Kaos sevenlere +18

22 2 2
                                    

Peri'den...

Sabah uyandığımda babamla Nevra annem evde yoktu. Gökhanın yanına gitmeyi düşündüm kahvaltı için. Giderken ona en sevdiği kahvaltı sıcağı olan pişilerden aldım. Kapıyı çaldığımda hemen açmadı. Büyük ihtimalle daha yukarıdaydı.

"Geldim geldimmm" diye bağırdı merdivenlerden, ayak sesini duyuyordum.

"Haa Perim! Hoşgeldin. Serdar sandım ben de. Ona söyleniyodum" dedi bana sarılırken. İçeri geçip kapıyı kapattık.

"Günaydin Gökhanım. Kahvaltı ederiz diye düşündüm." dedim elimdeki pişi kutusunu sallarken. Gözleri parladı.

"Aaaa pişi mi aldın! Yerim seni. Seni de yerim, pişileri de yerimm."

"Önce sen çık yüzünü yıka. Ben kahvaltıyı hazırlarım. Ederiz birlikte" dedim dudağına öpücük bırakırken.

"Olur" dedi belime sarılarak. Boynuma öpücük bıraktıktan sonra yukarı çıktı. Çayı koydum, sofrayı kurdum, pişileri kutusundan çıkarıp mikrodalgada biraz ısıttım. Gökhan soğuyunca pek sevmez hamur işlerini. Kendimce şarkı mırıldanıyordum ki kapı çaldı. Hah! Şimdi Serdardı işte. Kaynanası sevecek bu çocuğu valla. Sevindim onun da bu kahvaltı sofrasında olacak olmasına. Koşarak kapıyı açmaya gittim "ben baktımmm" diye bağırdım Gökhana. Kapıyı coşkuyla "Hoşgeeeelllld.." diye açıyordum ki karşımda ellilerinde bir kadın ve yirmilerinde bir erkek çocuğu görmemle coşkum kesildi. Kelimem havada kalmıştı "diniz..??" diye devam ettim. İkisini de gözüm bir yerden ısırıyordu ama çıkaramadım..

"Hayatım Serdar mı?" diyerek seslendi Gökhan merdivenden inerken. Kadın İçeri doğru adım attı

"Çekilsene oğlumun evine gireyim. Dikildin ha oraya kazık gibi!" dedi sinirle. Gökhan aşağı inip gördüğü manzara karşısında afalladı.

"Deniz? Ne işiniz var oğlum sizin burda?" diye sordu çocuğa ellerini iki yana açarak.

"Abi annem gidelim diye tutturdu..haber de verdirmedi... Hale ablam da valizleri indiriyo" dedi genç

"Semra? Hayırdır?" dedi bu sefer kadına dönüp. Kadın umursamadan geçip koltuğa oturdu. Kolundaki çantasını sehpaya attı, ayakkabılarını çıkardı...

"Ne var Gökhan? Sen benim oğlum değil misin? Baban öldü diye beni de mi silecen?" dedi arkasına yaslanırken. Gökhan sinirlenmişti, boynundaki damar atmaya başlamıştı... ne yapacağımı bilmiyordum. Tam bir şey diyecekti ki kadın kalkıp kurduğum sofranın başına geçti.

"Yaşı küçük müçük ama bu da becerikli karı demek! Yaren ayrıydı ama. Valla Yarenin yerini tutamaz." dediğinde Gökhan ileri doğru bir adım attı! Gidip kolundan tuttum.

"Sen benim annem falan değilsin! Ne işin var evimde? Benim evimde, benim evimin kadınına sen nasıl böyle şeyler demeye cüret ediyorsun be! Hadsiz!" diye bağırdı. Kadın hiç umursamıyordu.

"Aman bi şey demedik sevgiline. Gelin çay yok mu? Sen böyle mi bakıyon benim oğluma?" diye sordu bana dönüp. Tam cevap verecektim ki

"Yok sana çay! Deniz! Anneni al, git burdan" diye yanıtladı Gökhan.

"Nereye gidiyomuşum bakayım? Ben Allahın unuttuğu yerde bi apartman dairesine tıkılıcam iki çocukla, sen burda genç sevgilinde gününü gün etcen öyle mi? Yok öyle dünya Gökhan Bey!" dedi kadın. Sonra yüzünü bana döndü

"Kız kızım sen de salak mısın? Bulamadın mı yaşıtın birini? Bunlarda genetik anam genç kadın sevgisi! Ben de bunun babasından on yedi yaş küçüktüm. Al bıraktı beni iki çocukla öldü gitti herif. Dua et bu da ölünce bıraksın anca, seni birkaç seneye yeni modelinle değişmesin de" dediğinde sinirlerim tepeme geldi.

PERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin