76- Ç&G Gitme

3.2K 385 725
                                    


°°°

Selaam ;)

Şimdiden anlaşalım,
bölümü okurken kızmak yok!

Özellikle bana söven olursa basarım engeli valla hiç acımam. :)

Uzuuunca bir bölüm olmuş yine.

Buyursunlaaarr :)

[□■□■□]

●●●

Telefonumu alıp Gökçe'ye iyi geceler mesajı atıp, ondan da yine kısa sürede cevabımı aldıktan sonra yumdum gözlerimi bu karmaşık güne.

●●●

Sabah pastanenin kapısının önünde Gökçe'yi gördüm birini arıyormuş gibi sağa sola bakınırken. Bu kadar erken gelmiş olmasına şaşırsam da daha çok buna sevindiğimi itiraf edebilirim sanırım.

Onu görür görmez, dün üzerime yapışmış huzursuzluktan eser kalmayacak derecede yüzüme yerleşen gülümsemeye engel olamadan adımlamaya başladım hızla.

Çok çabuk unutuyorum ben mutsuzluğu böyle zamanlarda. Zehrim de Gökçe oluyor benim panzehrimde...

Fakat ona doğru yürürken dikkatini çekip beni görmüş olmasına rağmen yüzündeki ifade değişmedi Gökçe'nin. Çok ciddi duruyordu.

Niye ki? Bi'şey mi oldu acaba?

Yaklaştıkça, ilk kez kaşlarını bu kadar çatık gördüğümü farkettim ama halâ da anlam veremedim buna.

Tam yanında durduğumda da hiç bir şey yapmadı. Gülmedi... Hatta tebessüm bile etmedi! Sadece bana bakmaya devam etti Gökçe.

Neden bilmiyorum, büyük bir huzursuzluk kaplamaya başladı yeniden o an içimi.

Kötü bi'şey olacak... Hissediyorum.! Lütfen olmasın!

"Günaydın.", dedim farkında bile olmadan biraz çekimser davrandığımı sonradan farkederek.

"Seninle biraz konuşalım mı Çisem?", dedi Gökçe doğrudan. Ama sanki konuştuğu ben değilmişim gibi. Dümdüz bir ifade, dümdüz bir ses tonu, dümdüz bir duruşla.

"Benimle mi? Ne hakkında konuşcaz ki?", dedim korkarak. "Bi'şey mi oldu?"

"Evet. Sen ve benle ilgili artık ciddi ciddi konuşmamız gerekiyor...", dedi Gökçe bu kez ve konuşmanın ne kadar ciddi olacağını zaten söylemesine gerekte yoktu hal ve tavrı yüzünden.

'Sen ve benle' mi? Ben bu sahneyi daha önce yaşadım amk ve sonu hiç güzel bitmedi... O konuşmada da giriş cümleleri neredeyse birebir böyleydi. Yeniden mi başlıyoruz?

"Olur. içeri geçelim mi?", diye sordum zorla gülümsemeye çalışıp aslında konuşacağımız şeyden şimdi daha da çok korkarak.

"Gerek yok. Burada da konuşabiliriz.", diyerek kestirip attı beni.

"Tamam.", dedim Gökçe'nin kullandığı her kelimesinde benden daha çok uzaklaştığını hissederek. Bakışları bile yavaş yavaş değişiyor gibi. Sanki böyle nasıl anlatayım, bana değil de, düşmanına bakar gibi bakmaya başlamış gibiydi. "Ne konuşacağız?"

"Ben seni uyardım değil mi Çisem?", diyerek daldı direkt konuya. Geçen seferki gibi değildi şimdiki tavırları. Asla ılıman yaklaşır gibi bir hali olmadan. Çok sertti sesinin tonu. Bağırmıyordu evet ama kesinlikle kızıyordu bana şu an.

YER GÖK bir olsa / GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin