21.

2.6K 140 44
                                    

Merhaba.
İyi okumalar.
.
.
.
.

Sandalyesini biraz daha masaya yaklaştırıp gülümsemesini engellemeye çalıştı bu yolla.
Ama gülümsemesi durmamış daha da artmıştı.

Dün kütüphane görevlisiydi. Ve kendisine şaşıracak bir biçimde görevinin üstesinden  gelebilmişti.
Öğlen arasında Nedim hocasının dediği gibi çok fazla öğrenci hatta öğretmen gelmiş kitap verip almışlardı.
Sorunsuz bir şekilde verilen ve alınanları halletmiş ardından son derse kadar boş boş kütüphanede dolanarak bir günü bitirmişti.

Eve gelip biraz koltukta dinlendikten sonra odasına geçmiş uzun saatlerdir bakmadığı telefonunu eline almıştı.
Ekranı açar açmaz gördüğü bildirimle karnında ağrılar hissederken ona atılan mesajları defalarca okuyup gerçekliğini teyit etmeye çalışmıştı.

Nedim hoca:Merhaba,Erkin.Son ders siz okuldan çıktıktan sonra nöbetçi öğrenciyle birlikte kontrol olarak kütüphaneye gittik. Yanlış anlama bunu bütün öğrencilerin üzerinde uyguluyoruz. Kontrole gittiğimizde hem ferah oda hemde kitapların yerli yerinde olması çok sevindirdi beni. Bilgisayardaki bugün baktığım kayıtlar tamamen doğruydu. Hepsini eksiksiz ve güzel bir şekilde halletmişsin. Teşekkür ederim. İyi akşamlar.
18.24

Sanırım her gün senin kütüphane nöbetçisi olmanı isteyeceğim...
18.26

Erkin'in gülümsemesi son okuduğu cümleyeydi.
Aklına geldikçe gülüyor, kütüphanede tekrar nöbetçi olabilir miyim acaba diyordu.
Tabiki de hocası şaka yapmıştı ve bunu da biliyordu.
Ama işte kendi kendine de bir kere daha nöbetçi olsam nasıl olurdu diye düşünüyordu.

Mutlu olması,yerinde duramaması kalbinin yumuşak ve pıt pıt atması hocasının onu tebrik etmesi yüzündendi.
Neredeyse ilk defa birisi başarısını kutluyordu ve bu onda nasıl değişik etkiler  bırakmıştı.
Kavrayamıyordu bile bu hallerini.
Hoşuna gitmişti tebrik edilmek.

Tekrar gülümserken kaşığındaki pilavı ağzına götürdü.
Öylesine kaldırdığı kafasını annesiyle göz göze gelince hemen indirdi.
Annesi kaşları çatık ona baktığı için kızarmıştı.
Yüzünü iyice eğip ortada duran tabaktan taze fasülye alarak pilavın üzerine koydu.

"Bir mutlu gördüm seni. Ne oldu?"

Ağzını duyduğu kelimelerle hızla kapatırken elini dudaklarına götürüp kafasını annesine doğru kaldırdı.

"Hiç... Öylesine" omuz silkip yemeğine dönerken hafiften de gülümsemesi bozulmuştu.

Annesi tek lafıyla bile bitirebiliyordu gerçekten onu.
Şimdi daha iyi anlamıştı bunu.

"Bende sandım ki, doğum günün diye mutlusun"

"Nasıl?"

"Erkin bugün doğum günün.Bilmiyor numarası yapma..."

Elindeki kaşık titredi bir süre. Bunu fark edip tabağına koyarken elini çarpmasıyla tabağın yanındaki su bardağı yere düştü.
Bardak kırıldı,su etrafa saçıldı. Üzerine gelen su damlalarını umarsamayıp annesine şaşkınlıkla bakıyordu.

Bugün doğum günü müydü?
Gerçekten mi?
Günlerden hangi gündü bugün?

"Be-benim?"

Eliyle kendini gösterirken titreyen elleri göğsüne çarpıp duruyordu.
Annesinin alaylı suratı değişirken gözleri doldu.

"Hatırlamıyor musun?"

Kafasını hızla iki yana salladı, gözlerinde biriken yaşları önünü bulanık yaparken omzuna gözlerini sildi hemen.

Gözyaşları Da Durur-GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin