Olaylar bittikten sonra tüm imparatorluk yöneticileri tekrardan toplanmıştı. Bu sefer kadroyu bizzat John amca seçmişti. Özellikle gördüğüm akademi de beni eğiten eğitmenler, beni mutlu etmeye yetmişti.
O gün öğleden sonra taht ve saltanat merasimi yapılmıştı. Tüm imparatorluk bana bir kere daha biat ederek boyun eğmişti. Bu sırada gelen Batı Denizi Krallığının Kralı oğluna yaptığım onca şeyden sonra bile gelerek bana biat etmişti. Yine de hanedanın işlediği bir suç vardı. Bu yüzden onu da bir süreliğine gözlem altına almıştım.
Merasimden sonra herkes beni kutlayarak hediyelere boğmuştu. Açıkçası böyle bir şey beklemediğimi söylemeliydim. Yani teknik olarak kral bendim. Bu hediye ve kutlama olayını benim yapmam gerekiyordu. Ama bir günlüğüne işler tersine dönmüş gibiydi.
Günün sonunda Kral Odasına döndüğümde karşımda güzeller güzeli bir kız ile karşılaşmıştım. Bu kız Cassie'den başkası değildi. Görünüşü aynı ilk gün akademi de gördüğüm gibiydi. Muhteşem ve baştan çıkarıcı... Altın sarısı saçları ve okyanus mavisi gözleri ile bu akşam bana olan bakışı hem masumiyeti hem de şehveti simgeliyor gibiydi.
"En güzel hediyeyi sona saklayalım dedim."
"Nasıl bir hediyeymiş bu..." dediğimde üzerinde ki şeffaf ve vücut hatlarını belli eden gecelik üstünden düşmüş ve kar beyazı teninin tüm odayı aydınlanmasına izin vermişti. Bu... Onun vücudunu tüm saflığı ve çıplaklığı ile ilk görüşümdü. Bu durum zaman geçtikçe beni delirtmeye ve çıldırtmaya yetiyordu.
"Nik... Sorun ne ?"
Hafiften tereddüt ettiğimi ama gözlerimde ki hayran hayran bakışı da kaçırmayan Cass, kaşlarını kaldırarak soru sormuş ve cüretkar bir şekilde üzerime yürümüştü.
"Lanet... Cass... Daha fazla yaklaşma. Kendimi zor zapt ediyorum. J-John amca beni öldürür!"
"Eh... Babam şu anda senin Kral El'in ve biz şu anda Kral Odasındayız... Avalon'da ki en güvenli ve ses geçirmez odadayız."
[İlahi Bakış Açısı]
Cassie'nin son sözlerinden sonra Klaus'un dudaklarına şehvetli bir öpücük kondurarak onu yatağa doğru ittirmişti.
"Avalon'un tüm yükü sırtında olabilir. Zamanının tamamını buraya vermek isteyebilirsin. Fakat bugün... Seni bağlayan tüm zincirlerden seni kurtaracağım. Gecenin kalan saatleri sadece ve sadece ikimizin. Sevgilim..."
O andan itibaren Klaus'ta ikna olmuş gözleri ile kızın göz alıcı vücudunu kendine çekmiş ve altın sarısı gözleri ile onun mavi gözlerine odaklanmıştı. Tüm şehir yangından ve taht değişikliğinde yaşanan katliamlardan sonra yaralarını sarmaya çalışıyordu. Tabi ki herkesin yaralarını sarma şekli farklıydı... Tüm şehirde yapılanma devam ederken, Tüm Avalon'un yönetildiği hanedan sarayının Kral Odasında bir erkeğin ve bir kızın şehvetli ve zevk dolu inlemeleri yankılanmaya başlamıştı.
[Bir ay sonra]
"Neler buldun Skyfire ?"
"Göksel Dağ çok sıkı bir şekilde ordular tarafından kuşatılmış durumda baba. Fakat bu kişiler normal büyücüler değiller. Normal büyücülere göre çok daha güçlü kimseler ve ortamı neredeyse iki haftadır Shifter'lardan temizliyorlar."
Sky'ın sözleriyle kendimi Ejderha tahtına yaslamıştım. Taht Odasının rengarenk mühürler ile kaplı kolonlarına bakarken geçtiğimiz bir ayı anımsıyordum. Aradan geçen bir aylık süreçte Cassie ile ilişkimiz çok daha ilerlemişti. Son 2 haftadır aynı odada kalmaya bile başlamıştık ve Müdür John yani şu anda Kral'ın eli olan John Amca da buna razı gibiydi ki sesini çıkartmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Klaus Maxwell ♕ Kayıp Varis
FantasyFarklı bir gerçeklikte, insanlık büyü yapabilenler ve yapamayanlar şeklinde ikiye ayrılmıştı. İki sınıfın arasındaki farklılıklar yüzünden insanlar dünyada kalmaya devam ederken, büyücüler ise büyünün gerçek merkezi olan farklı bir boyutta, Avalon'd...