63. Bölüm - Başkentin Külleri

2.4K 319 60
                                    

Kral Klaus, isyancı liderin sözleri ile gözlerini kapatmış ve Kuzeyden ayrılmadan önce Kaos ile yaptığı bir konuşmayı hatırlamıştı.

"Barış dayanıksızdır. Kitlelerin tamamına adalet veya barış getiremezsin. İktidar, Taht veya kudret, barış ile sağlanmıyor. Maalesef sevgiyle de sağlanmaz. Tek cevap belki ucu ucuna korku olabilir. Ataların ve Kral Eddard bunu yapmak istemedi. Herkesi insanlık veya diğer türleri güçleri ile korkutabilir ve etkileri altına alabilirlerdi fakat yapmadılar. Bunun yerine adaletle, barışla ve sevgiyle yönetmeye çalıştılar. Bu da insanlık içinde zamanla ayrımlara yol açtı. İnsanlık zaman içerisinde güç kaybederken, Shifterlar, İblisler ve Gece Yaratıkları gibi kötücül düşmanlar güç kazandılar. Senin kalıcı barışı sağlayıp sağlayamayacağını bilmiyorum. İşin özünde bu dünya böyle bir şeyi hak ediyor mu ondan da emin değilim.

"İşin özünde insanlar senden korkmazlarsa sana itaat etmezler. Sana itaat etmezler ise seni takip etmezler. İktidarın... Gücün temelinde bu yatar!"

Zihninden geçen sözlerden sonra gözlerini açan Gök Kral Klaus'un gözleri yeniden ejderha gibi tek çizgi olmuştu.

"Son sözlerin hoşuma gitti. Şimdi gönül rahatlığı ile ölebilirsin." dedikten sonra tüm vücudu kan kırmızı bir parlama altında kalmış ve sağ avcundan aniden yükselen Ateş dalgası 400 bin kişiyi yutmuştu.

Sadece saniyeler içerisinde Taht Meydanı adeta bir cehenneme bürünmüştü. Uzaktan helikopterler ile olayları çeken kişiler bile ısıdan dolayı yaklaşamıyorlardı. Fakat ateş o kadar ustalıkla kullanılıyordu ki, isyancı ordusu dışında en ufak taş bile hasar görmüyordu.

Bir kaç dakikalık ateş dalgasının ardından elini geriye çeken Klaus, dumanların arasından yükselen küllere gözlerini dikmişti. Daha az önce taht meydanında kılıçlarını birbirine vuran 400 bin kişi, adeta büyük bir kül dağına dönüşmüştü.

"Bunu son kez diyeceğim. Ejderha Tahtının ve tüm Avalon'un yegane hükümdarı benim! Bir kez daha tahtıma ve irademe böyle bir hakaret olursa, bu sefer sadece hakaret edenler değil, tüm ailesiyle birlikte infaz edilecek!"

[Saray Bahçesi]

Buna nasıl cüret ederler! Kendilerini ne zannediyorlar. Daha dün oldukça açık konuştuğumu düşünürken, ceviz kadar beyinleri ile beni bastırabileceklerini mi zannediyorlar! Arkadaşlarımın yanına döndüğümde hala daha öfkem yatışmamıştı. Lanet olsun! Daha demin 400 bin kişiyi küle dönüştürdüm! Bu taht bana tahmin ettiğimden daha fazlaya mal oluyordu.

"Alair!"

Mangal'a bakarken Alair'e seslenmenin üzerine odaklar yeniden bana dönmüştü.

"Emredin majesteleri!"

"Git ve Merkezi Krallığın soylu ailelerini derhal huzuruma getir! Ayrıca idam edilen ordu komutanlarının kalan destekçilerinin kim olduğunu bulun ve derhal huzurumda getirin! Sorgu yok, soruşturma yok! Şüphelendiğiniz herkesin KELLESİNİ BANA GETİRECEKSİNİZ!"

"Emredersiniz majesteleri. Fakat Prens David hakkında kararınız nedir ?"

Sorulan soruyla ablama dönmüştüm. Bu Prens David ile tahtımın tehdit edilişinin ikincisi oluyordu. Ablam ise öfkeyle Alair'e'e bakarken, ona baktığımı gördüğünde saman alevi gibi öfkesi sönmüş ve yerini hüzün dalgaları kaplamıştı.

"Hanedanım ile ilgili kararları zamanı gelince vereceğim Alair. Sen emrimi yerine getir."

Emrimden sonra boyun eğerek ortamdan ayrılan Alair'den sonra fırtına sessizliği oluşmuştu.

Klaus Maxwell ♕ Kayıp VarisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin