"Tüm bunları düzenlemek beni iki yönde etkiliyor. Bir yandan eski düşünce tarzım isteklerimi elde ettiğim için verilen zayiatı önemsiz sayıyor. Diğer yandan bu hayatım Ejderha Hiddetinde ölen kişilerin, isyan sonrası verilen ölümlerim her birinin şu anda elde edilen sonuç için değer olup olmadığını sorguluyor. Önceden olduğum kişiye dönüp dönmek istemediğim en büyük soru sanırım... Tekrardan Mutlak Safkan Niklaus Maxwell olmak istiyor muyum..."
"Yine de... İşin sonunda ben buradayım ve eskisinden de güçlü haldeyim. Aileme ve sevgilime geri kavuştum. Kutsal Canavarlar ise hapishane boyutunda yaptıklarının cezasını çekiyorlar. Sanırım yaşanan onca şeye rağmen istediğimi aldım. Ben kazandım!"
"ROOOOOOAARRR...!"
"Sen öyle san İnsan!"
"Niklaus Maxwell!"
"Göster kendini!"
Bu sesler... Bunları tanıyordum. Fakat bu imkansızdı! Slifer'da benim gibi şaşkın bir ses tonuyla bana bakmıştı. Seslerin gelmesiyle sağ yumruğumu havaya kaldırmıştım. Tüm yumruğum altın sarısı bir enerjiyle kaplanırken, tavana vurmam ile 1000 metrelik bir dağın zirvesini volkan gibi uçurmuştum.
Yükselen tozların ve dumanların arasında gökyüzüne yükselirken, havada süzülen 3 Kutsal Tanrının devasa bedenleri ile karşılaşmıştım. Bunlar Vermillion, Kutsal Üç Gözlü Kuzgun ve Kaplan Tanrılarıydı.
"Bu imkansız! Yarattığım boyuttan nasıl kaçabildiniz!" derken Vermillion'un önünde diz çöktürülmüş bir halde duran üç kişiye gözlerim gitmişti. Bunlar Cassie, Skylar ve Aiden'di.
"Cass... Sky!"
Ben gördüğüm manzaraya daha inanamazken, arkamda ki gökyüzü bir kez daha patlamış ve üç ışık parlaması daha oluşmuştu. Bu sefer gelenler Ejderha Tanrı, Kurt Tanrısı ve Yarasa Tanrılarıydı.
"Gerçekten küçük planını anlamayacağımı mı düşündün ? Zaman ve Kader Büyüleri ile geleceği manipüle ettin. Bunu bizler hapsedilmeden önce hissettim. Yaptığın büyü o kadar güçlüydü ki tam anlamıyla müdahale edemedim. Fakat işleri lehime çevirecek kadar müdahale edebildim..."
Üç Gözlü Kuzgun konuşmasıyla onun gücünü hafife aldığımı anlamıştım. Bu Kutsal Tanrının gücü zaman ile ilgiliydi. Yine de büyülerimi o zaman çok hassas yapmıştım. Bunu hissedememesi lazımdı!
"Tamam... Tamam. Bunu konuşabiliriz! Tek istediğim önünüzde duran üçlü. Sadece ne istediğinizi belirtin. Sakın kendi hayatınızı da tehlikeye atacak bir şey yapmayın. Yoksa bedelini ağır ödersiniz!" derken tüm vücudum altın sarısı bir enerji ile kaplanmıştı.
Söylediklerim Vermillion'un yüzünde kahkaha atarcasına bir gülümse belirtmişti.
"Ah Klaus... Her zaman böyleydin. Şu anda evrildiğin şu yüce varlığa rağmen hala daha zayıfsın. Vücudun bizim ki gibi Holyriandan yapılma. Vücudunda gezinen birleşik güçler ile tek başına Ejderha Tanrısını yada beni yenebilirsin." dedi ve gözleri Cassie'ye gitti. "Fakat aşk ve aile... En güçlülerin bile düşüşünü sağlayacak şeyler. AŞK VE AİLE, KUDRETLİ KİŞİLERİ ZAYIF HALE GETİRİR! BU BİNlERCE YIL ÖNCE SANA SÖYLEDİĞİM ŞEYLERDİ HATIRLIYOR MUSUN ?"
"Aileni ve sevgilini geri kazanmak için böyle bir oyun oynadın. Sadece zamanı manipüle etmedin. Milyonlarca kişinin hayatını da manipüle ettin. Fakat ne işe yaradı ? Belki daha güçlü bir varlık haline geldin. Hatta belki ailene de kavuştun. Yine de en çok istediğin sevgiline kavuşamayacaksın. Üstelik durumu bizim lehimize çevirdin." derken Cassie, Skylar ve Aiden'in vücutları bembeyaz parlayarak birbirlerine doğru kaynaşmaya başlamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Klaus Maxwell ♕ Kayıp Varis
FantasyFarklı bir gerçeklikte, insanlık büyü yapabilenler ve yapamayanlar şeklinde ikiye ayrılmıştı. İki sınıfın arasındaki farklılıklar yüzünden insanlar dünyada kalmaya devam ederken, büyücüler ise büyünün gerçek merkezi olan farklı bir boyutta, Avalon'd...