Eğitmenin işareti ile ben hariç 9 kişi birden yanlara doğru ayrılmış ve eğitmenin etrafını çember altına almışlardı. Eğitmen ise gram hareket etmeden elini sallamış ve vücudunun etrafını hafif bir rüzgar kalkanı ile kaplamıştı.
"Anlaşma aynı gençler. Kalkanımı parçalayarak vücuduma zarar verebilirseniz, antrenmanı başarılı sayacağım."
Sadece bu muydu ? Basit bir kalkanı parçalamak ? Henüz ikinci sınıf olsalar da ikinci sınıfların uygulamasını en hızlı bitiren bir grubun içerisindeydim. Nasıl olurda geçen sene de dahil olmak üzere bu kalkanı delemezlerdi ?
Bunun cevabını ise her birinin ellerinden çıkan hava ve yıldırım saldırıları ile almıştım. Tüm saldırılar aynı anda eğitmenin kalkanına çarptığında adeta kalkanın içerisine yok olmuşlardı. Tek bir saldırı bile içeriye geçmemişti.
"Sizin saldırılarınız günden güne zayıflıyor mu ne ? TEKRAR!"
Bu sözler ile saldırmadığım için gözler anlık bana dönse de çok uzun sürmeden odaklar tekrar eğitmene dönmüştü. Görünüşe göre basit saldırılar bu kalkana işe yaramazdı. Bu yüzden stratejik saldırın demişti. Yine de hem gücümün şu an ki limitlerini denemek hem de yapabileceğim saldırılar türlerini öğrenerek kalkanın sağlamlığını kontrol etmek istiyordum. İşin özünde yeni oyuncak almış bir çocuktan farkım yoktu. Babamdan gelen kutsamanın ve güçlerin sınırlarını ölçmek istiyordum.
Herkes saldırılarını hazırlamaya başlarken, bende sağ elimi kaldırarak eğitmene odaklanmıştım. Gözlerim tekrardan ısınmaya başlarken, avucumun içine dolmaya başlayan büyü gücünü hissedebiliyordum. Eğitmen de bunu hissetmiş olacak ki, bakışlarını Cassie'den bana çevirmişti.
"İlginç... Gel bakalım!"
Ellerimde biriken büyü gücü hava gücüne dönüşür dönüşmez avucumun içerisinden çıkan spiral hava dalgası, çıktığı anda 2 metre gibi bir boyuta yükselerek kalkana tüm şiddeti ile vurmuştu. Kalkan rüzgardan pek bir zarar almasa da kullandığım büyü gücü gerçekten çok azdı. Bu yüzden durmadan saldırıyı devam ettirmiştim. Saldırımın durmadığını gören dokuzlu ise aynı anda kükremişlerdi.
"SALDIRIN!"
Saniyeler geçtikçe benim saldırım devam ediyordu. Dokuzlu ise ardıl saldırılar yaparak kalkana saldırıyorlardı. Fakat saldırılar tükenmiyordu. Savaş dakikalara doğru ilerlerken, tüm alan saldırımın hala daha bitmemesi yüzünden bize odaklanmıştı. Çoğu kişinin enerjimin bitmesini beklediğini biliyordum. Fakat benim düşündüğüm şey bu kalkanın garip olmasıydı. Bir şekilde hava spirali için kullandığım büyü enerjisi ortama geri dağılmıyordu. Bir dakika... Kalkan saldırıların büyü enerjisini emiyordu ve geri enerji olarak kendini güçlendiriyordu yada tamir ediyordu. Fakat bunun kesin bir sınırı olmalıydı. Yani saldırıları sadece bir dereceye kadar emebiliyor olması lazım. Bunun anlamı gerekli enerji miktarını karşılamazsak... Bu kalkanı asla yok edemezdik.
Bunu anladıktan sonra saldırımı keserek alnımda oluşan terleri silmiştim. 2 metrelik bir hava dalgası spiralini neredeyse 3 dakika boyunca devam ettirmiştim. Sırf bu bile eğitmenin gözüne girmemi sağlamış olacak ki, umut dolu gözler ile bana bakıyordu.
"Bir şeyleri anlamış gibisin Klaus ?"
Eğitmenin sözleri ile gülümseyerek denemeye karar vermiştim.
"Onumuzun gerekli enerji miktarını karşılayabileceğimizi olasılık verebiliyor musun eğitmenim ?"
Sözlerim bir deneme de olsa, eğitmenin yüzünde gördüğüm gülümseme, teorimin doğru olduğunu göstermişti. Diğer dokuzlu ise anlayamayan gözler ile bizim konuşmamızı izliyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Klaus Maxwell ♕ Kayıp Varis
FantasyFarklı bir gerçeklikte, insanlık büyü yapabilenler ve yapamayanlar şeklinde ikiye ayrılmıştı. İki sınıfın arasındaki farklılıklar yüzünden insanlar dünyada kalmaya devam ederken, büyücüler ise büyünün gerçek merkezi olan farklı bir boyutta, Avalon'd...