72.

1.2K 86 17
                                    

Merhaba.
İyi okumalar.
.
.
.
.

Koltukta iyice yayılıp kendisine hazırladığı meyve tabağını kucağına koydu.
Tabak düşecek gibi olduğundan sinirle kalkıp oturur vaziyete geldi.

Tabaktaki eriği ağzına atıp yavaşça çiğnedi. Ekşiliği hoşuna giderken bir tane daha attı ağzına.
Küçük acı çekirdekleri ağzından çıkarmadan çiğneyip yutuyordu.
Kumandayı eline alıp televizyonu açtı.
Tabağa elindeki kumandayı televizyona doğru tutarken döndü.
Tabak boş kalmasın diye koyduğu kayısıları iteleyip ikiye kestiği bir muzu eline aldı.

Onu yerken kanalların birinde durmuştu.
Ağzına bir erik daha attığında dış kapının kilidi kurcalandı. Kısa bir süre sonra da açıldı.
Erkin şokla göremediği kapıya doğru bakıyordu.

"Erkin?"

Nedim'in sesi gelirken ağzındakini hızlıca çiğneyip ayağa kalktı.
Saate baktı.
Daha gelmesine 3 saat vardı ama.
Odadan çıkıp ceketini çıkartan adamın yanına gitti.
Sorgularcasına suratına baktı.
Yere bıraktığı poşetleri eline alıp mutfağa doğru yürüdü.
Nedim'de arkasından gelmişti.

Poşetleri masaya koyup açtı.
İçinde yemekler vardı.
Buzdolabından su çıkartan Nedim'e döndü.

"Yemek yapacaktım ben ama erken geldin. Neden?"

Bardağa su doldurup sandalyeye oturduktan sonra bardaktan bir yudum aldı.
"Boşver aldım yemek sonuçta. Kurs ve yaz bitmeden önce öğretmenlerle 2 günlük bir gezi düzenledik. Bugün başladı. Ayarlamalar için gittim bugün okula aslında. Benimde gitmem lazımdı ama evde tek başına kalacaktın. E yanımızda birini de götüremiyorduk. Gitmemek en iyisi."
Erkin,anlayarak kafasını salladı.
Ardından paketteki yemekleri çıkardı. Börekler, poğaçalar vardı.

Nedim su içmeyi durdurup kapalı paketleri açtı.
Ayağa kalkıp dolaptan meyvesuyu çıkarttı.
Erkin tabakları masaya koyduktan sonra sandalyeye oturmuştu.
Kendisine dökülen içecekten bir yudum alıp kıymalı sigara böreğinden bir ısırık aldı.

"İki gün evdesin yani?"

"Evet. Ama iki gün boyunca evde durmayalım. Okulların başlamasına çok az kaldı. Sorumluluğum artacak. Eve iki saat daha geç geleceğim. Onun için bir yerlere gidelim."
Erkin yemeye devam ederken,omuz silkmişti.

"Tamam. Lunaparka falan gideriz. Babamla Sait'in evine gideriz."
Nedim,gülümseyip masaya eğildi biraz.

"Öyle bir şeyden bahsetmiyorum. Kısa bir tatile çıkalım mı?"

Yemeyi kesip Nedim'e baktı.
"Tatile mi?"

"Hm. Evde durmak bu sıcakta çok sıkıcı olur. Sende zaten pek dışarı çıkmıyorsun. Göl kenarında geçirelim zamanı. Çok önceden gittiğim bir yer vardı. Ağaçlık alana yakın güzel bir yer. Ama otel değil. Kamp yaparız. Arabayla gideriz akşama doğru. Ama yok dersen karavan da kiralarız."

Hızlıca bitirdiği yemeğin poşetlerini buruşturup kenara çekti. Eline dolu içeceğini aldı.
Çok hızlı yemişti. Nedim daha tam yemeye başlamamıştı bile.
"Fark etmez. Ama çok masraflı olmaz mı? Bildiğim kadarıyla tatil için bir çok şey lazım."

"Önceden gittim dedim ya. Her şey hazır. Sadece oraya uygun kıyafetler hazırla kendin için. Hem üşütmeyecek hemde fazla yakmayacak...Sonra buradan götürebileceğimiz yiyecekleri hazırlarız."

"Tamam. Akşama bir şey kalmadı. Ben küçük bir çanta hazırlayayım o zaman."
Diyip ayağa kalkmıştı.
Poşete çöpleri doldurup tabak ve bardağı lavaboya koydu.

"Olur olur. Şu yemeği yedikten sonra bende kilere geçerim."

Erkin kafasını sallayıp mutfaktan çıktı.
Odasına geçip gözlerini odada gezdirdi.
Sonra geçenlerde gördüğü dikdörtgen orta boylarda çantayı dolaptan aldı.
Yere koyup çantanın içini açtı.
Eli saçlarına giderken düşünerek kapakları açık dolabına bakıyordu.
Yaklaşıp tişörtlerde, kısa kollu gömleklerde gözlerini gezdirdi.
Dudağını ağzının içine kıvırıp bir kaç tişörtü dolaptan aldı. Gömlekte alıp çekmeceleri açtı.
Üzerine hızlıca bir kot geçirip,gece yatmalık kıyafet aldı.
Sait'le beraber aldığı kısa şortlara bakıp bir tanesini çantanın içine attı. Belki ihtiyacı olmazdı bile.
Kot kapri de alıp,bir kaç da iç çamaşırı eline
alarak açık dolabın kapaklarını kapattı.
Çantaya yerleştirdiklerine son kez bakıp çantanın fermuarını çekti.

O sırada da Nedim yemeğini bitirmiş kilere geçmişti.
Büyük siyah çadır çantasını kapının girişine koyup,katlı sandalyeyi aldı. Bir taneydi ama idare ederlerdi.
Piknik sepetini de alıp,bir bölümü kapatan karton kutuları kenara çekti. Taşındığında bu eve, kutuları buraya koymuştu.
Dar bir alan olduğu için terlemişti.
Eksik olan şeyleri de alıp çıktı.
Hepsini bir bir dış kapıya doğru koyup odasına yürüdü.
Yan odadan Erkin o an çıkmıştı.

"Hazır mısın?"

"Evet. Şey ama diş fırçası falan alacağım ben."

"Al tabi. Hallederiz onu da."
Sonra Erkin odadan tamamen çıkmış, Nedim odasına girmişti.

Erkin, kapıdaki eşyalara bakıp çantasını onların yanına koydu.
Sonra kapıdaki sepeti alarak mutfağa girdi.
Çekmeceden çatal, kaşık ve bıçak alıp onları buzdolabı poşetine koydu.
Demir tabakları da yanına ekleyip geri çekildi.
Açılmamış sallama çay paketlerini de sepete ekleyip yanına bir kaç abur cubur ekledi.
Mutfağa Nedim girdi.
Ona dönüp sepeti gösterdi.

"Başka?"
Yaklaşıp sepetin içindekilere baktı.

"Su da lazım ama onu yolda alırız. Cezve alalım. Suyu onda ısıtırız."
Geri çekilip dolabı açtı.
"Ekmek arası bir şeyler hazırlayalım."
Yanına yaklaşıp ona malzeme almak için yardım etti.

Birlikte sağlıklı yiyeceklerle sandviç yapmışlardı. Onları streçleyip kapaklı kutuya koydular.
Aynı şekilde meyve de koyup,mutfaktan çıktılar.

"Ben hazırlanıp geliyorum. Sonra çıkarız."
Erkin kafasını salladı.
Vestiyere koyduğu sandaletleri ayağına geçirdi. Temizdi altları. Nedim ona aldığında sonra giyerim diyip kaldırmıştı.
Üzerindeki ince ceketin içindeki telefonunu çıkarttı.
Saatini kontrol etti.
Nedim'in okuldan gelme saatini geçmişti.
Telefonu cebine geri koyarken Nedim odadan çıktı.
Salaş keten bir pantolon giyinmişti. Üzerinde ise kısa kollu yine keten kumaş bir gömlek vardı.
Dolu ellerine baktı.
Telefonu,araba anahtarı ve gözlüğünü tek elinde tutarken diğer elindeki çantayla yanına geliyordu.

Yakışmıştı bu kıyafetler.
Erkin,biraz daha ona bakıp kapıya döndü.
Piknik tüpünü ve örtülerin olduğu çantayı eline aldığında Nedim hemen elindeki tüpü aldı.

"Erkin, lütfen hafif şeyler taşı."
Diyip elindeki tüpün yanına çantasını ekledi ve kapıyı açtı.
Onu şokla izlerken o merdivenlerden inmişti.
Başını sallayıp piknik sepetini eline aldi ve kapının anahtarını cebine koydu. Ardından aşağı indi.

Bir süre sonra alacakları her şeyi almışlardı.
Nedim aşağıda arabanın içinde beklerken Erkin eve girip kontrol etti.
Ayağındaki sandaletleri çıkartmayı unutmuştu.
Banyonun açık ışığını kapatıp, açık pencereleri kapattı. Oturma odasının balkonunu kilitleyip mutfağa geçti.
Dışarıda kalan sebzeleri buzdolabına tekrar yerleştirip çıktı.
Evin kapısını kilitleyip merdivenlerden indi.

Kendi katlarından inince ilk defa alt komşuyla karşılaşmıştı.
Bir kaç saniye duraksayıp genç kızın dikkatli bakışları eşliğinde bir kat daha indi.
Apartmandan çıktı.
Kaldırımda duran arabaya yaklaşıp ön kapıyı açtı.
Arabaya binerken beyaz apartmana doğru giren iki kızı gördü.
Onlara doğru bakıyorlardı.
Tek de değillerdi. Yanlarında iki adam vardı.
Göz ucuyla dörtlüye bakıp araba koltuğuna oturdu.
Kapıyı kapattığında Nedim ona dönmüş sonra arabayı çalıştırmıştı.

"Alacağın her şeyi aldın, değil mi?"

Erkin aldığı şeyleri düşünerek kafasını salladı.
"Evet."

"Gözlük yok ama. Yoldan geçerken alalım. Bir de şapka alalım."
Hiç bir şey demeden kafasını salladı.
Ondan sonra da Nedim konuşmamıştı.
Önüne dönüp camdan yolu izlemeye başladı.

Bu iki günün nasıl geçeceği heyecanı vardı üzerinde.
O hiç tatile gitmemişti.
Gitmişse bile maalesef hatırlamıyordu.

........
Son

Nedim gibi bir adam keşke yanımda olsada hava atsam..
Ama maalesef bana düşen erkolar hayat karartmalı.
Bu benim kaderim. Kaderim diyorum kardeşim.

Verta.

Gözyaşları Da Durur-GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin