YER GÖK bir olsa / GxG

09- Ç&G Tabure

°°°

Selaamm :)

Buyursunlar :)

[□■□■□]

●●●

"Eğlenceli bi'şeye benziyorsun sen aslında."

Bi'şey mi? Bi'şey.! Bi'şey ne be.?

Yine kızdım bak. Şimdi tükürcem ağzına ha.!

●●●

Neyse lan dur şimdi. Tam kızla konuşup onu çözmek için doğru ve emin adımlar atıyorken, yeniden ortamı germeyelim di mi?

"Öyle olduğumu düşünüyorum. Ama beni tanıyanlar genelde çekilmez olduğumu iddia ederler. Ayrıca o 'bi'şey' hiç olmadı yalnız." Yine de lafımı söylerim arkadaş.

"Bi'şey.?" Bunda da hafıza yok galiba benim gibi. Hatta bu benden de beter baksanıza, daha az önce söylediği şeyi unuttu. Yazııık!

"Benle ilgili kurduğun cümlede, az önce bana 'bi'şey' dedin ya, onu diyorum."

"Dikkatli ama aynı zamanda alıngansın da sanırım!"

"Karakterim hakkında analiz yapmaya devam mı edeceksin?"

"Neden.? Sen bana yapmıyor musun?"

"Ne alâka? Yapmıyorum tabi." Yapıyorum ama senin bunu bilmene hiç gerek yok.

"Neden dünden beri gözün sürekli üzerimde o zaman?"

O-ha! Kafanı önündeki dergiye gömerken, sen bunu nasıl fark ettin lan? Hemen yeniden inkâr pozisyonu al Çisem, hemen. "Öyle bi'şey yok.!"

"Tamam. 'Yok.' diyorsan yoktur. O zaman biraz başa saralım, sana 'bi'şey' dediğim için kusura bakma. Seni kırmak istemedim."

"Kırılmadım ki! Bunu da nerden çıkardın?" Harbiden kırılmadım ki, belki biraz bozulmuş olabilirim, o da belki yani... Bu kırılmak sayılmaz.

"Tamam. Bunu da ben uydurdum o zaman. Kırılmadın."

"Ha yoook. 'Uydurmak' demeyelim de...", derken Oğuzcan'ın bana seslenmesiyle lafım yarıda kaldı. 'Nazan ablanın beni çağırdığını' söyleyince, mecburen Gökçe'yle olan sohbetimi yarıda kesmek zorunda kalıp, kusura bakmamasını söyleyerek yanından ayrıldım.

●●●

Nazan abla da ne gereksiz şey için çağırmış yaa... "Açmalar bitti. Olur da müşterilerden sana soran olursa, sakın 'var' deme.", diyor bana.

Gökçe'yle sohbetimi yarıda kestiğine değdi mi bu şimdi? N'olurdu siparişi aldıktan sonra olmadığını öğrenip tekrar müşterilerin yanına giderek, 'Açma kalmamış başka bi'şey versek olur mu?', diye sorsaydım n'oolurduuu? Ne vardı yani?

Ayrıca Oğuzhan, Nazan ablanın çağırdığını söylemek yerine, Nazan ablanın beni çağırtarak bana söylediğini pekâla kendi de söyleyemez miydi? Bu ne saçma bi protokol böyle? Hiyerarşi mi var bu pastanede benim bilmediğim.?

O an orada, duyduğum bu gereksiz bilgi yüzünden beynimden vurulmuşa dönmeme rağmen, aklımdan geçenleri söyleyip, ortalığı iyice bulandırmak yerine, "Tamam.", diyerek konuyu direkt kapattım.