Slifer'in heyecanlı konuşmasıyla taşa bir bakış atmıştım.
"Ne mühürlü zihni ? Ne efsanesi Slifer! Diğer karakterin de sürekli üstü kapalı anlatımlar yapıyordu. Benim bilmediğim ne biliyorsunuz ?"
"Bundan üç bin yıl önce Avalon Diyarının kuzeyinde doğdum. Ben doğduğumda Avalon senin hanedanın tarafından yönetiliyordu. Çocukluğumda tam hatırlayamasam da Son Ejderhanın ölüşünü izlediğimi hatırlıyorum. Fakat net hatırladığım bir şey varsa oda Diyarda ki tehlikelerdi. Kuzey Doğu sınırından gelen Gece Yaratıkları Hükümdarının hükmünde ki Gece yaratıkları ve İblis Egemeninin hükmünde ki iblisler ile Corex Diyarından gelen Tetrakiller, tüm insanlara eziyetler çektirerek öldürüyorlardı. Diyarlar arasında insan haricinde Elf, Ork, Cüce, Siren, Peri gibi bir çok tür olmasına rağmen bu istilacı türlerin tek öldürdükleri insanlardı. Öyle ki senin hanedanın yani Ejderha Kutsamasına sahip olarak görülen Maxwell Ailesi bile bu istilalar karşısında yıkılmak üzereydi."
"Ben 20 yaşıma geldiğimde Avalon üç bir yandan kuşatılmıştı. Kral Rason'un kurduğu kalkanlar ve dağlar dayansa da, onlarda da yer yer çatlaklar vardı ve bu durum istilaya elverişli bir ortam hazırlıyordu. İşte o anda ben öleceğimizi ve türümüzün diyarlar arasından silineceğini anlamıştım. Çünkü gelen kuvvet çok büyüktü. Böyle düşünen tek ben değildim. Maxwell'ler bile umutsuzluk içerisine girdiğinde herkes pes etmiş gibiydi.
"O günün akşamı rüyamda simsiyah aura ile kaplı bir adam gördüm. Bu adam kendisine Ölüm Tanrısı diyordu. İstilayı durdurmam için güçlerini bana vereceğini söyledi. Öyle ki yaşanacak şeyler yüzünden özür bile diledi. O zamanlar böylesine güçlü bir varlığın neden özür dilediğini anlamamıştım. Ta ki... Sabah uyandığımda güçlerimi kazanana kadar. Kimisine göre kutsama sayılabilir. İlk başta bende öyle düşünmüştüm. Fakat zaman geçtikçe kutsamanın gerçek boyutunu görebildim. Bu şey... Adına kutsama mı dersin yada güç mü dersin bilemiyorum. Lanetten başka bir şey değil. Yine de dediğim gibi ilk anlar için benim içim bir umut olmuştu. Muhteşem sayılan bir fiziksel gücüm ve dayanıklı vücudum olmuştu. Ek olarak istediğim canlıları sizin Shifter dediğiniz canlılara dönüştürebiliyordum."
"Bundan 2500 yıl önce öldürdüğüm canlılardan oluşturduğum Shifter orduları ile Avalon'u korudum. İnsanlığa en ufak bir zarar bile vermedim. Tüm kalkanları ve dağları tamir ederek istilayı geri püskürttüm."
Slifer soluklanmak için durduğunda inanamayan gözler ile ona bakakalmıştım. İstila tarihi benim zannettiğim gibi kısa tarihi olan bir şey değildi ve bilinen gerçekliğin aksine yani şeytan olarak anılan Shifterler ilk istilayı durduran canlılardı! İnsanlık şimdi ki yaşamını aslında Shifter'lara borçluydu!
"Ta ki... 1500 yıl öncesine kadar... 1500 yıl önce istila yapan canlıların ana kaynaklarını bulmak için geniş çaplı bir araştırma başlattım. Araştırmalarım bu canlıların kaynaklarının Kutsal Tanrılar ile Antik Tanrılar olduğunu gösterdi. Görünüşe göre bilinen Kutsal Tanrılar olan Ejderha ve Anka dışında da Kutsal Tanrılar varmış ve bazıları insanlıktan nefret edecek seviyede düşmanlarmış. O gün bu bilgileri bulmaya çalışırken birden fazla şekilde öldüm. Bilgiler çok iyi gizlenmiş tapınaklardaydı. Teknik olarak ölümsüz olmama rağmen vücudum tamamen ölüm geçirmez değildi."
"En son 1500 yıl önce ölmemin ardından vücudum yeniden hayata döndüğünde sürekli negatif düşünce sistemlerinin ve duygularının hapsinde oldu. İşte o anda yanlış düşüncelere kapılarak kutsal canavarların geri döneceğini ve insanlığı yok edeceğini düşünmüştüm. Bu yüzden tüm insanları Shifter'a dönüştürerek Kutsal Tanrılar ile olan savaşta tek elden yönetilmelerini gerektiğine karar vermiştim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Klaus Maxwell ♕ Kayıp Varis
FantasyFarklı bir gerçeklikte, insanlık büyü yapabilenler ve yapamayanlar şeklinde ikiye ayrılmıştı. İki sınıfın arasındaki farklılıklar yüzünden insanlar dünyada kalmaya devam ederken, büyücüler ise büyünün gerçek merkezi olan farklı bir boyutta, Avalon'd...