53. Bölüm - Korkutan Değişimler

2.9K 336 75
                                    

Emrimden sonra içeriye giren muhafızlar, Aqua Krallığının ordularından bana biat etmiş ordunun askerlerinden oluşuyorlardı. İçeriye girer girmez eğilerek saygı göstermişlerdi. Bu ani hareketimle herkes bana bakmıştı.

"Ateş Prensesi Sophia ve Veliaht Lord Robb'u gözetim altında tutacaksınız. Bugün Ateş Krallığına gideceğiz. Gözünüz daima onlarda olacak!"

Emrimden sonra "Emredersiniz majesteleri!" diyerek kapıya doğru bir işaret daha vermişlerdi. İşaretten sonra iki muhafız daha içeriye girmişti. Toplamda dört muhafız ablamın ve kocasının arkasına geçerek gözetim işine başlamışlardı.

"Majesteleri... Bu da ne demek oluyor ?"

Prens'in hafif sitemli bir şekilde sözlerinden sonra ablam ve babası Zaman Kralı ona sert bir şekilde bakarak susturmuşlardı.

"Merhametiniz için teşekkür ederim Gök Kral Klaus."

Zaman Kralının sözlerinden sonra bile gözlerimi ablamdan çekemiyordum. Oda bunu neden yaptığımı anlamıştı fakat en ufak bir söz bile söyleyemiyordu.

"Ordu Komutanını bana çağırın!"

"Emredersiniz!"

Bir kaç dakika içerisinde ortam yeniden alevlenmişti. Bunun nedenini herkes biliyordu. Tüm Avalon yaşadığım şeyleri biliyordu.

"Hanedanın yeni bayrağı siyah bir zemin üzerine çizilmiş kan kırmızı sonsuzluk işareti olacak Zaman Kralı. Tüm şehirlerine ilk önce bu bayrağı astır hemen altına da kendi bayrağını dalgalandıracaksın. Sadakatine güvendiğim için hala hayatta olduğunu unutma. Senin gibi bilge birinden akılsız bir hareket beklemiyorum. Ayrıca artık Kral unvanını da kullanamazsın. Bu yüzden sana Zaman Lordu unvanını veriyorum. Hanedanının her üyesi de Lord ve Leydi olacak. Benim adıma Zaman Krallığını yönetmeyi kabul ediyor musun ?"

Sözlerim taht salonunda yankılanırken, Kral'ın alnından terler aktığını görebiliyordum. Benden değil ortaya çıkardığım gücümden ve arka planımdan korkuyordu. Gök Ejderhanın böyle bir etkisi her daim olmuştu. Özellikle babamın saltanatı devrinde...

"K-Kabul ediyorum. Merak etmeyin majesteleri. Emirlerini yerine getireceğim."

Bir kaç dakikalık bekleyişin ardından salonun kapıları açılmış ve içeriye iki kişi girmişti. Birisi bana ilk biat eden ordu komutanıydı. Diğer ise elçiye benzeyen birisiydi. Ordu komutanı önüme gelerek başını eğmişti.

"Komutan Alair hizmetinizde majesteleri. Buraya gelirken Gaspçı Kral Martin'in bir elçisini yakaladık. Görünüşe göre Kraliçe Sophia yani Prenses Sophia'ya bir mesaj getirmiş."

Kral Martin'in elçisi demek... Bunu duyunca yüzüme yayılan gülümsemeyle gelmesini işaret ettim. Elçi yanımıza geldiğinde önümde eğilerek adeta titremeye başlamıştı. Bana bakınca sanki hayalet görmüş gibiydi.

"Kralın ablamdan ne istiyormuş anlat bakalım."

Emrimden sonra derin bir şekilde yutkunan elçi, zar zor ayağa kalkarak dikilmişti.

"Kral Martin, tüm kraliçeleri, aileleri ile birlikte üç gün içerisinde Merkezi Krallığın sarayında bekliyor. Akademi halkı ve soylular da çağrılmış. Görünüşe göre önemli bir konu hakkında tartışılacak. İlk gün tahta çıktığı meydan da yapılacakmış toplantı."

Elçinin söylediği şeyler ile bir taşta yüz bin kuş vurmuş gibi sevinmiştim. Bu tam da istediğim bir şeydi. Bu sayede her krallığı teker teker dolaşmak zorunda kalmayacaktım. Fakat ablamın yüzünde gördüğüm şey biraz hüzün ve tereddüttü.

Klaus Maxwell ♕ Kayıp VarisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin