51.

1.3K 90 14
                                    

Merhaba.
İyi okumalar.
.
.
.
.

Yan koltuğa koyduğu çantasını alıp arabadan sert hareketlerle çıktı.
Kapıyı sertçe kapattığında bir iki öğrencinin ona döndüğünü görmüştü.

Arabasının yan taraflarına baktı.
Hep çamur lekesi olmuştu.
Daha dün güneşli havayı görünce arabasını yıkatmıştı.
Gözlerini kısıp gürleyen gökyüzüne çevirdi.
Tekrar yağmur yağacaktı.

Arabanın etrafında dolanıp okul merdivenlerine yürüdü.
Merdivenleri çıkarken önüne iki kız öğrencisi çıkmıştı.
Onların süslü hallerine bakıp gülümsedi.
Bugün okulun son günüydü.
Karne alacaklardı.

"Hocam,günaydın.Karneler ne zaman dağıtılacak?"
Kızlar mutlu halleriyle yerlerinde duramazlarken,Nedim yürümesine devam etmişti.
Kızlar da onun yanında yürümeye başlamıştı.

"Bir saat sonra."
Yanındaki kızlar itiraz ederken etrafı kalabalıklaşmıştı.

Gülümsemeye çalışıp hepsine,ne olduğunu anlamasa da kafasını sallıyordu.
Öğretmenler odasına girince öğrenciler uzaklaşmak zorunda kalmıştı.
Derin bir nefes alıp dikdörtgen masanın etrafında dizili olan koltuklardan birini kendisine doğru çekti.

"Hocam öğrenciler çok sabırsız. Dağıtalım da sonra İstiklal Marşı'nı okuyalım."
Elindeki dosyalarla içeriye giren kadın hocaya baktı.
Sonra kapının önünde sabırsızlıkla bekleyen kızlı erkekli öğrencilere baktı.
Hepsi çok heyecanlıydı.
Yüzlerinden ve mutluluklarından lisede ilk seneleri olduğunu anlamıştı.
Okuldan gidecekler ve diğer bir sene sonra üniversitesi sınavına girecek olanlar heyecanlı olmuyordu.
Pekte umurlarında değildi.

Ondan gelecek cevabı bekleyen öğrencilere gülümseyip kafasını salladı.
"Tamam,hocam. Dağıtalım. Bütün öğrenciler sınıflara geçsin."
Odanın içerisindeki ayakta duran, karşısında oturan öğretmenler ona kafasını salladığında, ayağa kalktı.
Odadan çıkarken bir kaç öğretmen de onunla birlikte çıkmıştı.

Koridorda konuşa konuşa ilerlediler.
Yanlarına yine bir kaç öğrenci gelmişti.
Çantasının içine koyduğu odasının anahtarını ararken, hoşuna gitmeyen cümleler kulağına kadar ulaştı.
"En azından o ibne yok."
Anında kaşları çatıldı. Gözleri çantasından hızla uzaklaşıp koridora döndü.
Aradığını bir göz turlamasıyla bulmuştu.
Çarprazında duran üçlüyü izledi.
O sırada da yanındaki hocalar kendisinden uzaklaşmış dersi olan sınıflara duyuru yapmaya gitmişti.

"Öyle valla. Kaç gündür yok iyi oldu."

"Abi Umut geçenlerde bana yazdı. Gitmiş bu ülkeden. Bir iki bir şey dedi ama ben anladım. Bu ibneyi sikmiş. Umut,ailesi fark edipte rezil olmasın diye gitmiş ülkeden. Erkin de utancından gelmiyor muhtemelen. Gelse de bir sıkıştırsak."
Konuşan üçlü kahkaha atarken, yerinde mıhlanmış yumruklarını sıkarak onlara bakıyordu.
Hızlı adımlarla yanlarına yürüdü.

"Odama gelin!"
Öfkeyle konuşup başıyla yukarıyı gösterdi.

"Efendim,hocam?"

"Odama dedim. Neyi anlamadın?"
Sertçe konuştuğunda, koridordaki sesler yok olmuştu.
Herkesin onların olduğu yere baktığına emindi.
Gözlerini diktiği çocuklar ona anlamsızca bakmasa tokatı o an herkesin içinde atabilirdi.
Sinirden titreyen ellerini sıkıp odasına doğru yürümeye başladı.
O üç öğrencinin de arkasından yürüdüğünü merdivenleri çıkarken fark etmişti.

Koridordan uzaklaşmalarıyla fısıldaşmalar başlamıştı.
Çantasının içindeki küçük göze koyduğu anahtarını çıkartıp odasının kapısını açtı.
Kapıyı gerip, öğrencilerine döndü.
Bu 'girin' demekti.

Gözyaşları Da Durur-GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin