31.

2K 121 32
                                    

Okuyun burayı'
Kitabın başından bu bölümlere kadar geldiyseniz kitabı sevmişsinizdir.
Kitapta oy verir vermezsiniz,tamam. Zorla alacak değilim.
Ama oy vereceksiniz bütün bölümlere verin. Vermeyeceksiniz sessiz sessiz okuyun. Diğer türlü bazı bölümlere vermeniz falan aşırı sinir bozucu ve alaycı.
'
İyi okumalar.
.
.
.
.

Erkin,Korhan'ın tezgaha döktüğü çekirdeği avucuna biraz alıp çiftlerken,cam kapıdan dışarıya baktı.
Hava hafiften kararmaya başlamış ve sokak lambaları otomatikman açılmıştı.
Arabaların hızla, yaktıkları farla geçmesi içini bir hoş etmişti.
Yol ıslaktı. Yine yağmur yağmıştı. Hava soğuktu.
Bu ürpermesini sağlarken, karşısındaki her gün gördüğü adam,yine aynı saatlerde pamuk şeker makinesini kapatıyordu.
Gözleri o tarafa kilitlenmişti.

Önce demir kapağı pamuk şeker yaptığı aletin üzerine kapattı. Ardından tezgahına saçılan tahta çubukları toplayıp bir kutuya koydu.
Ve arabanın üzerindeki büyük şemsiyeyi kapatarak, tutacakları iki tarafından tutup durduğu yerden yavaşça ayrıldı.

Ağzının içindeki çekirdeği kabuğuyla yerken arkasından takırtılar gelmişti.
Boş avucunu üzerine çırpıp,Korhan'a döndü.

Yine onu ağzındakini sigarayla görürken,elindeki yarısı bitmiş mama paketini duvarın dibine koyup ayağa kalkmıştı.

"Çıkalım mı?"
Erkin,soruyu soran kendisi değilmiş gibi kafesin içindeki siyah yavru köpeğin yanına giderek, tüylerle kaplı başını okşadı.
Elinin altında baskı hisserken yüzünü gülümseme kaplamıştı.

"Çıkalım." Tezgahın üzerinde kalan çekirdeğin hepsini cebine koyup, ağzındaki sigaradan içine derin bir nefes çekti.
Dudağından çekmediği sigarayla birlikte dumanı dışarıya üflerken çekmeceleri kilitleyip, anahtarı eline aldı.
Geriye dönüp, köpeği seven çocuğa sahte bir alayla bakıp sırıttı.

"Kedi tekmeleyen hadi çıkalım."
Hâlâ sırıtırken,Erkin ona göz devirip geriye çekilerek ellerini cebine koydu.

Cam kapının kulpunu tutup kendisine çektiğinde, dışarıdaki soğuk hava yüzüne ve bedenine sertçe vurmuş kendisini geriye doğru savurmuştu.
Gözleri kapanırken akşam soğuğuna ve rüzgarın bedenini itmesine bir küfür savurdu.

"Uçacaksın arkama geç." Korhan'ın yalan bir endişe ve öfkeyle bunu diyip kalıplı bedenini öne çekerek dışarı çıkmasına tekrar göz devirdi, Erkin.

Hata yapmıştı. İlk günden samimiyetle konuşmasına, sarılmasına bir şey demeyip...

Kendisi de dışarıya çıkıp ellerini cebine soktuğunda,Korhan dükkanın kapısını kapatıp iki kere kilitledi.
Kendisine döndüğünde,ceketinin şapkasını kafasına takmasını izledi.

Korhan motoruna doğru yürürken,kendisi de titreyen bacaklarını engellemek için ayaklarını salladı.

"Gel."

"Yürür-"

"Aynen yürürsün... Ve de uçarak sınırı geçmiş olursun." Dedi kaşlarını çatıp. Kafasına kaskı düzgünce takarken, hâlâ yerinde zıplayan çocuğu izliyordu.
İçinde bol bir badi ve altında siyah yine bol kot vardı. Üzerine giydiği çeketin inceliğini uçuşmasından anlarken kaskın kemerini bağladı.

Erkin, daha fazla konuşmanın uzamaması için ellerini cebinden çekerek çalışan motora yaklaştı.
Korhan'ın omzuna tutunup kendini arkasına yerleştirdiğinde,önüne bir kaç defa olduğu gibi uzatılan kaskı alıp taktı.

Bir kaç defa diyordu.
Çünkü gerçekten bir kaç defa oturduğu motor koltuğuna oturmuştu.
Hepside geç çıktıklarındaydı.
Korhan onu evinin geçtiği yolda bırakıp gidiyordu.

Gözyaşları Da Durur-GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin