14. Bölüm - Avalon'da Toz Pembe Yaşam(!)

3.8K 381 44
                                    

Ertesi güne kadar hem ejderhalar ile ilgilenmiş hem de Avalon tarihini incelemiştim. Ait olduğum Maxwell Hanedanı, Avalon tarihinin her noktasına köklerini salmıştı. Şimdi ise hem yabancı bir güç bu kökleri sökmek istiyordu hem de istilacı bir tür, tüm diyarı karanlığa boğmaya hazırlanıyordu.

Yine de bu düşünceleri kafamdan atmak istercesine gece uyumaya çalışmıştım. Pekte rahat olmayan bir uykunun ardından ejderhalar ile birlikte yemeğimi yemiştim. Müdür John'un gün içinde gönderdiği izin belgesi ile derslere girme gibi bir zorunluluğum kalmamıştı. Bu sayede akademiyi tamamen kendimi eğitmek için kullanabilirdim. Olayların gelişme hızıyla önümde öyle uzun bir zaman olmadığını biliyordum. Bu sürede hem güç olarak hem de bilgi olarak kendimi yaklaşan olaylara hazırlamak zorundaydım.

Ama özünde daha Avalon'a gelmiş yeni bir dünyalı çocuktan farkım yoktu. Dünden beri düşündüğüm tüm o sorumluluk ezilmesini son derece hissetmeye başlamıştım. Ablalarım ile yeni tanışsam da onların zarar gördüğünü düşünmek beni mahvediyordu.

Böylesine saçma bir duygu durumunda çalışmaya devam edemezdim. Bu yüzden akademinin barlarından birine giderek biraz içmeyi düşünmüştüm. Gördüğüm ilk bara gittiğimde tanıdık olan bir kaç yüz beni karşılamıştı.

Sağ alt masada oturan İkizler, onların sevgilileri ve Cassie, dersleri ekerek sabahın erken vaktinde içiyorlardı. İçeriye girdiğimde beni hala görmedikleri için yavaştan geri çıkacakken, Jaden'in radarına yakalanmıştım.

"Klaus değil mi lan o... Kankaaa buradayızz!"

Jaden'in resmen anons yapması ile her biri bana dönmüştü. Bende mecburen fark etmemiş gibi davranarak selam vermiş ve tek boş yer olan Cassie'nin yanına oturmuştum. Masada gördüğüm birayı açarak aralarına katılmıştım.

"Dün sana neler oldu kanka ? Savaşı izlerken böyle büyün kontrolünden çıktı. Sonra Müdürle birden dersten ayrıldın felan ?"

Stephan'ın sözleriyle zurnanın zart dediği yere geldiğimi anlamıştım. Bu tüy diktiğim an olacaktı ki, Cassie'nin elinde ki birayla beni inceleyen gözleri de durumu kolaylaştırmıyordu.

"Evet... Babamda ağzını açmıyor. Geldiğinden beri gizemli bir sır küpüne dönüştün."

Herkesin bana bakmasıyla bir açıklama yapmak zorunda olduğumu düşünmüştüm. Akademi de ki ilk ve tek arkadaşlarım onlardı. Fakat böyle bile olsa kimliğini doğrudan onlara söylemezdim.

"Hiç böyle altından kalkamayacağınız bir sorumluluğun üzerinize verildiği oldu mu ? Hani henüz hazır olmadığınız bir sorumluluktan bahsediyorum. Buna hazırlanmak için bazı gerçekleri görmezden gelmek ve acayip kararlı olmanız gerektiği bir durum." derken masada ki herkesin gözlerine bakmıştım. 

"İşte tam olarak böyle bir durumdan geçiyorum ve duygusal durumum şu anda sıçmış durumda. Bende şu anda ona tüy dikmek üzereyim."

Sözlerimden sonra her biri birbirlerine bakarak ellerinde ki biraları kaldırmışlar ve ortaya getirmişlerdi.

"Gruba hoş geldin dostum! Neden gruba doğru düzgün birisi girmiyor ki... Baksana her birimizin bir sorunu var. Bela mıknatısı gibiyiz resmen Ahaha..."

Jaden'in sözlerinden sonra bende dahil herkes gülümseyerek biraları tokuşturmuştuk. Yine de bu sözler biraz merakımı cezbetmişti.

"O da ne demek şimdi ?"

Sorumdan sonra kaşlarını kaldıran Stephan, sırayla birasını masada kilere doğrultarak anlatmaya başlamıştı.

"Ben ve kardeşim Su Krallığının soylularındanız ve Su Krallığı şu anda işgal altında. Ebeveynlerimiz savaşın ön hatlarında savaşan kişiler olmasa da hayatlarını tehlikeye atarak savaşıyorlar. Onları veya krallığı savaşta kaybetmemiz gibi psikolojik bir bok varken, nasıl büyücü olarak gelişmemizi bekliyorlar ?"

Klaus Maxwell ♕ Kayıp VarisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin