80- Ç&G Sevgilim

3.8K 364 381
                                    


°°°

Selaam ;)

Bir kaç günlük yoğun bir tempodayım yine.
Önümüzdeki bölümlerin çoğu hazır aslında ama yükleme zamanı müsait olamayabilirim.
Bu yüzden dün olduğu gibi
ilgilenemeyeceğimden günleri atlayabilirim bilginiz olsun.

Buyursunlar :)

[□■□■□]

●●●

Ve Gökçe gözlerimin içini delip ruhuma ulaşırken, çok uzun zamandır söylemek isteyip de bir türlü cesaret edip söyleyemediğim o cümleler çıktı sonunda ağzımdan. "Seni seviyorum, sana aşığım işte be. Daha benden ne istiyorsun?"

Güldü ama buna rağmen bakışları keskinleşti Gökçe'nin. "Seni.", dedi kararlı bir ifadeyle. "Her şeyinle seni istiyorum."

●●●

Ben ucu açık bu cümlenin genelleme yapılarak söylenildiğini kendi kendime düşündürürken, benden beklenenin üstünde sessiz kalmış olmalıyım ki, Gökçe söylediği şeyi daha da açma gereği hissetti sanırım. "Bana ait olmanı istiyorum Çisem.", dedi. "Benim sana ait olacağım gibi. Kendimi sana adayacaksam eğer, bana kendini adamanı istiyorum. Benim olmalısın! Anlatabiliyor muyum?"

"Galiba.", dedim gerçekten nasıl bir ilişki yaşayacağımız konusunda Gökçe'nin her cümlesi bende daha da merak uyandırırken. Sonra kendi çapımda örneklendirmek istedim durumu. "Mal gibi yani.?", dedim. "Yani 'mal' derken, senin malınmışım gibi? Değerli bir mal gibi yani... Hemde çok değerli." deyip toparlayamayacağımı anlayınca sustum. "Off... Neyse anladın işte. Yani kendi kendim için bile senden izin almam gerekecek.?"

"Somuta indirgememelisin. Bu dediğin çok yanlış bir yargıyla bakma ihtimalinin fazlasıyla yüksek olduğu bir benzetme. Üstelik yanlış! Çok yanlış hemde. Ben sana malımmışsın gibi davranmayacağım, davranmam da! Ben sana 'sadece benim'mişsin gibi davranacağım. ikisinin ayrımını anlayabiliyor musun?"

"Galiba.", dedim aradaki farkı düşünürken. "Birisi somut birisi soyut işte."

Son zamanlarda çok sık olduğu gibi, gülümsemesi yine büyüdü Gökçe'nin yüzünde. "Eğer bana katlanmayı kabul edersen, bunu ancak benimle yaşayarak anlayacaksın galiba. Karakterinin getireceği üzere çoğu zaman zor gelecek.", dedi ve yine o çok hoşuma giden şeyi yaparak avucunu yanağımın üzerine yerleştirdi. "Kabul eder misin peki? Kalbimin, ruhumun ve aklımın sahibi olur musun?"

Yav senin o ağzın ne güzel şeyler söylüyor öyle canını yidiğim. Olurum tabi lan.! Olmam mı hiç? Ben bunun hayâliyle geçindirdim ruhumu kaç zamandır.

"Olurum.", dedim içimde anlatamadığım bir coşkuyla birlikte. "Bu el hep burada olacaksa, olurum."

"Peki ya sen? Tüm benliğini bana teslim edebilecek misin?", diye sordu.

Bu da soru mu amk? Ormanda yakalayıp eve getirerek evcilleştirmeye çalıştığın vahşi hayvanın bile olurum senin ben. Öyle çok ısıracağımı da pek sanmıyorum ayrıca. Belki bir kaç kez zincirimi parçalamaya çalışabilirim ama o kadar da olur di mi?

Al, al... Hepsi senin olsun. Ne istiyorsan, neyimi istiyorsan al... Senindir!

"Zaten sana teslim ki uzun zamandır.", diye cevap verdim içimden geldiği gibi konuşurken bakışlarım aynı zamanda gözlerinin içiyle, gülümserken kıvrılan dudaklarının çizgisi arasında gidip gelirken. "Sen zaten benim bütün kalelerimi zaptetmiştin ki çok önceden. Şimdi sadece göz göre göre bayrağını göndere çekiyorsun o kadar." deyince o yarım gülüşü süsledi yine yüzünü beni duyunca ve bunun ardından, başka şeyler söyleyecekken yarıda kesip, "Sana bi'şey itiraf edebilir miyim?", diye sordum hiç beklemeden. Konuşarak cevap vermek yerine başını olumlu anlamda sallayınca da, "Şu gülüşün var ya?", dedim aynı anda işaret parmağımla yüzünü hedef alıp gösterirken. "Şu gülüşünü görmek için tuvalete giderken bile izin isteyebilirim senden."

YER GÖK bir olsa / GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin