42- Ç&G iyimseme

2.7K 335 285
                                    


°°°

Selaamm :)

Tam da 42. bölüm de
Konya'ya ayrı selam olsun ;)

Buyursunlar efenim :)

[□■□■□]

●●●

Eğer babamı ikna edebilirsem, belki bu gece de burada kalırım ha.?

●●●

Yatağı Gökçe kadar olmasa da, insan üstü bir çabayla, elimden geldiğince intizamlı bir şekilde katlayarak koltuğun üzerinde bıraktım ve evin içinde Gökçe'yi aramak için odadan çıktım hemen.

En yakın yer mutfak olduğu için önce oraya dalıp bulamayınca, onu bir an önce görme isteğime engel olamadan, 'inşallah banyoda yada tuvalette değildir!', diyerek salona girdiğimde, oturmuş kitap okurken gördüm.

Sabahı, Gökçe'yi görerek karşılayacağım günlerde varmış demek. Güne sevdiğim kadınla başlayacaksam eğer, dünyanın en güzel uykusundan daha güzelmiş bence o uykudan uyanmak...

Hey yavrum heeyy... Şuradan geçen birisi, 'Hayatına bir anda birisi girecek, sana bildiğin her şeyi yeniden öğretip, başka renklere bürüyecek ve sen hayranlıkla dünyanın yavaş yavaş değişmesini izleyeceksin.' dese, 'Siktir lan ordan! Film mi bu izliyoruz?' derdim. Ama evet, film gibi... Kendimdeki duygusal değişimleri hayretle izliyorum gerçekten.

Aşk insanı iyi bir insan yapar mı?

Kendimi gerçekten daha iyi birisi gibi hissediyorum ben çünkü... Kuşlara, böcüklere şarkılar söyleyerek yem atasım,, kedilere, köpeklere adım başı mama dağıtasım,, neneleri, dedeleri daha çok karşıdan karşıya geçiresim var. Aslında bütün bunları herkesin yapmak zorunda olması gerektiği ve bunun seçenek olarak sunulması yüzünden sadece 'iyilik' diye nitelendirilmesi, üstelik benim bile şu an bunu böyle düşünmem ne kötü.! Halbuki herkes bunu kendisine zorunluluk haline getirmiş olsa, 'iyilik' kavramı da daha anlamlı şeyler için kullanılmaz mıydı?

Salon kapısına yaslanmış, Gökçe'nin okuduğu şeye dalıp gidişini izlerken, benim de ona bakıp daldığımı anlayınca gülümsedim kendi kendime. Gökçe'nin karakterinden etkilendiğim için mi yoksa aşkın serüveni bunu gerektirdiği için mi bilmiyorum, ama derin derin düşüncelere dalar oldum sürekli.

Aşk insanı olgunlaştırır mı?

Ben önceden sadece salak sulak hayâller kurardım çünkü. Bi'şeyleri bi'şeylere benzetirdim mesela, birileri hakkında anlamsız senaryolar kurup kendimce eğlenirdim falan filan... Ne kadar da boşu boşuna çalıştırıyormuşum beynimi.

Yine çok düşünüyorum, halâ kendimle çok konuşuyorum. Ama şimdi öyle değil, düşüncelerimin bile şekli değişti. Duygular üzerine, insan olmak üzerine ve en önemlisi aşk üzerine düşünmeye başladım. Her şeye daha olumlu bakıyorum, herkese daha ılımlı yaklaşıyorum. Hatta tahammül sınırımın bile arttığını farkediyorum kendimde.

'Leyla gibi gezmek.' tabirinin karşılığı bu mu acaba? Aşkın, beraberinde getirdiği mutluluğun, size bıraktığı bir iyimseme mi bu? Evet, bütün bunların bir karşılığı olacaksa, benim hayatımdaki bariz derecede farklılaşan şeyin tam karşılığı 'iyimseme' olurdu herhalde. Böyle bir söz var mı bilmiyorum ama yoksa da bana göre şu an itibariyle var.

Daha fazla kapıda durmamaya karar verip, duygusal açıdan fazlasıyla yükselmiş bir halde, Gökçe'ye bakarken farkında bile olmadan gülümsediğimi farkederek, daha çok gülümsedim. Ve nihayet, "Günaydın.", diyerek Gökçe'yi de boğulup gittiği kelimelerin arasından uzaklaştırarak beni farketmesini sağladım.

YER GÖK bir olsa / GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin