❄️75.Bölüm❄️

6.2K 501 483
                                    

Medya: Bölümden Kesitler 💫

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Medya: Bölümden Kesitler 💫

❄️

Kalbim korku ve heyecanla çarparken bakışlarım sadece ellerimizdeydi. Savaş elimi güç vermek ister gibi daha sıkı kavradığında omuzlarımı dikleştirdim ve bakışlarımı Alaz'ın yüzüne diktim. Masadakiler ellerimize bakarken Savaş avucumu açtı ve elimi tutmak yerine parmakları ile ellerimizi birbirine kenetledi.

Parmaklarımla elini sıkıca kavradığımda kimseden tek kelime dahi çıkmıyordu. Savaş sessizlikten tatmin olmuş olacak ki gayet sakin bir şekilde sofradan kalktı ve elimi bırakmadan beni de kaldırdı. Ona ayak uydurarak yanına yaklaştığımda kimseye göz ucuyla dahi bakmadan bizi salona doğru çıkarttı.

Az önce ki sakin hâli salona girdiğimiz an kaybolurken sinirden kriz geçirmek üzere olduğunu görebiliyordum. Sinirini içine atması ona zarar veriyordu. Elimi öyle bir kavramıştı ki içinde ki duyguları hissedebiliyordum.

Adımlarını daha da hızlandırdığında bunu yaptığının farkında olmadığını biliyordum. Ayağımda ki ayakkabılarla zorla peşinden koşarken sesimi dahi çıkartamıyordum. Aldığı keskin nefesler koridorda yankılanırken bizi odaya soktuğu an kapıyı arkamızdan kapattı ve elimi bırakmadan bizi dolaba yöneltti.

Ne yaptığını anlayamazken titreyen eliyle dolabın kapağını açtı. Hiç iyi gözükmüyordu. Yaptığı şeylerin bilincinde olduğunu da sanmıyordum. Bu hâli beni dipsiz bir kuyuya çekerken dolapla arasına geçtim ve havada titreyerek dolaba uzanmaya çalışan elini diğer elimle kavradım. Yüzü öyle ifadesizdi ki elleri bir tek onu ele veriyordu.

Gözlerimin içine bakıyordu ama bir rüyada gibiydi. Kendinde olduğuna kesinlikle inanmıyordum. Susmak savaşa göre değildi. O beceremezdi susmayı..

Bana iyice yaklaşıp bakışlarını dolapta gezdirirken elimi bıraktı ve tekrar dolabın içine elini soktu. Onun dikkatini çekememek moralimi bozarken boşta kalan elimi yanağına koydum ve kendimden emin bir sesle "Savaş" diye mırıldandım. Beni duymuyordu. Ya da duyuyor, duymak istemiyordu.

Yanağında ki elimi sıklaştırıp daha sert bir sesle "Savaş Mir" dediğimde sabrı kalmamış gibi hırçınca dolabın içini birbirine katmaya devam etti. Artık sinirlerim bozulurken yanağından ki elimi daha da sıklaştırdım ve "Mir" diye mırıldandım. Bakışları birden beni bulduğunda sert nefesleri sakinleşmek ister gibi derinleşmişti. Onu boğan bir şey vardı. Kendi kendini boğuyordu haberi olmadan..

Bana sanki bir şey söylemek ister gibi dudaklarını araladığında bedenimi kuşatan cesaretle kendimden korkmaya başladığımı hissettim. Soğumaya başlayan elimi Savaş'ın yanağından çektiğimde tırnaklarımı avuç içime geçirdim. Gözlerinde ki ifadesizliği koca bir çaresizlik kapladığında bu durumu reddeder gibi başımı salladım ve belki de ilk defa sonunu düşünmediğim bir şey yaptım.

SİYAHIN ESİRİ | Lobelia Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin