24. Bölüm - Bu Hanedanın Lideri Benim!

3.3K 354 25
                                    

"Kehanete göre Kral David'in varisi onun güçlerine sahip ve ablaları sayesinde sahip olduğu iki Gök Ejderhası var. Kehanet bile onun tüm Avalon'a hükmedeceğini söylüyor. Soruyorum size, mevcut iktidar da olan hangi hükümdar, seve seve tahtını teslim eder. Maxwell Hanedanının en büyük prensinin iktidara gelmesi sadece Ateş ve Kanla olacaktır! Bu Shifter Kralına karşı olan savaşta bizi bitirmek olur! Sırf bu yüzden mevcut düzeni korumalıyız! Normalde Maxwell Hanedanına olan sadakatleri ile bilinen soylular ve merkez ordu bile bu yüzden bana katıldılar! Şimdi! sana biçilen kadere razı gel ve kimliğini belli et Prens!"

Kaderime razı gelmek mi ? Benim hakkımda ne karar verildiğini bile bilmeden bunu söylemeye cüret ediyordu. Fakat söyledikleri ile öğrencileri bile etkilediğini söylemem mümkündü. Herkes Shifter'ların ne kadar korkutucu bir hal aldığını görebiliyordu. Avalon tarihinde gerçekleşen iktidar mücadelelerinin ne denli kanlı ve şiddetli olduğu düşünülürse, ona hak vermek en mantıklı hareket olurdu.

Fakat benim merak ettiğim şey ablalarımın düşünceleriydi. Ben tam bunları düşünürken Sky ve Emily ablam öne çıkmıştı.

"Prens Martin belki haklı olduğunu düşündüğü şeyleri söyledi. Fakat yanıldığı şey gelen Shifter tehlikesinin büyüklüğü... Parçalanmış bir Avalon, Shifter Kralının karşısında duramaz! Tehlikenin boyutu o kadar büyük ki, sadece tek bir elden yönetilen bir Avalon bizi koruyabilir! Şimdi size soruyorum. Babamın Ejderha Tanrı Kutsamasına sahip olan ve iki Gök Ejderhayı yöneten kardeşimden daha iyi kimi bulabiliriz ? Prens Martini mi ?"

Sky ablamın sözlerinden sonra Emily ablam söze girmişti.

"Sırf halklar kendi benliklerini buldular veya hükümdarlar bağımsız bir şekilde yönetmek istedikleri için türümüzü tehlikeye atmak ne kadar mantıklı. Atalarımın krallık dönemlerinde yönettikleri halklarına dış güçlere karşı mutlak bir koruma sağlamadılar mı ? Tamam belki iç savaşlar yıpratıcı oldu ama hiç bir Maxwell Kralı, halkını ezdirmedi. Kardeşimin damarlarında da Maxwell Kanı akıyor. Ondan da babamız Kral David veya atamız Kral Rason'dan aşağısını beklemiyorum."

En azından iki ablamın hala daha arkamda olduğunu bilmek bana iyi hissettirmişti. Yine de diğer ablalarımın hala daha konuşmaması, onların Prens Martin'i haklı bulduklarını mı gösteriyordu ?

"Bu kadar yeter. Herkes fikrini söylese de sahnemizin kahramanı hala daha kendini göstermedi. Buraya gövde gösterisi yapmak için gelmedim. Prensin kimliğini bilsem de kendisinin göstermesini istiyorum. Yaşanacak şeyleri düşününce, kendini göstermezsen, bir aydır vakit geçirdiğin arkadaşlarını ve bu akademiyi yerle bir ederim."

Prens Martin sözlerini bitirdikten sonra elini kaldırarak ejderhasına işaret vermişti. İşareti alan ejderha ağzını açarak muhteşem bir büyü gücünü etrafa yaymıştı. Ağzını açması ile boğazında birikmeye başlana Su Elementini görebiliyordum. Su Elementinin çevresi ejderhanın büyü gücüyle sarmalıydı.

Ejderha tehdidi ile herkes telaşlanmaya başlarken, ben çevreme bakmıştım. Akademi için koruma çemberi oluşturan ordunun ne yapacağını düşünürken, bu kuvvetlerin bizzat ablalarımın askerleri tarafından ele geçirildiğini görmüştüm. Normalde arkamda durması gereken dört ablam, babamızın emaneti olan topraklarda ki akademinin kuyusunu kazıyordu.

Benim ortaya çıkmamam ile bizzat gözlerime bakan Martin, "Pekala öyle olsun!" diyerek elini indirmişti. İşaret ile birlikte ejderha kükreyerek ağzını öğrencilere doğrultmuş ve yüksek basınçlı suları ağzından serbest bırakmıştı.

Basınçlı sular savaşta dakikada binlerce askeri öldüren saldırı ile aynıydı. Saldırının gelişini adeta yavaş çekimde izliyor gibiydim. Fakat arkadaşlarıma ve özellikle Cassie'ye bir zarar gelmesi düşüncesi zihnime girdiği an öfkem yeniden harlanmıştı.

Klaus Maxwell ♕ Kayıp VarisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin