Dönüş

21 1 0
                                    

Prag'da ilk sabahına uyanmıştı Peri. Uyandığında yanında Gökhan yoktu. Koltuktan doğrulurken elinde yumurta tavasıyla Gökhan girdi.
"Oo günaydın Perikızı. Baya uyudun he. Valla tüm yemekleri, kahvaltıları ben hazırlıyorum. Elinden bir helva yemek nasip oldu şu zamana kadar, o da pek nasip olmuş sayılmaz" dedi gülerken.
Peri, gözlerini ovuşturuyordu Gökhanı dinlerken.
"İyi uyudun mu bari Peri?" Peri gülümsedi
"Son birkaç aydır uyuduğum en iyi uykuydu. Senin kokun beni bayıltıyor bence. Bu kadar derin uykuya dalamam başka türlü"
Gökhan teslim olur gibi iki elini havaya kaldırıp kahkaha atarken
"Valla bilemiyorum artık, belki bana bağımlı ol diye bir şeyler sürüyorumdur"
Cümlesi biter bitmez elinde ekmek poşetiyle küçük bir insan geldi salona
"Günaydın" dedi Peri'ye bakarak.
Peri, gözlerine şefkat inmiş şekilde "Günaydın tatlım.. neler hazırladınız bakalım?" diyerek koltuktan kalktı, masanın başına gelip Gökhana sarıldı arkasından.
Burak da elindeki ekmekleri masaya bıraktı.
"Ooo sofranız çok güzel olmuş ya elinize sağlık" dedi Peri, ağzına salatalık atarken.
"Peri Hanım siz elinizi yüzünüzü yıkayın, küçük bey siz de gidip annenizi uyandırın hadi" dedi Gökhan ciddi ses tonuna geçiş yaparak.
"Emredersiniz komutanım" dedi Peri Gökhanın alaylı ciddi sesine karşılık.
Burak'ı omuzlarından tutup birlikte yürüdüler.
.
Birkaç dakika sonra herkes sofradaydı.
"Valla hanımlar, biz Burakla hazırladık. Siz de toplarsınız herhalde." Dedi Burak'a göz kırparken.
"Elinize sağlık. Dün gece çok geç geldim, sabah sizin tıkırtınızı bile duymadım" dedi Sena. Biraz sohbet ederek kahvaltılarını ettiler. Kahvaltıdan sonra Sena herkese kahve yaptı. Sohbete kahve içerken devam ettiler.
P: Eee Sena, senin sahne aldığın yer nasıl bir yer, kulüp gibi mi?
S: bar, kulüp değişiyor. Gün gün konsepti var.
P: aa ne güzel. Sen kaç yıldır burdasın?
S: Burak 2 yaşındayken geldik eşimin işi yüzünden. Ben ordaki işimden istifa ettim. Çok iyi bir teklifti, eşim mühendis benim. Buradaki en büyük projede görev alacaktı. Sonra.. trafik kazası..
Şirket, o zaman bu evi vermişti bize. Oturma izni, çalışma izni vs ikimize de çıkarmıştı. Benim de işten ayrılma durumum olduğu için, hesaba katmışlardı.
P: sen ne is yapıyordun Türkiyede?
S: hemşireydim ben.
Gökhan "aaa nasıl yani?" Diye şaşırdı.
Peri "kız senin burdaki en iyi arkadaşın, bi kez sormadın mı işin ne diye ya?" dedi Gökhana kahvesini yudumlarken.
G: ne biliyim kızım, o benim derdimi dinlemekten kendi hiç anlatamadı ki.
S: bak bu doğru işte, dedi Sena gülerken.
P: ee ülkeye neden dönmedin?
S: burada bi evimiz var hiç değilse. Türkiyede kendime ait hiçbir şeyim yok. Ailemle de görüşmüyorum. O yüzden ülkeye dönmeyi çok istemedim. Döndüğümde beni bulurlar büyük ihtimalle. Bizde kocası ölene, boşanana falan öyle iyi gözle bakmazlar. Ailemin yanında sığıntı gibi yaşamak zorunda kalırdım oğlumla. Çalışmama bile izin vermezlerdi.
Peri, üzülmüş şekilde Senayı dinliyordu. Kendi içinden de ne zor bir hayat, Allahım güçlü bir kadın gerçekten, bir de oğlu var.. diye geçiriyordu.
Peri'nin üzüntüsü yüzünden okunurken Gökhan ortamı hemen dağıttı
"Ee hadi bir Prag gezisi yapalım o zaman. Hazırlanalım"
"Biz Burakla gelmeyelim Gökhan. Sen Periyi alıp çık. Burak'ı biliyorsun hemen hasta oluyor. İnanın biraz daha ilac vermek istemiyorum çocuğa"
"Haklısın.. e hadi Peri"
"Gökhan, dünden sonra emin misin dışarı çıkmaya?"
"Merak etme, bir şey yapamazlar. Kalabalığa karışıp gezeriz, hadi"
Peri, kafasını sallayıp ayağa kalktı.
"Ee benim kıyafetim yok ki, sırt çantam sende kaldı. Kol çantamı almışsın sadece sen. Telefon, şarj, cüzdan var"
"Benden giyin. Aynıdır hemen hemen bedenlerimiz" diye bir teklif sundu Sena. Peri kabul etti zaten başka seçeneği de yoktu.
Yirmi dakika sonra hazırdı Peri. Burak'ı öpüp çıktılar.
"Burak çok uyumlu bir çocuk. Bana hemen alıştı"
"Sabah bi saat araba oynadın onunla. Hemen de alışmadı, çocuğa rüşvet verdiiiin" dedi Gökhan gülerek
Peri, omzuna vurup
"Hayır sevdi beni diyorum"
"Seni sevmeyen ölsün Perikızı" dedi Peri'yi öperken.
El ele Prag sokaklarını yürüdüler. Birçok dükkana girip alışveriş yaptılar Peri'nin hiç kıyafeti olmadığı için. Burak ve Senaya da bir şeyler aldılar. Resim çekildiler, sokaktaki çalgıcılara para verdiler, sokak lezzetlerini tattılar. En son dönerken herkese birer hamburger menü aldılar. Eve gelip, dördü birlikte yemek yiyip kıyafetlerini denediler.
Saat dokuzu geçerken Burak uyuyakaldı. Sena onu odasına yatırıp, hazırlanıp çıktı. Peri ve Gökhan yalnızdı.
P: ne yapacağız sevgilim, ne kadar burdayız?
G: Serdarı arayacağım, bize uçak ayarlayacak. O şekilde döneceğiz. Kendi kimlik kartımızla kayıt yaptıramayız. Yani ben yaptıramam.
P: tamam ara sen. O da merak etti zaten.
Peri, mutfağa gittiğinde Gökhanın da eli telefona gitti. Serdara halini hatırını sorduktan sonra, başına gelenleri anlattı.
S: abi, ben dedim bu herifler başımıza bela olacak diye. Sen gittin rest çektin heriflere.
G: Oğlum kandırdı adamlar bizi yıllarca. Biz medyadan bu itleri koruduk, onlar da güya bizi destekliyo ayağına göte getirdiler bizi. Onlardan gelecek paraya da desteğe de ihtiyacımız kalmadı.
S: abi onlar sana en çok şu son haberi girmediğin için öfkelendi.
G: biliyorum serdar. Ama göz göre göre uyuşturucu ticaretinden deliller olmasına rağmen, tutup bu herifler suçsuz diyemezdik.
S: daha önce dedik abi
G: mecburduk Oğlum... neyse sen bize uçak ayarla. Burdan aldır bizi Periyle. Adımız sanımız geçmesin. Abinin adamları her yerde arıyodur bizi.
S: bugün denk geldin mi başka bir adama?
G: yoktu, buraya iki tane andaval yollamış sadece. Oğlum niyeti öldürmek olsa öldürürdü. Onun niyeti başkadır
S: ne sence?
G: bilmiyorum Serdar. Uçak ayarla. Ülkeye dönünce öğrenicez
S: tamam abi. Dikkat et. Kendine de, Periye de..
.

Birkaç gün Prag'da ve Sena'nın evinde hemen hemen aynı geçti günleri. Burakla oynadılar, sofralar kurdular, çok fazla evden çıkmadılar tedbir amaçlı. Peri, yeni kreasyonuna çalıştı. Gökhan, geçmişte bu adamları aklamak için yaptığı haberleri araştırdı.
Bir hafta kadar sonra uçak hazırdı. Her zamanki gibi bir sabah değildi. O sabah kahvaltıyı Peri hazırlamıştı..
Herkesi tek tek uyandırıp sofraya oturttu. Gökhan, şaşkın bakışlarla sofrayı süzüp gülümsüyordu.
"Vay vay vay ya, benim bebeğime bak sen neler yapmış"
"İşi bilicen ama işe gitmicen dedikleri bu herhalde. Eline sağlık Peri." Dedi Sena da. Gökhan devam etti
"Bugün birlikte ettiğimiz son kahvaltımız. Peri'nin elinden olması, ayrı bir güzellik kattı" dedi yan sandalyesinde olan Peri'nin elini öperken.
Peri "tam da bunu konuşmak istiyordum. Bu son kahvaltımızı olmasın. Eğer herkes isterse.."
"Burada mı kalmak istiyorsun Peri?" diye sordu Gökhan, şaşırmıştı.
"İstediğiniz kadar kalabilirsiniz burada. Çok sevinirim. Son kahvaltımız olmasın" dedi Sena da gülümseyip.
"Hayır burada kalmak istemiyorum." Dedi Gökhana. Sonra gözleri Sena'ya döndü
"Sizin, bizimle gelmenizi teklif ediyorum"
İkisi de şaşırmıştı. Peri, itiraz hakkı vermeden devam etti.
"Bak bu evi veririz kiraya İstanbula döndükten sonra. Seni de Gökhanın yanındayken hiçbir aile üyen bulamaz. Sana iş teklifi de getirdim, Gökhanın hemşiresi olmanı istiyorum, Onun bu tedavi sürecinde. Burakı da okula yazdırırız artık yaşı geldi. Gül gibi yaşar gideriz ya"
Sena gülümsedi "her şeyi düşünmüşsün"
"Düşünür o, onun işi bu" dedi Gökhan Peri'yi öperken.
"Ama ben gelmek istemem Peri. Üzgünüm, geri çevirmek istemezdim ama.. kendimi çok yük gibi hissederim"
"Olur mu öyle şey ya" diye üsteledi Peri.
Gökhan öne doğru eğilip "o zaman yeni teklif benden, şu an aklıma geldi, bizim kanalda canlı yayında bayılan, kalp krizi geçiren, kendini döven, birbirini yaralayan bile oluyor. Ve revir bölümü yok. Dönünce zaten kurmayı düşünüyorum. Kabul edersen hemşiremiz olabilirsin. Bak inanmıyorsan, revir projesi diye tabletimde notlar var" dedi Gökhan tabletini gösterirken parmağıyla.
Sena, gülümsedi
"Ben ne cevap vereceğimi bilmiyorum. Çok teşekkür ederim size... burada da çok iyi iki dosttunuz bana"
"Sena.. senin yaptıklarının yanında bizimkisi hiçbir şey. Lütfen, karar ver hadi. Saygı duyacağız, ama bizimle gelmenden yana gönlüm" dedi Peri.
Sena kafa salladı gözleri dolu dolu.
Kalkıp Gökhanla Periye sarıldı ayrı ayrı.
Burak'a durumu anlattı uygun bir dille. Eşinin mezarı da istanbuldaydı ve ikisi de hiç ziyaret edememişti. Hep istiyordu  Sena ama cesaret edemiyordu.
Şimdi İstanbul macerası başlayacaktı demek ki Sena ve Burak'ın.. inşallah hayırlı olur diye geçirdi içinden Sena...

PERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin