Klaus Maxwell ♕ Kayıp Varis

44. Bölüm - Kralımız Çok Yaşa!

"İlk mektup Ejderha İncisinden geliyor. Mektubun üzerinde bizzat Kraliçenin eli Ned Certain'in mührü var. Ne yazık ki... Kraliçe Luna, geçtiğimiz günlerde suikaste uğramış. Elimize ulaşan mektuba göre ölmediği fakat bilincinin de yerinde olmadığı yazıyor. Bir nevi ölüm uykusuna yatmış gibi düşünebiliriz. Şu anda Mistik Tahtta Kraliçe Luna'nın kocası Kral Jonathan tarafından kontrol ediliyor. Geçmişten gelen geleneklerimiz sayesinde hem Wildfire Krallığı hem de Aqua Krallığı 2 haftalık ateşkes imzalamayı kabul etti. Buna üzerimize gelen işgalci ordusu da dahil. Bu mektuptan bizde dahil 10 krallığa gönderilmiş. Mektuba göre... Aqua Krallığı kuzeyi işgal etme fikrinden vazgeçerek ordularını ve ejderhalarını Ejderha İncisi şehrine en yakın sınırları olan Su Yosunu şehrine çekmeye karar vermiş."

Lord Ignis'in sözleriyle gözlerimi Skylar'a çevirmiştim. Tahmin ettiğim gibi kızın gözleri çoktan kızarmıştı. Ağlamamak için kendini zor tuttuğunu görebiliyordum. Benim ona bakmamla oda bana dönmüştü. Masanın altından elimi götürerek onun kolunu dokunarak "M-Merak etme Skylar... Annen kesinlikle iyileşecek." demiştim.

Fakat sözlerime ben bile tam anlamıyla güvenemezken, onun güvenmesini bekleyemezdim. Fakat o beklemediğim bir şekilde elleriyle benim ellerimi tutarak gözlerimin içine bakmış ve kafasını sallamıştı. Adeta teselli almak gibiydi. Skylar ile tanışalı bir kaç gün olsa da, bir şekilde ona kendimi yakın hissediyordum. Bunun Cassie'nin Görsel ikizi olmasıyla alakası var mıydı yok muydu emin değildim.

"İkinci mektup ise... Çok daha önemli! Kuzgunlarımız bizi Avalon ile ayıran kalkanların ve dağların yavaş yavaş parçalandığını ve yer yer açıkların olduğunu gösterdi. Gök Kral'ın ölümünden sonra Avalon'un Ejderha tahtında Martin denen bir soytarı oturuyor. Fakat aldığımız gelişmelere göre tüm Avalon, Valerion temelli ordular tarafından saldırıya uğramış. Avalon şu anda Valerion'un varlığını hazmetmeye çalışırken, Kral Martin bir işgal ordusu hazırlamak ile meşgul. Görünüşe göre amacı bu açıkları kullanarak buraya saldırmak!"

İkinci mektubun içeriği tüm lordlar arasında tartışma sesleri yükselmesine sebebiyet vermişti. Öyle ki normalde benim komutamda olması gereken orduların bu diyarı işgal edecek olması gerçek anlamda bir şaşkınlığa ve öfkeye sebebiyet vermişti.

"Böyle bir şey nasıl mümkün olabilir ? O dağları ve kalkanları Kral Rason Maxwell kurmuştu. Yıkılması bir yana bir kaç güne kadar Avalon bizim varlığımızdan bile bihaberdi. Nasıl böylesine hızlı bir karar ile işgal ordusu hazırlayabilirler ?"

 "Kral Martin gibi çocuk yaşta ki kraldan ne beklenir! Öfkesine yenik düşerek yaptığı bu hareketi ağır ödeyecek! İlk durağı ya Kuzey Krallığı ya da Aqua Krallığı olacaktır. Her iki krallıkta Avalon'un ordularını darmadağan etmeye yeter!"

Lordların kendi arasında konuşmasıyla onların Avalon'u gerçekten küçümsediğini anlamıştım. Fakat Lord Ignis'in öfkeli bakışları onları çok geçmeden susturmuştu.

"Ne zamandan beri böyle kibre kapıldınız lordlarım ? Avalon Hükümdarının ellerinde 600 bin kişilik bir büyücü ordusu var. Bu ordu zamanında Gök Kral David tarafından oluşturulmuş yüce bir ordudur. Ek olarak hakimi olduğu 6 krallık ve kendi Batı Denizi Krallığı da ona destek olacak. Demem o ki gelecek büyük çaplı bir saldırıyı ne biz ne de Su Krallığı kaldırabilir. Avalon güçlü bir diyar dostlarım. Fakat orada da burası gibi iç karışıklıklar boy göstermiş. Aldığımız duyumlara göre Hava ve Işık Krallığı bu saldırı için ordularını ve krallıklarını vermeyi reddetmiş. Bunun içinde Kral Martin, iki kraliçenin yakalanmasını ve sorgulanması için başkente getirilmesini emretmiş."

Lord Ignis'in son sözleri ile kan direk beynime sıçramıştı. Hızla ayağa kalkarak mektubu elinden alarak kendim de okumuştum. Benim ayağa kalkmam ile lordlar da ayağa kalkarak bana bakmışlardı.