❄️69.Bölüm❄️

6.6K 516 491
                                    

Medya: Bölümden bir kesit 💫

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Medya: Bölümden bir kesit 💫

❄️

'Güzelin miyim gerçekten?'

Aptallığıma doyum olmazdı gerçekten de! Bütün dengeleri alt üst etmesine engel olamadığım gibi üstüne üstlük onu bayağı eğlendirecek bir şey söylemiştim. Konuyu kaynatmak için bakışlarından en ufak anlam çıkartmadan ayağa kalktığımda hiç bir şey demeden arkamı döndüm ve minik adımlarla yürümeye başladım.

Beklemediğim anda kolumdan tutup beni kendine çevirdiğinde bakışlarımı sadece göğsünde tutuyordum. Yüzünde ki ifadeyi deli gibi merak etsem de cesaretimi toplayamıyordum. Elleri birden iki elimi birden kavradığında kalbim hızla çarpmaya başlamıştı.

"Çok güzelimsin. Benim güzelimsin. Hemde çok çok güzelimsin"

Sanırım ben yok oluyordum. Geriye sadece külleri kalan bir esin olacaktı. Bütün hücrelerimin o güzel sevgisinden nasibini aldığını hissetmek bile bütün dengelerimi yıkıyordu. Ben yanlış duymamıştım değil mi? Onu bana demişti yani? Bana 'benim' demişti öyle mi?!

İçimde oluşan yeni kelebekler bir bir kalbime doğru yol alırken bakışlarım istemsizce yüzünü bulmuştu. Bana sırıtarak bakarken ona kalbimin beni terk ettiğinin kanıtı olan bakışları attım. Yüzünde ki sırıtış büyürken şaşkın ördek gibi bakmaya son verdim ve gitmek istediğimi belirtir bir şekilde elinin birini bırakıp kolunun altına girdim.

Nefes sesine benzer bir gülme sesi geldiğinde bana doğru eğildi ve "Ne olacak senin bu çeneni tutamaman?!" Diye mırıldandı. Bunu neden dediğini biliyordum. Hiç bir zaman çenemi tutamayıp aklıma gelen ilk şey söylememden kaynaklanıyordu. Olayı kaynatma dürtüsüyle "Şikâyetçi misin?" Diye sorduğumda verdiği tepki "Mümkünse hep böyle ol." Olmuştu. Başımı ona doğru kaldırdığımda kollarımı bedenine sıkıca sardım ve "Sende" diye mırıldandım. Beni kolları ile sıkıca sararken yürümeye devam ettik.

Uzaktan ev gözükmeye başlarken istemsizce Savaş'ın kolunun altından çıktım ve üzerimde olan delici bakışlarını umursamadan ilerlemeye devam ettim. Sanırım o da anlamıştı neden kolunun altından çıktığımı.

Kapıyı çaldığımızda yüzünde ki kocaman endişe ile biz bakan Barış, "Neredesiniz siz ya! Bari o telefonu açık tut!" Diye söylendi. Savaş bir şey demeden içeri ilerlerken Barış'a sabahki olaydan dolayı kötü bir bakış attım. Savaş direk yukarı çıkarken bende kimseye görünmemeye çalışarak yukarı çıktım. Zira yarı ıslak bir şekilde kimseye görünmek istemiyordum.

SİYAHIN ESİRİ | Lobelia Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin