Yemekten sonra dayım bana öğlene kadar izin vermişti. Bulunduğumuz dünyada pek bir arkadaşım yoktu. Bu yüzden hızla eşyalarımı hazırlayarak öğlene kadar annemle vakit geçirmiştim. 18 yılın ardından gizlediği sırları öğrenmem onun da rahatlamasını sağlamıştı.
Saatlerce babam ile aralarında geçen anıları bana anlatmıştı. Sanki babamı yanlış değerlendirmemi istemiyordu. Beni ne kadar sevdiğini ve doğduğumdan sonra ki üç ay bana nasıl düşkün olduğunu gösterdiğini anlatmıştı. Öyle ki 3 ay boyunca benle zaman geçirmek için dünyada kalarak tahtına bile dönmemişti.
Her ne kadar babamı hatırlayamasam da aklımda oluşan baba figürü ve resimlerde gördüğüm kişiyle bir bağ kurmuştum. Babamın da benim gibi 1.85 boyu vardı. Sarı gözleri ve kahverengiye çalan sarı saçları ile gerçek anlamda yakışıklıydı. Sarı gözlerimi ve keskin yüz hatlarımı babamdan, saçlarımı ise annemden almış gibi görünüyordum. Görünüşte babamın küçük bir kopyası gibiydim.
Her ne kadar ayrılması kadar önemli şeyin ne olduğunu bilemesem de, annemin anlattığı şeyler ile babamın karakterini az çok çözmüştüm. Babam gibi sevdiklerine ve halkına bu kadar düşkün birisi kesinlikle önemli bir konu yüzünden ayrılmış olmalıydı. Fakat Ejderha Tanrısının kutsamasını bile bana verecek kadar bana değer vermesi beni sevindirirken, babam kadar güçlü ve nüfuzlu bir büyücünü bu duruma bu duruma zorlayacak neyin olduğunu düşünmek başımı ağrıtıyordu.
Saatler saatleri kovalarken, öğlen vakti dayım gelerek beni aldı. Annemle vedalaşmak biraz zor gelse de, görüntülü ve sesli olarak konuşmaya devam edebileceğimi öğrenmek bu ayrılığı kolaylaştırmıştı.
Evden ayrıldıktan sonra dayımla birlikte şehrin kiliselerinden birisine geldik. Kilise çok büyüktü. Kiliseye girdikten sonra yapının en içlerine kadar ilerledik. Onlarca güvenlik görevlisi olmasına rağmen hiç kimse bizi durdurmuyordu. Üstene dayımı gören güler yüzle iyi günler diliyordu. Bunun bize özel olduğunu arkamızdan gelenleri almamaları ile anlamıştım.
"Dayı, iki dünya farklı boyutlarda yer alıyor. Orada teknoloji ne durumda ?"
Biz ilerlerken dayım gerekli bilgileri bana veriyordu.
"Teknoloji, sahip olduğumuz bilgiler ile yapılır. Bu dünyada bulunan tüm teknoloji orada da var. Hatta son 20 yıldır, boyutlar arası bağlantı kurabilen uydular yapıldı. Bu sayede örneğin dünyada yapılmış bir filmi, orada internetten ulaşabiliyorsun. Ayrıca telefondan görüntülü ve sesli konuşmaları da bu dünya ile yapabilirsin. Bu yüzden annemi özlerim diye bir düşüncen olmasın. Annen bir telefon uzağında olacak."
"Bu konuları zaten öğreneceksin. Şimdi gittiğimiz yer dünya üzerinde bulunan kapılardan birisi. Dünya üzerinde her şehirde bir kapı vardır. Bu kapıların açılmaları benim gibi iki dünyada görevli kişiler, soylular ve hanedan üyeleri tarafından ayarlanır. İşin özünde diğer boyutta bir tür bariyer var. Bu bariyer büyücü olmayan insanları diğer boyuta almıyor. Kısaca iki boyut arasında seyahat edebilen tek kişiler büyücülerdir. Normal insanlar diğer boyuta geçemezler. Normalde boyutlar arası değişiklikler bu kapılardan yapılır. Ama tarihten beri saydığım bazı kişilerde özel geçitler oluşturma gücü oluşur. Örneğin sende ki Hanedan Mührü, bunlardan birisi. Hanedan Mühürleri ile geçitleri herhangi bir görevli olmadan da açabilirsin. Tabi acil bir durum olmadıkça kullanmanı önermem Klaus."
Dayımın söyledikleri ile gideceğim dünyada çok fazla yabancılık çekmeyeceğimi düşünürken, bir yandan da söz konusu mührün bir çok özelliği olduğunu fark etmiştim. Bir kaç dakikalık yürüyüşün ardından bir tür odaya giriş yapmıştık. Odanın içerisinde bir çok görevli vardı. Üstlerinde ki kıyafetlerin üst bölmesinde yer alan element işaretleri, onların koruma büyücüleri olduğunu gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Klaus Maxwell ♕ Kayıp Varis
FantasyFarklı bir gerçeklikte, insanlık büyü yapabilenler ve yapamayanlar şeklinde ikiye ayrılmıştı. İki sınıfın arasındaki farklılıklar yüzünden insanlar dünyada kalmaya devam ederken, büyücüler ise büyünün gerçek merkezi olan farklı bir boyutta, Avalon'd...