67.

1.2K 90 26
                                    

Merhaba.
İyi okumalar.
.
.
.
.

Cevizi elleriyle parçalayıp çırptığı harcın üzerine döktü.
Ellerini yağdan ayıklamak için yıkayıp kuruladıktan sonra leğenin içindeki kaşıkla harcı bir iki kez karıştırdı.
Geriye çekildi.
Küçük kare borcamı yağladıktan sonra harcı içine boşlatıp,ısınan fırına elindeki cam borcamla eğildi.
Fırına hamuru koyup kapağını kapattı.

Mutfaktan balkona çıkarken ellerini şortunun üzerine silmişti.
Sandalyeye oturup turuncu bulutlara çevirdi yüzünü.
Nedim'in gelmesine bir kaç saat kalmıştı.

Bakışları uyandığından beri olduğu gibi bacaklarına kaydı.
Beyaz bacaklarını üzerindeki tek tük tüyleri inceledi.
İlk defa şort giymişti.
Ve şortta kısaydı.
Yanakları kızardı.
Hava aşırı sıcak olduğu için tek seferlik olmak üzere üzerine geçirmişti.

Şortu da Sait ona aldırmıştı.
Yakışır çok tatlı olursun diyerek ikna etmişti.
Bir daha giymeyeceğini düşünüyordu.
Kahve tonlarındaki penye şortu incelerken,zil çaldı.
Gözleri ardına kadar açılıp eli telefonuna gitti.
Aynı zamanda kapıya doğru yürümüştü.
Nedim'in gelmesine daha vardı.
Merakla dış kapıya giderken keki de kontrol etti.

Parmak uçlarında durup kapının deliğinden baktı.
Gördükleriyle geriye çekilip şaşkınlıkla dudaklarını gerdi.
Karşı apartmandaki kızların kapının ardında ne işleri vardı?
Ve neden otuz iki diş gülüyorlardı?

Kapı zili çalınıp aynı anda tıklatılınca geriye sıçradı.
Hemen kendini düzeltip kapıyı açtı.
Kapıyı azıcık açmasa ve bedeni olmasa her an eve atlayacak gibilerdi. Öyle bir yüzsüzlüktü.
Aralarında bir adım olan kızlara baktı.
Hâlâ gülümsüyordı. Hemde kocaman.
İkisinde bakışını dolandırıp gözlerini kısa saçlı kızın elindeki kaba dikti.
O neydi?

"Merhaba." Cıvıldayarak kulağına ulaşan kelimeyle biraz geriye çekildi.

"Merhaba?"
Sorgulayıcı yüz ifadesi kızlarda anlık bir donukluk yaşatmıştı.

"Buraya yeni tanıştınız. Bir hoşgeldiniz diyelim dedik. Kekte yaptık,birlikte yiyelim sohbet edelim diye. Komşuluk bağları..."

Gözlerini kırptı.
Nereden çıkmıştı bunlar?
Bu apartamanda olan komşuları bile bir merhaba dememişti.
Onlara bakmaya devam ederken keke yüzü asık bir şekilde baktı.
Kendisi yapmıştı zaten. Ne gerek vardı böyle bir şeye.

"Sanırım rahatsızlık verdik." Uzun saçlı olan yüzündeki gülüşü silip, arkadaşının elinden kabı aldı.
"Verip gidelim. Hoş geldiniz."

Kızlara bakıp pişmanlıkla mırıldandı.
"Kusura bakmayın. Gelin içeri."
Kapıyı biraz daha aralayıp eliyle içeriyi gösterdi.
O bunu yapar yapmaz kızlar hemen ayakkabılarını çıkartmışlardı.
Eline keki verip evi incelemeye başladılar.
Bu inceleme gibi de değildi.
Daha çok birini arıyorlarmış gibilerdi.
Erkin, yutkundu.
Sanırım aradıkları kişi Nedim'di.

O anda üzerlerine de göz attı.
Aynı balkonda göründükleri gibilerdi.
Mini etekler,croplar...
O daha gidecekleri yeri göstermeden oturma odasına geçmişlerdi.
Ne yapacağını bilemeyerek elindeki keke baktı.
Sonra hızlı adımlarla mutfağa yürüdü.
Onunda keki vardı.

Fırındaki kekini kontrol edip,kabı masaya koydu.
Sonra oturma odasına geçti.
İkili koltuğa oturan kızlar bu sefer evi inceliyordu.
Geldiğini belli eder bir şekilde yürüyüp karşılarına oturdu.
Sonra annesinin bir misafir eve geldiğinde, kurduğu cümleyi kurdu.

"Bir şey içer misiniz? Çay,kahve?"

Kendinden 5-6 yaş büyük duran kızlar bu dediklerine gülümsedi.
"Yok tatlım. Kekte, yemekte bahane aslında. Bir hoş geldiniz diyelim dedik ama-"
Küt saçlı kız susup odadan dışarı doğru baktı.
Diğeri devraldı konuşmayı.
"Abin yok mu?"

Gözyaşları Da Durur-GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin