°°°
Selaam :)
Çisem ve Gökçe'nin ilk günlerini
uzun uzun anlatmak
ve şimdiye kadar okurken kafalarda oluşan sorulara küçük de olsa cevaplar vermek adına
birden çok bölüme yaymış durumdayım.
Bunun bilgilendirmesini yapayım dedim.(Buarada
Hikâye önerisi yapan herkese
bir kez daha teşekkür ederim.
Kitaplığımda 90'ın üzerinde hikâye oldu.
Sanırım size veda edince,
uzun süre onlarla meşgul olacağım.)Ve yine 2250 kelimenin üstünde bir bölüm daha.
Buyursunlaaar ;)
[□■□■□]
●●●
A, Ş ve K... Yanyana ve belki de rastgele getirilmiş üç harfle tanımlanması ve insan üzerinde hissettirdiği etkisi inanılmaz bi'şey.
Ruhun değişiyor, bakışların değişiyor, gülüşün değişiyor... En önemlisi, sen değişiyorsun, sen...
●●●
Ben yine kendi düşüncelerimde boğulmuş ve yine bambaşka bir boyuta kendimi geçirmişken, kapının açılmasıyla bütün dikkatimi toplayıp o yöne baktım ve elinde iki kupa ile içeri girip, göz göze geldiğimiz an gülüşü ve bakışı yumuşayan Gökçe'yi gördüm...
Gökçemi... Benim Gökçemi... Gök edalımı...
"YER GÖK bir oluyor...", dedim sadece kendi duyacağım kadar kısık bir sesle. Bunu kendime duyurmaya ihtiyacım vardı çünkü o sırada.
Yavaş adımlarla yaklaşıp, "Neden rahat rahat koltuğa oturmadın?", diye sordu elindekilerden birini bana doğru uzatırken Gökçe ama tam almak için uzandığımda kupayı hafif geri çekerek önce ona odaklanmamı sağlayıp, "Sıcak. Dikkat et.", dedi geçmiş günden kendisine ders çıkarmış gibi. Artık ona nasıl bakıyorsam...
"Merak etme. Bir daha yakmam seni.", dedim bardağı elinden dikkatle alırken hafif utanarak bakışlarımı yere eğip küçücük gülümserken. Neden? Çünkü özellikle şu an Gökçe'yi çıplak görmek en son isteyeceğim şey. Yeterince karışığım zaten, birde o çıkmasın başımıza. Di mi?
Kupayı bana verdikten sonra gidip koltuğa oturdu Gökçe ve beni izlemeye başladı. Hemde gözlerini hiç ayırmadan... Kahvesini yudumlarken başının hafif eğilmesine bile aldırış etmeden yaptı bunu. Hatta öyle yaptığı zaman, yüzü ve gözleri sanki yukarı bakıyormuş gibi bir ifadeye büründükçe de, her seferinde daha çok çekici geldi gözüme. Bu da benim içten içe rahatsız olmamı sağladı.
"Bana neden öyle bakıyorsun sürekli?", diye sordum sonunda.
"Nasıl bakıyorum?"
"Böyle işte. Gözlerini hiç ayırmadan. Süzer gibi. Analiz yapar gibi."
"Neden? Sen de bakmıyor muydun bana tam olarak böyle?", diye sorunca, şimdiye kadar ki bütün sırtlan tavırlarımın farkında olup olmadığını sorguladım kendi içimde ona hiç bi'şey söylemeden. "Ayrıca bu çok keyifli.", dedi gözlerini halâ daha kaçırmadan. "Özellikle elinde bi'şey olduğunda onu dökmemek için çabalarken sende izlemelisin kendini. En keyiflisi o bölümler."
"Sen beni mi izliyordun hep? Ben neden görmedim o zaman? Beni kandırıyorsun şu an. Kesinlikle benimle dalga geçmeye çalışıyorsun. Di mi? Doğru söyle bak.", dedim anlamsızca. Niye Gökçe'nin beni izlediğini kabullenmek istemedim hiç bilmiyorum ama yine çok utandığımdan herhalde galiba sanırım diye düşünüyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YER GÖK bir olsa / GxG
Humor☆ TAMAMLANDI ☆ ______+18______ Çisem, ilk kez kimsenin ondan beklemediği bir şekilde ani bir karar alır ve hayatını şekillendirecek bu karar, karşısına Gökçe'yi çıkarır. Gökçe'nin hal ve tavırları Çisem'in ilgisini çektikçe, ona olan merakı da arta...