38.

1.4K 88 15
                                    

Merhaba.
İyi okumalar.
.
.
.
.

Cam kapıyı yorgun bedeniyle zorlukla ittirip dükkandan içeriye girdi.
Girer girmez hayvanların çoğu ses gelmesiyle, yerlerinde hareketlenmişti.

Ona alışan kedi ve köpekler ona doğru dönüp ses çıkardığında gülümsedi.
Sırt çantasını tezgahın arkasına koyup dönen sandalyeye bitik bedenini çuval gibi yerleştirdi.

Yere koyduğu ayaklarını bir güçle hareket ettirip sandalyeyi hafifçe döndürmüştü.
Çantasının içindeki telefonuna uzanıp eline aldı.
Boş boş telefonda dolanırken cam kapıdan içeriye Korhan girmişti.

Elindeki telefonu masaya bırakıp saçlarını toplayan Korhan'ı izledi.
Saçlarını toplayıp kendisine döndüğünde başını selam verir gibi eğdi.
Korhan'da göz kırpıp yanına yürüdü.

"Hayırdır? Bir yorgun duruyorsun. Sınavlar yüzünden mi?"
Kafa sallayıp sandalyeyi tekrar oynattı.
"Evet. Ama sonunda bugün bitti hepsi."

"Nasıl geçti?" Ayakta bir elini masaya yaslayıp eğildi.

"Yani. İdare eder."

"Açıklanan var mı?"
Kafasını iki yana sallayıp başını sandalyenin arkasına doğru attı.

"Geçersin ya. Dert etme"

Kafasını bir hızla kaldırıp güldü.
"Geçeceğimi biliyorum. Birinci sınavlarım yüksek."
Korhan,anladım dercesine başıyla onaylayıp tokadan bir iki tutam çıkan saçını kulağının arkasına sıkıştırdı.

"Mezuniyet partisi?"

"Konuştuklarını duydum ama gitmem. Hem müdür'ün ayarlaması falan da yok. Kendi kafalarından bir yer kiralayacaklarını söylüyorlar."
Durup gözlerini tavana dikti. Ardından konuşmasına kaldığı yerden devam etti.
"Hem o notlarla gitmek biraz komik olur. Kep atma töreni falan da olur ardından. Hiç birine gitmemeyi düşünüyorum."

Korhan, kendisine garip garip bakarken güldü.
"Oğlum ne garipsin lan. Enerjimi sömürdün. Hayvanlara bak. Mutsuzlaştılar iki dakikada."
Elini masadan çekerek arkasındaki duvara yaslandı.
Şimdi karşı karşıya duruyorlardı.

"Sen 18 yaşındasın değil mi? Allah'ım bu yaşta bu ölmüşlük... Ben senin yaşında evden kaçıyordum." Durup gülen suratını düzeltti. Ardından işaret parmağını Erkin'e doğru salladı.
"Yap diye söylemiyorum. Sakın. Sadece ne bileyim. Arkadaşlarla buluşur,dağıtır eve dönerdik. Bazen dönmezdik. Kamp yapardık. Tatillere çıkardık. Ve bunların hepsi senin yaşında olmuştu. Ve seni böyle bitik görmek tuhaf geldi."
Güneşli havaya camdan bakıp geri çevirdi kafasını.
"Bir ara hatırlat.Birlikte bir bara gidelim. Farklı bir ortama girmiş olursun."
Erkin,göz devirip gülmüştü.

"Annem izin vermez?"
Korhan, yüzünü buruşturdu.
"Bu ne ana kuzuluk be kardeşim. Annene bara gideceğiz demeyeceksin ya?"

Erkin, oturduğu yerden biraz öne gelip üzerindeki ceketi çıkarttı.
Kapalı hava bunaltıcı olmuştu.
"Ana kuzuluğundan değil. Sadece-"

"Korkuyorsun?"

Oflayıp ayağa kalkarak ceketini askıya astı.
Bunu yaparken Korhan'da onu izliyordu.

"Evet."

"Böyle yaşanmaz ki ama. Ne yapacaksın 30 yaşına gelince de böyle mi olacaksın? Değistirmen gerek. Aşman lazım kendini."

Erkin,geri sandalyeye otururken alayla kaşlarını çatmıştı.
"Korhan,sana ne oluyor?"
Biraz durdu.
"Benim için bir sorun yok. Böyle memnunum."

Korhan omuz silkip hayvanların olduğu tarafa yürüdü.
"Bir şey olmuyor. Senin için söyledim sadece. Bazen dağıtmak gerekir. Sonra pişman olma kendinden. Çık o korkudan."

Gözyaşları Da Durur-GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin