış gibi davranmak zor olsa da hıncımı yüzümdeki sahte tebessümden çıkartıyordum. Bakışları delici bir şekilde gözlerimdeyken Ayda'nın yanına oturması ile bakışlarını kısa bir an benden çekip ona çevirdi.

Herkes salonda otururken ortamdaki gergin havanın aksine fazla rahat davranıyordum. Ortamdaki yoğun sessizlik can sıkıcı bir hal almaya başladığında sessizlik Ayda 'nın Akın'a olan sorusu ile son buldu. "Akın ne zaman gitmeyi düşünüyorsun?" Bedenimin kasıldığını hissederken bunu bilerek sorduğunu biliyordum. Bakışlarımı Akın'a çevirirken göz göze geldik. Onunda gerildiği boynundaki damarlarından belliydi. Derin bir nefes alıp beni kolunun altına aldığında "Acelesi yok." Diye mırıldandı.

Sertçe masaya bırakılan bardak sesi ile bakışlarımızı Savaşa çevirdiğimizde buz gibi bir sesle "Burada son bir işimiz var yarın akşam yola çıkacaksın." Dedi. Bedenim kaskatı kesilirken Akın oturuşunu dikleştirdi ve "Deşifre oldum. Buna rağmen ölüme yürümemi mi istiyorsun?" Diye sordu.

İçimde büyük bir huzursuzluk doğarken tırnaklarımı avuç içlerime bastırdım. Savaş umursamaz bir şekilde arkasına yaslanıp erkeksi bir oturuş sergilediğinde "Ben her şeyi ayaraladım. Yarın gidiyorsun" dedi. İçimdeki huzursuzluk büyük bir öfkeye dönerken kaşlarımın çatılmasına mani olamadım. Akın öfkeli bir soluğu ciğerlerine gönderirken "O zaman Esin de benimle gelecek" dedi. Gözlerim şaşkınlıkla aralanırken bu fikir aklıma yatmıştı.

Savaş bakışlarını bana çevirdiğinde gözlerinde korkutucu pırıltılar vardı. Ona karşı duyduğum öfkeyi gizlemeden bakarken gözlerini kıstı ve dilini damağına vurarak tuhaf bir ses çıkarttı. Biraz bekledikten sonra keskin bir dille "Hayır o benimle kalacak" dedi. İçimde kopan büyük fırtınalar damarıma basmaya başlayınca rahat tutmaya çalıştığım ses tonumla "Peki ya ben Akınla gitmek istiyorsam?" Diye sordum. Gözlerinin içinde gördüğüm alaylı ifade genişlerken "Bu bir şey farkettirmez" dedi.

Ona karşı duyduğum öfke boğazımı sıkmaya başladığında sert çıkan sesimi umursamadan "Madem her şeyi ayarladın. Madem Akın 'ın gideceği yer güvenli, ne diye ben gelemiyorum ki?"
Diye sordum. Oturuşunu iyice yayvanlaştırdığında bakışlarını kıstı ve çözmek ister gibi baktı. Gözlerindeki korkutucu pırıltılar eğlenceli bir hal alınca işte şimdi tedirgin olmaya başlamıştım.

SİYAHIN ESİRİ | Lobelia Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin