Kısa sohbetimizin ardından Lord Ignis ile buluştuk ve silahın tutulduğu mahzenlere doğru inmiştik. Mahzenler gerçek anlamda iç karartıcı bir dizaynı vardı. Bir çok antik silah ve zırhları içeren mahzen, bunlar dışında bambaşka eşyaları da barındırıyordu. Bir süre mahzenin içerisinde ilerledikten sonra zincirler ile kaplı bir kapının önüne gelmiştik.
Lord Ignis gözlerimin içine bir kez baktıktan sonra zincirlerin kilitlerini açmış ve bizi içeriye almıştı. İçerisinin dizaynı da aynı mahzen gibiydi. Fakat odanın ortasında 1 metre yüksekliğinde bir masa ve masanın üzerinde ortalama yarım metrelik bir metal mızrak gibi görünen bir silah vardı.
İçeriye girer girmez, tüm vücudumu bir sıcaklık basmış ve altın sarısı enerji bir kez vücudumda parlamıştı. Bu etken olur olmaz, gördüğümüz silahta da bir enerji parıldaması meydana gelmişti. Bu değişkeni fark eden Ignis, gülümseyerek silahın yanına ilerlemiş ve elleri ile kavrayarak onu kaldırmaya çalışmıştı. Kollarında ki damarların şişmesinden tüm gücünü kullandığını görebiliyordum. Fakat silahı bir santim bile hareket ettirememişti.
"Gördüğün üzere... İlahi silahın üzerinde ki büyü sebebiyle belirlenen kişiler dışında hiç kimse bu silahı buradan kaldırmayı başaramadı. En son Kral Eddard bizzat kendisi silahı buraya koymuştu. O zamandan sonra bizler sadece silahın koruyuculuğunu yaptık."
Lord Ignis'in bilgilendirmesinden sonra elimi kaldırarak avuç içime bakmıştım. Avuç içimde masmavi kıvılcımlar oluşup yok oluyordu. Çok geçmeden silahın üstünde de aynı kıvılcamlardan oluştuğunu fark etmiştim.
Yavaş bir şekilde silahın yanına doğru ilerlerken, Lord Ignis ve Skylar biraz geri çekilerek izlemeye başlamışlardı. Elimi silahın tam ortasına getirdiğimde tuttuğum yer masmavi parlamaya başlamış ve parmak boyutunda mavi kıvılcımlar silahtan etrafa saçılmaya başlamıştı.
Isınma devam ederken, silahı kaldırmayı başarmıştım. Silahı havaya kaldırır kaldırmaz silah bir kez titreşmiş ve boyutunu 2 metrelik bir mızrağa çevirmişti. Mızrağın ortasında üzerinde sonsuzluk işareti olan bir tutma yeri vardı. İki ucu ise sivri bir şekilde duruyordu.
Mızrak açıldıktan sonra onu zemine doğru saplamıştım. Sivri ucun zemine değer değmez deprem oluyormuş gibi bir ses çıkmış ve ucun değdiği yerde masmavi bir şekilde parlayarak dumanlar çıkartmaya başlamıştı.
"Eddard... Bu sen misin yoksa ? Hayır ? Tam Gök Ejderha Kutsamasına sahip başka bir kişi beni tutuyor... Beni kaldırabildiğine göre Eddard'ın soyundan olmalısın. Birisinin beni kullanmasının üzerinden kaç yıl geçti ? Uzun yıllar... Benim adım Kaos. Sen kimsin evlat ?"
Zihnimde duyduğum antik bir ses ile gözlerim mızrağa gitmişti. Bu mızrağın kendi bilinci vardı!
"B-Benim ismim Niklaus Maxwell. Kral Eddard'ın soyundan geliyorum ve hanedanın son erkek varisiyim."
"Güzel... Kral Eddard gerekli büyüyü üzerime işlediğinde tüm ilahi derecede ki silahları üzerimden silmek zorunda kaldı. Bu yüzden sadece orijinal formumu kullanabilirsin. En azından şimdilik. Ortalama 250 kilometre ileride Trident'ı hissediyorum. Silah ile bir kez etkileşime geçebilirsem, onun şekline bürünebilir ve güçlerini kullanabilirim. Başka şeylerde hissediyorum... Shifter Kralı ? Gece Yaratıklarının Hükümdarı ? İblis Egemeni ? Tetrakiller ? Denge ve Kaos Ejderhaları ? Bu boyuta neler olmuş böyle... Sanki tüm istilacı kuvvetler burada. Bunlar buradayken ejderhalar nerede böyle ? Kendi boyutlarında mı saklanıyorlar ?"
Kaos'un söyledikleri ile zihnim daha da allak bullak olmuştu. Daha buluşalı bir dakika olmasına rağmen yaşadığı öfkeyi hissedebiliyordum. Fakat söylediği şeyler neydi ? Shifterları ve Gece yaratıklarını zaten duymuştum. Kaos ve Denge Ejderhaları da zaten buraya geldiğimde bilgim olan şeylerdi. Fakat İblisler ve Tetrakiller de neydi ? Neden her yeni birisiyle tanıştığım da daha önce bilmediğim tehditleri öğreniyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Klaus Maxwell ♕ Kayıp Varis
FantasyFarklı bir gerçeklikte, insanlık büyü yapabilenler ve yapamayanlar şeklinde ikiye ayrılmıştı. İki sınıfın arasındaki farklılıklar yüzünden insanlar dünyada kalmaya devam ederken, büyücüler ise büyünün gerçek merkezi olan farklı bir boyutta, Avalon'd...