Yeni Kaos

10 2 2
                                    

Serdar'dan...

Gözümü açtığımda ilk başta nerede olduğumu anlayamadım. Normalde başka bir yerde uyuyamadığım için, başka bir yatakta uyanmak tuhaf gelmişti. Birkaç saniye sonra Suna'da olduğumu hatırladım. Suna yanımda yoktu. Yataktan doğrulup pantolonumu giydim. Gömleğimi aradım ama bulamadım odada. Bi yerlere fırlatmışımdır diye düşünüp üstümü giyinmeden odadan bağırdım

"Suna? Gömleğimi gördün mü?" Cevap gelmedi, bir dakika geçmeden kapı açıldı. Üstünde beyaz bir sabahlıkla içeri girdi elinde gömleğimle

"Günaydın. Yere fırlatmışsın kırışıktı, ütüledim" dedi uzatırken. Almak için uzandığımda gömleği uzatmadı. Yaklaşıp dibime kadar geldi. Gülümsediğimde o da tebessüm edip dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. Elimi beline koyduğumda geri çekilip

"Kahvaltı hazırdır. Giyinip gelirsin" dedi göz kırparken.

"Gelirim" dedim gömleği elinden alırken
"Teşekkür ederim" diye devam ettim. Odadan çıktığında gömleği giyip saatimi taktım. Yüzümü yıkarken aynada kendimle göz göze gelmekten kaçındım. Banyodan çıkıp salona yürüdüm hemen.

"Hah, çayları koyayım mı diyecektim!" dedi Suna beni görünce.

"Olur" dedim otururken. "Sen mi hazırladın tüm bunları, çok güzel görünüyor"

"Aaaoovv maalesef! Pek böyle hünerlerim yok. Yardımcımız sağ olsun" dedi tabağına bir şeyler alırken.

"Suna.. yani ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Böyle ikinci, üçüncü buluşmadan bu kadar ileri gitmek istemezdim norm.."

"Serdar, saçmalama. Tek başına yapmadın hiçbir şeyi herhalde! Merak etme benimle evlen diye tutturmam" dedi alayla. Gülümsedim. Birkaç lokma yedikten sonra

"Kanala geçsem iyi olacak. Her şey için teşekkür ederim" dedim ayaklanırken. Arkamdan kapıya doğru yürüdü benimle.

"Akşam bir şeyler yapar mıyız?" dedi gömleğimin yakalarını düzeltirken.

"Bilmem, yapabiliriz. Kanala geçiyorum şimdi, öğlene doğru restoranta geçicem. Haberleşiriz" dedim yanağından öpüp.

"Tamam. Ben de Peri'ye uğrarım. Arkadaşlarıyla bir şeyler yapacaklarmış sen de gel dedi"

"Aa ne güzel sana da bi değişiklik olur" dedikten sonra "Suna, Peri'ye şimdilik bir şey söylemesen olur mu bizim hakkımızda? Ben kendim konuşmak istiyorum abimle ve onunla" dedim yüzünü avucumun içine alıp.

"Merak etme söylemem. Hem, biz diye bir şey mi varmış kii?" dedi gülüp yalandan kaşlarını çatarak. Ben de gülümsedim. Uzanıp kapıyı açtı

"Hadi bakalım Serdar Saraylııı! İşinizin başına. Kolay gelsin! Dikkat edin kendinize. Haber verin aradaa bana" dedi uğurlarken.

"Olur. Sen de haber verirsin. Görüşürüz" dedim merdivenlere yönelirken. Kapıyı kapattı. Evden uğurlanmak beni biraz farklı hissettirmişti.. gömleğimin düşünülüp ütülenmesi, sabah uyandığımda evde birilerinin olması.. çok yabancısı olduğum bir duygu kıpırdanmıştı içimde.. apartmandan çıktığımda kapıdaki korumalara selam verdim. Arabaya binerken kafamı kaldırıp cama baktım. Suna camdan el salladığında gülümseyip ben de el salladım. Arabama bindiğimde birkaç dakika çalıştırmadan oturdum. Kendi kendime konuştum

"Serdar? Ne yapıyorsun... ne istiyorsun..."

Arabayı çalıştırıp kanala geçtim.

Gökhan'dan...

Yanımda uyuyan Perikızımı inceliyordum uyandığımdan beri. Peri, benimle konuşmadığı zaman tüm dünya bana küsmüş gibi hissediyorum.. yemeklerin tadı olmuyo, güneş sanki doğmuyo.. Kanuni, Hürrem Sultan'ı kaybettiğinde 'ruhunun eşini, hayatının aşkını kaybetmek nasıl hissettirdi' diye soranlara 'renkler vardı, sesler, şarkılar vardı. Bazen öyle anlar oluyordu ki gözlerinde yıldızlar parlardı.. saçlarında kıvılcımlar çıkardı. Şimdi hiç renk yok' diye yanıtlamış. Peri hayatımda yokken, hiç renk yok.. ben o olmadan nasıl bunca sene yaşamışım.. ya da yaşadığımı sanmışım bilmiyorum..

PERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin