90- Ç&G Yuân fen

3.3K 298 426
                                    


°°°

Selaam :)

Çisem ve Gökçe
kavuştuklarından beri
bölümler çok soft oldu.

O kadar kıyamıyorum ki,
halâ öyle yazmaya devam ediyorum final yolunda...

Muhtemelen bu şekilde devam edip
yumuş yumuş finale girecek gibiyiz.

(Yorum konusunda
ne yapacağınızı biliyorsunuz.!)

Buyursunlar ;)

[□■□■□]

●●●

Kapıyı açmadan hemen önce son kez bana dönüp, "Sana şu an itibariyle, bugün mızmızlanmayı yasaklıyorum.", dedi Gökçe göz kırparak ve kapıyı açar açmaz eşikten önce beni geçirdi.

Tam o sırada da Yeliz'le burun buruna geldik.!

●●●

"Hiii.!", dedi Yeliz elini ağzına götürerek şaşırmış ve korkmuş gibi davranıp. Sonra da bakışlarını benim gerime ve yukarı doğru çevirince de, "Ben de yeni gelmiştim. Tam sizi çağıracaktım.", dedi Gökçe'ye açıklama yapmaya çalışır gibi.

"Eminim öyledir.", dedi Gökçe cevaben ve bir kez daha belimden beni yönlendirerek, "Yürü sevgilim. Yemek yiyelim.", dedi biz adımlamaya henüz yeni başlarken.

"Bir dakika bekleyin.", dedi Yeliz alelacele. Dönüp ona baktığımızda da, "Önce elinizi yüzünüzü yıkasanız fena olmaz.", dedi parmağıyla beni işaret ederek.

Dönüp boş boş Gökçe'ye baktım Yeliz'in ne demek istediğini anlamaya çalışır gibi. Gökçe de aynı anda bana baktı Yeliz'in cümlesinin ardından odaklanarak ve sonra oturma odasının girişini yoklar gibi yapıp sanki oradakileri hatırlamış gibi Yeliz'e döndü hafif gülümseyerek, "Sen git, biz geliriz.", dedi ve Gökçe'nin bir kez daha yönlendirmesine ayak uydurarak banyonun yolunu tuttuk.

Niye.? N'olmuş ki? Ne var? Niye yüzümüzü yıkıyoruz biz şimdi?

●●●

Banyoya girip aynanın karşısında kendimi görünce Yeliz'in ne kadar haklı olduğunu gördüm suratımın neredeyse kızarmış bir renk aldığını farkedip. Sanki birazcık da dudaklarım mı şişmiş ne? Ama çok az, çok dikkat edilirse farkedilecek kadar.

Ben diyorum size, görmüyorum ama yandığını bildiğim için kesin kızarıyordur yüzüm diye. Haklıymışım. Al işte amk.! Bu da kanıtı.

"Yeliz hayatımı kurtardı.", dedim aynayı kullanarak arkamda bekleyen Gökçe'ye bakıp. "Az kalsın rezil olacaktım. Herkes öpüştüğümüzü anlayacaktı. Büyük batacaktım. Hayatta Fırat'ın dilinden kurtulamazdım.", dedim.

Beni duyunca gülümseyerek arkamdan sarılan Gökçe, başını biraz uzatıp yanağıma küçük bir öpücük bıraktı ve hemen sonra çenesini omzuma koyup yine aynayı kullanarak, sesi kulağımın dibinden gelirken gözlerimin içine içine konuştu. "Rezil falan olmayacaktın. Ayrıca bu, senin aslında ne kadar masum olduğunu gösterir benim nazarımda ve seninle ne yaptığımız bizden başka kimseyi ilgilendirmez."

Yaptığı hareket ve o an aynada gördüğüm manzara o kadar güzel ve çekici geldi ki, yüzümün yeniden yanmaya başlamasına sebep oldu... inanılır gibi değil! Tam yüzsüzleştim utanmıyorum diye seviniyordum ki kendi topuğuma sıkıyorum şimdi resmen.

YER GÖK bir olsa / GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin