60- Ç&G Külkedisi

2.7K 330 438
                                    


°°°

Selaam :)

'Yazar,
Bölüm burada bitirilir mi?
Neden kızları birleştirmiyorsun?
Niye uzatıyorsun?
vs vs vs...'
...
Çünkü, böyle hoşuma gidiyor!
Çünkü, neden olmasın?

Spoi:
Çisem ve Gökçe beraber olduklarında hikâyeyi bitireceğim.
isterseniz yarın birleştireyim? :)

Buyursunlar efenim ;)

[□■□■□]


●●●

Gökçe'ye döndüm beklediğim konuşma bir an önce gelsin artık diye.

"Işıl'la ne yaşadınız siz?"

●●●

Ama cevap gelmedi.!

Gelemedi...

Ben bu benim şansımın içine sıçayım e mi? Külkedisi olsam ancak bu kadar olur.! Hatta külkedisi bile benden daha çok şey yaşamıştır prensle o gece eve dönmek zorunda kalmadan hemen önce.

Bilin bakalım n'oldu?

Benimki de soru! N'olcak amk.? Tahmini çok mu zor sanki. Götüm titredi işte...

Telefonumu cebimden çıkarınca da babamın beni alma saatinin geldiğini anladım ekranda adını görünce.

Ben, benim kaderimin, bahtımın, talihimin, şansımın ve benzer bilumum neyim varsa hepsinin amk he mi?

Canımdan bezmiş bir halde açtım telefonu, umarım 'Geliyorum, hazırlan.' falan der de bari, ben de bu arada bir iki kelâm duyarım Gökçe'den diye.

Ama, "Kapıdayım kızım. Çık hadi.", diyen babamı duydum malesef kendi içimden, yine kendime söverken.

Hah.! Başka ne olacaktı ki zaten? Çakma külkedisinin eve dönüş zamanı geldi işte.

Lan var ya, gökten kasnak yağsa, bir tanesi benim başıma düşmez şu hayatta amk...

"Tamam baba. Geliyorum.", dedim babama omuzlarım yanıma düşerken.

"Baban almaya mı gelmiş?", diye sordu Gökçe ben telefonu kapatırken.

"Malesef.", dedim yıkılışımın son perdesini sergilerken. "Bu saatte alacağını söylemişti zaten."

"Peki.", dedi Gökçe uğurlamak için ayağa kalkarken. "Bekletme babanı. Biz sonra da konuşuruz nasıl olsa."

"Biz zaten hiç konuşamıyoruz ki. Hep sonraya kalıyor. ", dedim sitem eder gibi.

Gülümsedi Gökçe yine. "Vaktimiz bol Çisem. Her şeyi sırayla, zamanı geldikçe konuşuruz. Demek ki henüz zamanı gelmemiş.", derken beni teselli mi etti yoksa başka bi'şey mi imâ etti pek çıkaramadım.

Neden? Çünkü tabii ki o güzel, gülen yüzünde asılı kaldım yine.

"Şansa bak!", dedim kendi kendimle konuşur gibi. "Ne yapmak için geldim, ne gördüm ve ne yapamadan gidiyorum."

"'Ne yapmak istediğiniz veya olmasını umduğunuz hakkında düşünmeye devam ederseniz; onu yapmazsınız ve olmaz.' der Desiderius Erasmus.", derken sesinin artık eski tonuna döndüğünü farkettim Gökçe'nin o an. Benimle eskiden nasıl konuşuyorsa öyle konuştu. "Hadi. Babanı daha fazla bekletme."

YER GÖK bir olsa / GxGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin