36- Ç&G Gelme

2.7K 349 353
                                    


°°°

Selaamm :)

Gece 2'de bitmesine rağmen,
Şu bölümü yazarken çok keyif aldım.

Buyursunlar ;)

[□■□■□]

●●●

'Babam daha fazla uzaklaşmadan geri çağırıp eve mi gitsem.?' diye bir anlık kararsızlık yaşasamda, sonunda 'Ne olacaksa olsun amk. Hem ne kadar kızabilir ki?' diyerek bastım zile nihayet...

●●●

Kapıyı Yeliz açtı ve yüzündeki şaşkınlıktan elbette beni beklemediği açık bir şekilde ortadaydı.

Kapının aralığını kısalttı hemen ve sadece onu görebileceğim bir hale getirdi. "Neden haber vermedin?", dedi sessizce.

"Haber verseydim, sen de 'Gelme.' diyecektin çünkü."

"Evet, öyle diyecektim. Sana 'Gelme!' dedi çünkü. Ben sana haber verecektim zaten."

"Bırakta içeri gireyim. Onu görmek istiyorum. Burada mı bekleyeceğiz?", diyerek Yeliz'e nerede olduğumuzu hatırlatır gibi gösterdim.

Kısa süreli bir düşünceye girip, sonunda kapıyı araladı Yeliz. "Madem buraya kadar geldin, gel o zaman. Ne diyebilirim ki?", dedi omuzlarını silkerken. Ben içeri adımlarımı atarken, nereye gideceğimi bilemeyince de, "Salonda.", diyerek sormadığım soruyu cevapladı.

Hızlı adımlarla koridorun sonuna doğru uçarken, neyle karşılaşacağımı ve Gökçe'nin nasıl bir tepki vereceğini umursamamaya çalışarak odadan içeri girdiğim an gördüğüm manzara karşısında büyük bir şok yaşayarak ağzımdan çıkan tepkisel sese hakim olamadım.

Gökçe arkası yastıklarla desteklenmiş şekilde, üzerinde battaniye örtülü bir halde yarım uzanmış şekilde oturuyordu.

Sol elinde bandaj, gözünün biri şiş ve yüzünde morluklar vardı.

Ağzımdan havaya karışan o istemsiz sesin sayesinde Gökçe dönüp sese doğru yani aslında tam da bana baktığında, her şey daha da belirgin bir şekilde çıktı ortaya. Tablo çok kötü görünüyordu gerçekten. Yeliz'in 'Onu bu şekilde görmeni istemiyor.', demesinin sebebi de ortaya çıktı böylece.

"Sana ne oldu?", diyerek salon kapısının önünde durduğumu farkedip yanına ulaştım bir kaç adımda. "Bu halin ne?" Koltuğa yanına oturmaya çalışırken canını yaktım sanırım çünkü ağzından acı bir ses çıktı ben yanına oturmaya çalışırken. Ona yakın olmak isterken, canının yanmasına sebep olduğum için, ateşe oturmuş gibi kalktım aniden. Oturmamla kalkmam bir oldu yani. Hızlandırılmış deve-cüce oyununu oynuyor gibiydi halim. Gökçe'nin sağlam eli göğsünün altı acımış gibi oraya doğru giderken, "Özür dilerim.", dedim yüzünü buruşturmasına üzülerek.

Ağzından acıyla dökülen ilk cümle beni biraz üzse de umursamadım. "Sana 'Gelme.' demiştim Çisem."

"Gelmek zorundaydım. Seni görmek zorundaydım.", dedim açıkça.

"Sana seni arayacağımı söylemiştim. Neden laf dinlemiyorsun?" Biraz katı geliyordu sesi.

"Çünkü senin için endişelendim. Hem sen bana 'Hastaneye gelme.', dedin, 'Eve gelme.' demedin ki. Sen neden geldin o zaman?"

YER GÖK bir olsa / GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin