76.

1K 82 13
                                    

Merhaba.
İyi okumalar.
.
.
.
.

Üzerindeki ağırlığı kapalı gözleriyle itmeye çalışıp yutkundu.
Ama ağırlık ağır olduğu için sadece itmeye çalıştı.
Kapalı gözlerini açıp gezdirdi.
Esnediğinde ağırlığın Nedim'in kolu ve kafası olduğunu anlamıştı.
Başını göğsüne doğru yatırmış koluyla belini sarmalamıştı.
Şişik karnının üzerinden geçiyordu kolu.
Yutkundu.
Ne kadar dokunmasını istemesede ve o uysa da bu duruma elinde olmadan dokunuyordu.
Teması bir süre kesmedi.

Onunla uyumayı kabul etmişti.
Tabiki bu yakınlıklar gerçekleşecekti.
Ne bekliyordu ki?
Aralarında bir duvar mı olmasını?
İster istemez birbirlerine çekiliyorlardı yattıkları yatakta.
Onun kolu karnını sarmalıyordu.
Erkin elini karnına koyuyordu.
Yakınlaşmalarında sorun yoktu.
Sorun karnına ikisinin de dokunmasıydı.

Kendisini geriye çektiğinde Nedim hareketlenip sırt üstü döndü yatakta.
Otomatik olarak eli de belinden çekilmişti.
Onun kapalı göz kapaklarına bakıp ayağa kalktı.
Ses çıkarmamaya özen göstererek odanın içinde kapıya dogru yürüdü.
Kapıyı açıp odadan çıktı ve geri kapattı.

Nedim'in beraber uyuma isteğinden sonra bir daha ayrı yerlerde uyumamışlardı.
Gece olunca hep odasına gidip Nedim'in yatağına yatıyorlardı.
Ve onun için normal geliyordu artık.
Sadece eşyaları kendi odasındaydı.
Giyinmek için,bir kaç eşyasını almak için sadece odasına giriyordu.

Mutfağın kapısından girdikten sonra açık balkon kapısını karanlıkta kapattı.
Sonra ışığı yaktı.
Karanlığa alışan gözleri ışıkla birlikte acımıştı.
Gözlerini ovup aç karnıyla yutkunarak buzdolabını açtı.
İlk defa oluyordu bu.
Gece hiç acıktığı için kalkmazdı.
Belki de denilen oluyordu.
Aşeriyordu.
Bu düşünce hiç hoşuna gitmezken eline bir kaç kahvaltılık aldı.
Onları açıp masaya koydu,geri buzdolabına yöneldi.
Gözü hiç zeytin,peynir aramıyordu ki..
Masadakilere yüzünü buruşturarak bakıp dolaptan domates ve salatalık çıkarttı.
Buzluğu açıp dondurma kabını aldı.
Onu da masaya koyduktan sonra eline kaşık alıp dondurmayı acelesi varmış gibi hızlıca bir parça yedi.

Boş külahı göktelen gibi doldurup yalamaya başladı.
Ayağa kalktı sonra.
Buzdolabını tekrar açıp yarım karpuzu çıkarttı.
Şuan canı onu çok çekmişti.
Elindeki dondurmayı tezgaha koyup büyük bir bıçak aldı eline.
Karpuzun yumuşak tarafına bastırıp kesmeye çalıştı.
Büyük bir çabaya girsede bir kaç dakikanın sonunda pes edip elindeki bıçağı lavaboya fırlatmıştı.
Karpuzun elleriyle bastırdığı yere baktı.
Ezmişti bildiğin.
Eli ensesine gittiğinde geri dönüp buzdolabına yürüdü.

Açmadıkları turşu kavanozlarını ellerine alıp küçük bir bıçak yardımıyla açtı.
Kokusuyla bile mest olurken gülerek sandalyeye oturdu.
Eline salatalık turşusunu alıp bir ısırık aldı.
Dudaklarındaki gülümseme daha da büyümüştü.
Bir ısırık daha aldığında arka odalardan bir kapının açılıp kapanma sesi gelmişti.
Elindeki turşuyla dondu kaldı.
Turşunun suyu bileğine kadar akıyordu.
Çiğnemeyi bırakmıştı.

Bir kaç saniye sonra adım sesleri gelmişti ve kapının önünde Nedim görünmüştü.
Onun yüzüne saf saf bakarken Nedim şokla kendisini izliyordu.
Hemen kendini düzeltip mutfağın halini inceledi.

"Erkin?"
Hiç bir şey demeden bakmaya devam etti.

"Bende nerede bu çocuk diyorum."
Kapıda durmayı bırakıp buz dolabını açtı.
Eğildikten sonra gözlerini kapatıp kendisini tutamayarak gülmeye başladı.

"Ne oldu? Neden gülüyorsun?"
Biraz daha güldükten sonra su şişesi çıkarttı.
"Aklıma bir şey geldi de. Ye sen ye."
Su şişesi tezgaha koyup rezil hale gelmiş karpuza baktı.
Onu itip bir bardak çıkarttı.
Kendisine su koyup onu hızlıca içti.
Sonra yemeye devam eden çocuğa döndü.
Yanakları kırmızı kırmızı olmuştu.
Ona da su döküp masaya koydu.
Elini alnına dökülmüş siyah saçlara attı.
Arkaya attığında Erkin'in terlemiş olduğunu anlamıştı.

Gözyaşları Da Durur-GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin