❄️27.Bölüm❄️

10.2K 698 346
                                    

❄️

Kahvaltıdan sonra Selinle beraber masayı topladık ve salona geçtik. Erkekler bahçede sigaralarını içerlerken hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. Ne konuştuklarını deli gibi merak etsemde artık biraz sakinlik istiyordum. Selin dirseği ile beni dürtüp meraklı bir tavırla "Kız acaba ne konuşuyorlar böyle" dedi. Agresifliğim hala devam ederken sorusunu cevapsız bıraktım. Savaş'ın bakışları arada beni bulurken Alaz'ın konuşmasıyla tekrardan ona çevriliyordu.

Savaş bir kaç kelime daha söyledikten sonra sigarasını söndürüp bahçe kapısından içeri girdi. Bakışlarını benden ayırmadan yanıma oturacağı sırada Selin Savaş'ın yanıma oturacağını sezmiş olacak ki yanımdan kalkarak Alaz'ın yanına geçti. Ona kötü bakışlar yollarken bana imalı bir şekilde bakmaya başladı. Ortamdaki yoğun sessizlik Alaz'ın ciddi sesiyle bozuldu. "O gece mekanda ne işin vardı?" Bu soruyu beklemediğim için fazlasıyla gerildim. Sanırım Savaş'ın beni kaçırdığı geceyi söylüyordu. Alaz'ı ilk defa bu kadar ciddi görmem beni iyice gererken Savaş'ın yanımda olması bana kendimi iyi hissettiriyordu.

O gece özgürlüğümün ilk adımını attığımı sanarken aslında kendi elimi ayağımı bağlamıştım. Kelebeklerim o gün dirilmişlerdi. Kentimdeki yas bitmişti ve kutlamalar yapılıyordu. Yıkık kentimde yıllar sonra ilk defa güneş açacakken fırtınalar kopmuştu. Ortamdaki sessizlik okyanusunda kaybolmak üzereyken Savaş'ın öfke ve uyarı dolu sesiyle kendime geldim. "ALAZ" Gözlerimdeki yanmayı umursamadan bakışlarımı Savaşa çevirdiğimde bana buzdan duvarları arkasından bakıyordu. Ona karşı olan bütün iyi düşüncelerimi, kötü anılar bir kanser hücresi gibi kapladığında ona içimdeki bütün soğuklukla baktım. Bu tavrım hoşuna gitmemiş olacak ki bakışları sertleşti.

Bakışlarımı Savaştan çektim ve Alaz'a bakışlarımı çevirdim. Eğer hissettiğim soğukluk ele avuca sığabilecek bir şey olsaydı kesinlikle ellerim donardı. Bakışlarımı korkutucu bir sakinlikle
Selin 'e çevirdiğimde kuşkuyla bakıyordu. Herkes bir şey söyleyemeyeceğimi düşünüyor olmalıydı. Elbette o gece orada neden bulunduğumu söylemeyecektim. Fakat cevapsız da bırakmayacaktım. Fazlasıyla mesafeli ve agresif bir ses tonuyla ölüm soğukluğunu anımsatırken "Sanane" dediğimde Alaz'ın bakışları karardı ve kendine hakim olmak ister gibi yumruklarını sıkmaya başladı.

Şuan Alaz'ın bana karşı olan düşünceleri ve neler yapabileceği umrumda bile değildi. Belki kötü niyetle sormamış olabilirdi fakat o geceyi hatırlatması ona karşı olan bütün sıcaklığımın son bulmasına yetmişti. Bu cevabımı Savaşta beklemiyor olacak ki koluma değen bedeni kasıldı. Alaz gözlerinden alevler çıkarak bakarken ona gayet rahat ve soğuk bakışlarımı yolladım. Savaş gergin ses tonuyla "Alaz git" diye uyarıda bulundu. Bunu bende beklemezken Savaştan uzaklaştım. Ona sığınıyormuşum gibi gözükmek istemiyordum. Seline bakışlarımı yönelttiğimde gözlerinde biraz hayal kırıklığı birazda kuşku yakaladım.

Eski Esin cam kırıklarının üzerinde can çekişirken ona acımasızca bakıp yeni Esin'in maskesinin altına saklandım. Bedenimdeki bütün gücü bir araya toplayarak kendine güvenen bir ses tonuyla "Neden gitsin ki?" Diye sordum. Savaş kolunu arkamdan geçirerek beni kendine yasladığında ona karşı dirensem de engel olamadım. Alaz'ın sinirli yapısını keşfederken kendini fazlasıyla sıktığı her halinden belli oluyordu. Ortamdaki gergin hava herkesin aksine bana huzur verirken neden böyle hissettiğimi bilmiyordum. Bedel mı ödetiyordum? Savaş'ın bana yaşattığı kötü anların acısını böyle mi alıyordum? Yanlış olduğunu bildiğim halde neden böyle davrandığımı bilmezken canımın yandığı kadar yakmak istiyordum.

SİYAHIN ESİRİ | Lobelia Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin