63.

1.2K 88 28
                                    

Merhaba.
İyi okumalar.
.
.
.
.

Gözlerini yavaşça aralayıp bir sabaha daha isteksiz bir şekilde merhaba dedi.
Bir yarım saat yatakta oyalandıktan sonra örtüyü üzerinden çekti.
Oturur vaziyete geldi.
Gözlerini etrafta dolandırdı.

Burada bu odada ikinci defa uyanıyordu.
Odanın içi o kadar yeni kokuyordu ki;ahşapların kokusunu almaktan şimdiden bıkmıştı.
Yastığın altına koyduğu telefonunu çıkartıp şarjına baktı.
Sonrada saatler önce Nedim'den gelen mesaji açtı.

Nedim:Yine erken çıkmak zorunda kaldım. Öğünlerini atlama.
07.11

Kısa bir tamam kelimesi yazıp, telefonunu komodinin üzerinde duran prize bağlı şarj aletine taktı.
Ayağa kalkıp pijamalarını değiştirmeden odadan çıktı.
Kapıyı kapatırken koridorda göz gezdirmişti.
Ruh gibiydi ev.
Nedim her zaman böyle gidecek ve akşama kadar dönmeyecek miydi?

Bilinmezlikle lavaboya girdi.
Evi dün uyandıktan ve kahvaltısını yaptıktan sonra gezmişti.
Öyle tam bir gezmekte değildi bu.
Üstün körü bakmıştı bütün odalara.
Bu odalara Nedim'in odası da dahildi.
Onun odası da kendi odasına benziyordu.
Kahve tonları...

Elini yüzünü uzun uzun yıkadıktan sonra lavabodan çıktı.
Mutfağa girdi.
Düzenli mutfağı inceledi. Hiç dağınık değildi.
Bu da Nedim'in bir şey yemediğini gösteriyordu.
Belkide yemiş sonra kaldırmışta olabilirdi.

Ne yiyeceğini düşünürken,buzdolabını açtı.
Bir iki kapalı küçük saklama kutularını yemek masasına dizdi.
Sonra geriye çekilip kapaktaki meyvesuyu kutusunu aldı.
Bardağa döküp masaya yaslı sandalyeyi kendisine çekti.
Ona oturduktan sonra kutuların kapaklarını açtı.
Eline çatalını alıp kahvaltı yapmaya başladı.

Kısa bir süre sonra toparlamış,mutfaktan çıkmıştı.
Odasına girip şarjı tam telefonunu eline aldı.
Odadan çıktı.
Oturma odasına geçip tekli koltuklardan birine oturdu.

Dün odaları gezdikten sonra da eline telefonunu almıştı.
Yapacak bir şey bulamıyordu.
Çok sıkılıyordu.
Telefonla boş boş vakit geçirmekten bile sıkılıyordu.
Bir şey de yapmak istemiyordu.
Köşeye çekilip üzerine toprak atılmasını bekliyor gibiydi.

Telefonuyla oynamaya devam ederken,Nedim gelmişti akşam.
Kapıyı anahtarla açmıştı.
Bu korkutmuştu onu.
Germişti de.
Geldiği gün bitmeye yaklaştığı için fazla yüz yüze gelmemişlerdi.
Ama bir gün sonrası ölüm gibiydi.
Fazlaca uzun saat birlikte odada vakit geçirmişlerdi.
Yemek yemişler, televizyonda oynatılan filmleri izlemişlerdi.
Onun arada sorduğu sorulara kısa cevaplar verip susmuştu.
Bir süre sonra konuşmayacağını anlayan Nedim ise,sonra ağzını açmamıştı.

Bugünde böyle geçmesini istiyordu.
Hatta bebek doğana kadar böyle olsun istiyordu.
O uzun aylar aynı bu şekilde geçer miydi ama?
Tabiki de hayırdı. Sadece öyle olmasını diliyordu.

Vaktini yine telefonla oynayarak harcadı.
En sonunda telefon kapanmıştı.
Şokla telefona bakarken ayağa kalktı.
Kalçası uyuşmuştu.
Bu haline bir küfür savurup karanlık havaya baktı.
Telefonu elinden bırakıp odanın balkonuna çıktı.

Kararmış havaya, ortamı renklendiren turuncu sarı karışımı bir sürü küçük ışıklarla baktı.
O izlemeye devam ederken alt komşuların balkonda olduğunu fark etti.

"Ayy bir de utanmadan külotunu sergiliyor."

"Okumaya mi gelmişler,bir taraflarını açmaya mı, belli değil. İçeri girelim anne hadi."

Dinlediği cümlelerle hızla yüzünü kaldırdı.
Külot seren birini ararken yolun karşısındaki beyaz kısa apartmandaki kızları gördü.
Dikkatle onlara baktı.
Onlarda en üst katta oturuyorlardı ve balkonun parlak turuncu ışığını açmışlardı.
Kızın biri küt kırmızı saçlarını savurduktan sonra elindeki dantelli külotu etrafa baka baka çırparak tellere astı.
Mandalla tutturup başka bir çamaşır alırken, yanındaki siyah uzun saçlı kız kulağına bir şeyler söyledi.

Gözlerini kısıp onlara bakmaya devam ederken alt katın balkonunun kapısı sertçe kapandı.
Kızlar fısıldaştıktan sonra ona dönmüşlerdi.
İrkilirken uzun saçlı kız demirlere yaslanıp kendisini süzdü.
Eğildiği için geceliğinin önü açılmış dolgun göğüsleri belli olmuştu.
Diğer kız çamaşır sermeye devam ediyordu.

Onların aç bakışlarına karşılık kaşlarını büzdü.
Üzerine çevirdi gözlerini.
Bu cılız bedene nasıl bir açlıkla bakarlardı ki?
Çizgili pijamalarına bakıp onlara tekrar döndü.
Küt saçlı kız dudağını ısırmış göz kırpmıştı ona.

Alt komşular haklıydı.
Utanmadan hareket ediyorlardı.
Hiç mi kimse şikayetçi olmamıştı?

Gözlerini yan tarafındaki bu evin bir ton koyusu olan eve baktı.
İki tane adam vardı.
Pencereden sarkmışlar kızlara içleri giderek bakıyorlardı.
Kızların ise umurlarında değildi bu.

Kızlara tekrar döndüğünde apartmanın önünde tekerlerini ağlatarak bir araba durdu.
Bu ses sokağı çınlatacak vaziyetteydi.
Korkuyla aşağı bakarken bu arabanın Nedim'in arabası olduğunu fark etti.
Nedim arabadan hızla inmiş telefonunu kulağına tutarak bahçe kapısından girmişti.

Kalbi gürültüyle atarken Nedim oturdukları kata baktı.
Telefon kulağından kayarken ona bir iki saniye hareket etmeden bakmıştı.

Gözlerini kırpıştırdı.
Nedim, apartmandan içeri girdi.
Demirlere tutunmayı bırakıp balkondan içeriye girdi.
Elleri titrediğinde kapı çalmıştı.
Hızla yürüyüp kapıyı açtı.

Sinirli bir yüzle karşılaşırken istemsiz geriye gitmişti.
Nedim elindeki poşetleri uzatıp, ayakkabılarını çıkarttı.
Poşetleri alıp mutfağa kaçarken, Nedim'in sert adımları arkasından geliyordu.

Poşetleri tezgaha bırakırken sırtındaki delici bakışları hissetti.
Ona doğru dönüp belini tezgaha yasladı.
Gözlerinde hâlâ korku vardı.

"Erkin,telefonun nerede?"

"Odada.Neden sordun?"

Kravatını gevşetip sandalyeye oturdu.
"Seni aradım. Kaç defa...Onu hatırlamıyorum. Akşama ne yemek istediğini soracaktım. Mesaj attım. Cevap yine gelmedi.İnsanız endişeleniyoruz. Endişelendim. Bir şey oldu sandım. Tanımadığımız bir yerdeyiz sonuçta."

"Telefon kapandı. Şarja takmayı unuttum."
Sıkıntıyla konuşurken o ayağa kalkmıştı.
Buzdolabından su şişesi çıkartıp,bir bardağa su döktü.

"Evden çıkma,olur mu? Ben şu işlerimi düzelteyim birlikte çıkalım. Ne ihtiyacın varsa bana söyle şimdilik sen. Ben bile daha burayı bilmiyorum."
Soğuk suyu iki yudumda bitirip bardağı elinde çevirdi.

Erkin ellerini sıkarken kafasını salladı.
"Dışarı pek çıkmam zaten."

Kafasını hafifçe sallayıp ayağa kalktı.
Yanına geldiğinde geriye gitmişti.
Nedim, şaşkınlıkla elindeki bardağı tezgaha koydu.
"Sana zarar vermeyeceğim. Bir kere bile bunu yapmadım. Sana dokunmayacağım da rahatla."

Yutkunup yüzünü eğdi.
Yanından biraz uzaklaşıp poşetleri açtı.
"Pizza yersin değil mi? Pek sağlıklı değil ama umarım bebek için sorun olmaz."

Bunu dedikten sonra dilini ısırmıştı.
Yanlış bir şey söylemiş gibiydi.
Sözsüz bir anlaşmaları vardı aralarında.
Bebek hakkında bahsetmiyorlardı.
O yokmuş gibi davranıyorlardı.

"Ben telefonu şarja takayım."
Dedi Erkin ve hızla mutfaktan çıktı.
Onun arkasından bakarken Nedim, dudaklarını yalamıştı.
Pizzaları kutudan çıkarttı.

Erkin'in şarja telefonu taktıktan sonra geleceğini düşünüyordu.
Günleri böyle nasıl geçecekti.
Merak içindeydi.

........
Son

Şu kızlar çok iyi çıldırırım.
Biraz kuduruklar. Sevmeyebilirsiniz.
Çünkü Nedim'e bildiğin açık açık sulanacaklar..

Verta.

Gözyaşları Da Durur-GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin