Merhaba.
İyi okumalar.
.
.
.
.Dikkatle kafasından geçirdiği beyaz bluzun kollarını giydi yavaşça.
Bluzun eteklerini aşağı çekip belini örttü.Duştan çıktığı için ıslak yüzünün ve saçlarının havluyla nemini alıp,uzayan siyah saçlarını geriye taradı.
Dolaba yapışık duran lekeli boy aynasının önüne yürüdü.
Kapısı ufakça tıklatılınca kapıya baktı."Ne var,Bera?"
Kapı kapalı olsada orada kim olduğunu çok iyi biliyordu.
Kapısı annesi tarafından ufakça tıklatılmazdı.
Normal de tıklatmazdı.
Direkt girerdi."Kola içiyoruz. Gelecek misin?"
"Geleceğim biraz sonra."
Kapının kulpu iner gibi oldu,ve kardeşi anlamadığı bir şeyler mırıldandı.
Sonra uzaklaşan adım seslerini duydu.İçine titrek bir nefes çekip aynaya döndü.
Gözleriyle yavaş yavaş en kötü durumda olan yeri, yüzünü inceledi.
İki gündür ilk defa duş almıştı ve yaraları yüzü temizlendiği için daha belli oluyordu.
Dudağı ortasından ince bir cizgiyle açık duruyordu.
Ne zaman yalasa yada bir şeyler yese acısı çok netti.
Gün geçtikçe ve vazalin sürdükçe acısı azalsada hâlâ acıyordu.Bir gözü netçe açıkken diğer gözüne baktı.
O diğerine karşı biraz kapalı duruyordu.
Tek gözünün etrafı mordu. Tamamen mor değildi ama,ara ara pembe ve kırmızı tonlarıyla süslenmişti.
Elini kaldırıp yüzüne götürdü.
Elmacık kemiğini okşayıp iki parmağını bastırdı.
Evet, hâlâ acı vardı.
Oflayıp kızarık olan bölgeden elini çekti.O günün üzerinden iki koca gün geçmişti.
O gün sabaha karşı ezan okunurken ayılmış, toparlanmaya çalışıp eve doğru yürümüştü.
Eve geldiğinde evde sessizlikten yararlanıp, çantasını kapıda bırakarak odasına gitmiş kapısını kilitleyip kendisini öylece berbat halde yatağa atmıştı.
Fazla sürmeden de yorgun bedeniyle uyuya kalmıştı.
Kalktığında öğlene geliyordu ve yine evde sessizlik hakimdi.
Ayılmak için yüzünü yıkayıp kıyafetlerini değiştirmişti.
Akşama doğru annesiyle Bera, okuldan gelmişti.
Her zaman olduğu gibi annesi yüzünün halini görünce ses etmemiş dakikalar sonra ise alay etmişti.
Bir koca gün öylece boş geçerken, kendisini Korhan aramıştı.
Aramasına cevap vermemişti. Sadece kısa bir mesajla bir süre işe gelemeyeceğini söylemişti.Ondan sonra da öylece geçip gitmişti vakitler.
Okula da gitmemişti. Ve orada durumlar nasıl bilmiyordu.
Aklına getirmek istemese de dün beklemişti bir mesaj.
Nedim'den bir mesaj beklemişti.
Ama gelmemişti.Sanırım o kadar da merak edilecek biri değildi.
Masasına yürüyüp vazalin kutusunu eline aldı.
Kapağını açıp kaygan kremden eline biraz alıp dudağa sürdü.
Ardından masadan uzaklaşıp elindeki kutuyla odadan çıktı.
İki gündür olduğu gibi,bir şeyler yedikçe, dudağından acı geldikçe tekrar sürecekti.Koridordan çıkıp seslerin geldiği oturma odasına girdi.
Annesine ve ona sarılan kardeşine, izledikleri filme bir göz atıp karşılarındaki tekli koltuğa oturdu.
Kendisine çektiği dizine kolunu sardığında karnı ağrımıştı.
Dişlerini sıkarak geri çekilip koltukta geriye yaslandı.
Diğer elindeki kutuyu koltuk kolçağına koyarken kardeşi ayaklanmıştı."Abi kola?"
Bera elinde tuttuğu koca bardaktaki kolayı abisine doğru uzatıp onun dibine girmişti.
Erkin, gülümseyip elindeki bardağı aldı. Ardından sarı saçlarını sevip tekrar arkasına yaslandı."Acıyor mu?" Küçük ellerinden birisini abisinin dizine yerleştirmiş,ona üzülerek büzdüğü dudaklarıyla bakıyordu.
Erkin kolasından bir yudum alıp elini kaldırarak işaret ve baş parmağını birbirine sürttü.
"Minicik acıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözyaşları Da Durur-Gay
ChickLitİlgi duyulmayan ve sevilmeyen bir genç,ilgi ve sevgiyi hissedebilmek için yalan söyleyerek okulun içinde kendisinin gay olduğunu açıklar. Ve amacına ulaşır. Ama planlamadığı bir şey vardır ki,okulun Müdür yardımcısından etkilenmesi. Üstelik Müdür ya...