20.

2.9K 134 39
                                    

Merhaba.
İyi okumalar.
.
.
.
.

Elindeki jelibonu ısırıp boş boş baktı etrafa.
Sıkılmıştı.
Eskiden dedesinin ruh gibi evinde bile bu kadar sıkılmıyordu.
Orada en azından sesli sesli hareket eden saate bakarak vakit geçiriyordu.
Ama burası..

Saatler önce büyük bir neşeyle okula girmişti.
Sınıfına geçtiğinde bugün nöbetçilerden biri okulun tahtasına kütüphane nöbetçisini yazmıştı.
Nasıl bir şansı varsa o çıkmıştı.
Tabiki biliyordu nöbetçi olacağını bütün sınıfların,ama bugün olması gerçekten gerekli miydi?

Daha girer girmez raflardaki kitaplar onun üzerine geliyormuş gibi daralmıştı.
Kitapları sevmezdi.
Gerçekten sevmezdi.
Onların kokusu midesini bulandırıyor, başını döndürüyordu.
Karakterlerin arasındaki konuşmalar,kitaplarda bulunan betimle ve Edebiyat,saçma kapak fotoğrafları..

Bu kadar sevmezken oldukları sınavdan çok önce girdiği sınavlarda Edebiyat'tan yüksek notlar alıyordu.
İçinden 'zora gelince' dedi ve sırıttı kafasını iki yana sallayıp.

Paketten bir jelibon daha alıp ağzına attığında kütüphane odasının kapısı açıldı.
Ağzındakini hemen çiğneyip yutarken, gevşekçe oturduğu döner koltuktan hızla kalktı.

Kalkar kalmaz gördüğü kişiyle yerinde dikleşti hemen.
Anında günler önce olanlar aklına geldiğinde kızaran yanaklarıyla kendine küfür etti.

Nedim gördüğü çocukla içinden sevinirken, göz göze gelmeleriyle şaşırmış gibi yapıp biraz gözlerini büyüttü.

"Erkin,bugün burada sen mi varsın?"

Tabiki burada o vardı. Ve bal gibide bunu biliyordu.
Okuldaki her seyden o sorumluydu.
A'dan z'ye kadar bütün her şeyi o ayarlıyordu.

"Evet hocam ben varım bugün"

Dudaklarını birbirine bastırıp kafasını sallarken etrafa baktı.

"Tamam sen işine dön. Ben seni meşgul etmeyeyim. Bir kitap bakacaktım"

Kitapçılarda duran çalışanlar gibi 'tabi, buyurun ben yardımcı olayım' demek istese de bir bok bilmiyordu ki aradığı kitabı verebilsin.
Ayrıca burası bir kitapçı değildi...
Kategorilerine göre ayrılmış kitapları bile raflara bakarak daha yeni yeni keşfetmişti.

"Peki hocam"

Geriye çekilip olmayan işine doğru yürüdü.
Koltuğa otururken şiir kitaplarının olduğu bölüme yoğunlaşan hocasıyla,bilgisayarın açılma tuşuna bastı.
Bilgisayar sesli bir şekilde açılırken kısıkça 'siktir' diyip raflardan gözükmeyen hocasını gözleriyle aradı.
Şiir kitaplarının ikisi bir çekilince gördüğü beyazlıkla irkilip bilgisayara geri döndü.
Gördüğü hocasının gömleğiydi.
Allah'tan onu görmemişti.

Bilgisayarı biraz karıştırıp gözüne çarpan 'kaydet' kutucuğu ile hemen ona bastı.
Zaten ondan sonra da buraya doğru gelen adım sesleriyle bilgisayara daha da gömüldü.

Masaya koyulan kitapla yüzünü önce kitaba ardından hocasına çevirdi.
Yüzünü eğip kitabı eline alacakken yanağındaki dokunuşla hareket etmeyi kesti.
Buz gibi parmaklar yanağında öylece dururken,hafifçe ileriye ve geriye gittiğinde yüzünü geriye çekti.
Hızlanan kalbi sessiz ortamda duyuluyor muydu bilmiyordu ama karşısındaki adamın beyaz gömleğinin altındaki kalp belli olacak şekilde atıyordu,kayan gözleriyle görmüştü.

"Yanakların kızarmıştı. Ondan dokundum."

Yutkunup havada olan ele baktı. Titrek bir nefes alırken kucağına çektiği ellerini sıkıyordu.
Neden yapmıştı ki bunu?
Keşke yapmasaydı.
Arka plana atacakken onunla olan her şeyi,izin vermiyordu.

Gözyaşları Da Durur-GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin