Peri...
Peri, eve gelir gelmez ilaç alıp uyumuştu. Sezgin Bey'e gözükmeden odasına kaçıp hemen uyuması gerektiğini biliyordu. Çünkü Sezgin, işlerin yolunda gitmediğini hemen anlardı Peri'nin gözünden.
Sabah 7 buçukta Peri'nin kapısı açıldı.
"İnanamıyorum Peri. Bugün kış kreasyonu tanıtıma çıkıyor, şirket tarihindeki en kapsamlı projen, ve sen uyuyor musun kızım?"
"Sana da günaydın babacım"
"Ne o, hasta mısın sen?" dedi Sezgin Bey perdeleri açarken. Daha sonra tek dizini Peri'nin yatağına koyup ateşine baktı.
"Ateşin yok babacım. İyi misin?"
"İyiyim baba, yorgun hissediyorum sadece"
"Tamam kızım. 1 saate şirkete geçmemiz gerek. Giyinip gel, ben de sana vitamin tabletler hazırlatayım" diyip çıktı Sezgin Bey. Peri, babası gittikten sonra tekrar yatağa uzandı. Düşünmeye başladı..
Sezgin Beyle yaşadığından beri hiç kavga gürültü olmamıştı evlerinde. Çevrelerinde de böyle insanlar barındırmazdı babası. Neden Gökhan'ın o sinirli halinden korkmuş, ve Gökhan elini havaya yönlendirme için kaldırmasına rağmen ona vuracağını zannetmişti, bilmiyordu. Ve o bilinmezlik ve sinir karmaşasında gözüne bir perde inmişti, Gökhan'a çok kötü davranmıştı. Son söylediği sözler aklına geldikçe kendinden utanıyordu. Bir insanı ailesinden vurmak asla istemezdi, ki bu insan Gökhansa..
"Periiii, hadii bekliyorum aşağıda" diye bağıran Sezgin Bey'in sesiyle yataktan kalktı. Hazırlanıp aşağı indi. Vitaminleri yutup kahvaltısından birkaç lokma aldıktan sonra "ben bi kuaföre uğrar şirkete öyle gelirim babacım. Zaten kreasyon 11'de tanıtıma çıkıyor"
"Tamam Pericim. Hadi oyalanmadan çıkalım"
Evden beraber çıktılar. Peri, kuaföre gidip saçlarını fönlettikten sonra biraz makyaj yaptırdı. Eğer kreasyon tanıtımı istedikleri etkiyi alırsa akşam bir kutlama yemeği olurdu mutlaka. Ona hazırlanmak istedi. Bir saat kadar sürdü işi, şirkete geldiğinde babasıyla bir kahve içip tanıtım saatini beklediler.
"Heyecanlı mısın?"
"Evet baba. PR ekibine çok güveniyorum. Ekibin başında Londrada okumuş, Fransada master yapmış Duha Bey var"
"Duha benden sonra işe girdi sanırım"
"Evet. Bahsetmiştim PR ekibini yeni kurdum zaten. Duha da, bu pozisyon için çok uygundu. Hem genç bakış açısı var, hem de yurt dışına açılma konusunda bize çok büyük faydası olacaktır"
"İsmi çok garipmiş değil mi?"
"Dubaili aslen. Ama İngilterede doğup büyümüş, master için Fransaya gitmiş işte, annesi Türkmüş, babası Dubaili. Babası ölünce annesi ülkesine gelmek istemiş, buraya dönmüşler"
"Baya hikayesini biliyorsun"
"Bazen öğlen yemeklerini beraber yiyoruz. Çok kültürlü biri tanış, sen de seversin."
"Tanışalım babacım. Ben şirkete arada bir uğradığım için denk gelemedik çoğu yöneticiyle"
"Duha çoğu zaman uzaktan çalışıyor. O yüzden de olabilir. PR ekibinin işi İnternet üzerinden sonuçta" diyip cümlesini tamamladığında kapı çaldı. Gelen Mineydi.
"Sezgin Bey, Peri Hanım, kusura bakmayın bölüyorum ama tanıtımın başlamasına 15 dakika kaldı. Buradan mı takip edeceksiniz, bizimle beraber aşağıda mı?"
"Aşağıya geliriz. Hadi Peri" dedi Sezgin Bey yerinden kalkıp. Birlikte şirketin bir alt katındaki toplantı salonuna geldiler. Duha karşıladı onları. "Hoşgeldiniz Sezgin Bey. Hoşgeldin Peri. Lütfen şöyle buyrun, reklam filmimizi ve dünya genelinde yapılacak tanıtımı izleyin" diyip projeksiyonun en önünde ayrılmış iki koltuğa yönlendirdi Peri ve Sezgin Bey'i. Duha "herkes buradaysa PR çalışmalarının son halini izleyelim birlikte. Zaten bu süreç içerisinde Peri Hanımla beraber çalıştık, ancak projelerin son hali ona da sürpriz olacak. Başlatıyorum" dedi.
Reklam filmi, mücevherat konusunda izledikleri en iyi reklamlardan biriydi. Takıların çekimi, seslendirme, efektler hepsi çok güzel olmuştu. Daha sonra sloganları göstermişti Duha. Hepsini çok sevmişlerdi. Kazanır Mücevherat, bu kış sezonu ülkeyi sallayacak gibi görünüyordu. Ardından "Reklam filmi televizyonda oynadıktan sonra, Twitter ve Instagramda takıların trend olması için bir hastag başlatacak ekibim. Zaten birkaç paylaşımdan sonra gerisi halkta. Eminim çoğu kişi set halinde alamasa bile bu kreasyondan bir şeyler almak isteyecektir. Başka sorusu olan var mı?"
Peri lafa atladı "Duha, bu müthiş bir PR. Bu kadar kapsamlı yapacağını beklemiyordum. Açıkçası çok bir bütçe ayırmamıştık sana. Bunları yapabilmen bir yetenek"
"Peri, bütçenin tamamını bile kullanmadım diyebilirim. Bu sektörde çok fazla arkadaşım var. Onlardan rica ettim bazı noktaları. Az sonra televizyonlarda oynayacak reklam filmimiz. Umarım istediğimiz etkiyi alırız. Bizim için parayla ölçülemez bir başarı olacak"
"Eline sağlık evlat" dedi Sezgin Bey, "güzel bir iş olmuş"
"Sağolun Sezgin Bey."
Bir süre konuştuktan sonra Mine şaşkınlıkla "Peri Hanım, reklam filmi oynamaya başlamış televizyonlarda. Ve tweetler gelmeye başladı" dedi.
Duha "şu an onlar PR için atılanlar. Akşama doğru gerçek tweetler gelmeye başlar. Ben izninizle odama geçiyorum."
Peri "Duha bir saniye, tüm ekip buradayken akşam bunu kutlamamız gerektiğini düşünüyorum. Haksız mıyım babacım?" Sezgin Bey kafa salladı.
"Güzel o halde akşam yandaki restoranta gidelim."
Peri çok mutluydu. Uzun süredir üstünde çalıştığı kış takıları, büyük bir PR çalışmasıyla dünyaya açılabilirdi. O olmasa bile ülke genelinde ilgi göreceği kesindi. Odasına çıkıp restorantta yer ayırttıktan sonra Mineye iki kahve getirmesini söyledi Duha'nın odasına. Birkaç dakika sonra Duha'nın kapısını çaldı
"Müsait misin?"
"Evet, buyur lütfen Peri"
"Kahve içeriz diye düşünmüştüm" derken Mine kapıyı çalıp kahveleri bıraktı. Peri devam etti.
"Gerçekten güzel bir iş çıkarmışsın Duha. Eline sağlık"
"Bu koleksiyonun sadece birkaç kişi tarafından bilinip sonra silinip gitmesini istemezdim Peri. Tüm parçalar çok şık. Hepsi senin tasarımın mı?"
"Evet. Uzun süredir üzerinde çalışıyorum"
"Gerçekten.. mükemmeller. Asıl senin eline sağlık"
"Teşekkür ederim. Akşam yemeğe geliyorsun değil mi?"
"Tabiki, orada olacağım."
"Tamamdır akşam görüşürüz"
.
Peri, odasına geçti ancak yapacak pek bir işi yoktu. Koleksiyonu ile ilgili atılan tweetleri okumaktan başka ilgisini bir şey çekmiyordu. Hatta öyle sevinmişti ki bu koleksiyonun beğenilmesine, Gökhan bile aklına çok gelmiyordu. Dün gece birbirlerini yeteri kadar kırmışlardı. İlk başta yarım kalmışlar gibi gelse de şimdi dönüp bakınca "yarım kalmadı, o hikaye bu kadardı" diyordu.
Mine'ye eve gidip kendisine akşam için kıyafet getirmesini rica etti Peri. O sırada kızlarla konuşuyordu. Eylem ve Lara da koleksiyonun bu denli beğenilmesinden çok mutluydu.
.
Gökhan...
Gökhan, Serdarda sızdıktan sonra öğlene kadar uyudu. En son Serdar'ın
"Abii!! Gökhan abii, kalk kahve yaptım. Kendine gelirsin" demesiyle gözlerini açtı. İkisi yanyanayken abi diyordu Gökhana. Eğer yanlarında bir yabancı varsa Gökhan Bey diye hitap ederdi.
"Saat kaç" dedi Gökhan bayık bir sesle.
"12ye geliyor"
Gökhan, aniden kalktı yerinden. "Peri'nin kreasyonu tanıtıma çıktı. Serdar telefonumu getir bakıyım. Ya nası uyudum bu saate kadar?"
Serdar elindeki kahveleri masaya bırakıp telefonu uzattı Gökhan'a. Gökhan gülümsedi tanıtımı görünce "vay Perikızım benim... ne kadar güzel olmuş hepsi. Eline koluna sağlık"
"Abi neden yanında değilsin Peri Hanımın?"
"Uzun hikaye Serdar. Bizden bi sikim olmazdı."
"Abi sen bu kızı bana 3 4 sene takip ettirdin, ne demek olmazdı"
"Ha, iyi aklına geldi. Sen ya da güvendiğin bir adam devam etsin takibe"
"Ben ederim abi, edemediğim zaman bir adam koyarım yerime"
Gökhan kafa salladı. Kahvesinden içmeye başladı.
.
Mine, elbisesini getirdiğinde Peri hemen üzerine geçirdi.
"Çok sağol Mine. Bir daha eve gidip hazırlanmak istemedim."
"Rica ederim Peri Hanım. Çok güzel oldunuz"
"Teşekkür ederim tatlım"
Konuşurlarken Sezgin Bey girdi içeri.
"Ooo gerçek bir Peri mi var benim karşımda sanki?"
"Babacımmm" dedi Peri Sezgin'e sarılıp.
"Hadi geç kalmayalım. Herkesin işi bitti. İniyorlar yavaş yavaş yemeğe."
"Tamam ben de hazırım" dedi Peri. Sezgin Bey'in koluna girdi. Sezgin Bey, Mineye dönüp "e diğer koluma girsene kızım. Güzeller güzeli iki hanımla restorantın kapısından gireyim de bi forsum olsun" dedi gülerek. Mine de diğer koluna girdi Sezgin Bey'in. Çalışanlarıyla arası hep çok iyi olmuştu Sezgin'nin.
Restoranttan girdiklerinde herkes ayağa kalkıp alkışladı. Hemen hemen 80 kişilik bir ekip kalmıştı. Bazısı evlerine dönmüştü. Peri, teşekkür ederek oturdu onun için ayrılan yere. Masanın bir başına Peri bir başına Sezgin Bey oturmuştu. Yemek sohbet, muhabbetle geçti. Beklenenden çok fazla ses getiren bir koleksiyon olmuştu. Üretim departmanına extra işçi ve makine alınması gerektiği konuşuldu. Yemek yendikten sonra Sezgin Bey, Bekir, ve diğer yöneticilerden gidenler olmuştu. PR ekibi, Peri, Mine ve birkaç kişi geceye devam ediyordu. Alkolün dozu biraz artmış, herkes birbiriyle fazlasıyla kaynaşmıştı. Peri Duhayla masanın bir kenarında sohbet ediyordu.
"Tekrar teşekkür ederim Duha"
"Etme artık, emeğinin karşılığı buydu"
"İyi ki görüşmeye geldiğinde bizim şirketimizi tercih ettin. Eminim başka bir sürü seçeneğin vardı"
"Vardı, ama bana en uyan sizin şirketinizdi diyelim. Eminim sizin de bir sürü yönetici adayınız vardır"
"Aslında yoktu. Yani senin kadar iyi eğitim almış aday yoktu" diyip güldü Peri.
"Haa olsaydı şansım yoktu yani" dedi Duha da gülerek. Peri de güldü.
"Bir yüzümü yıkamak istiyorum. Çok sıcakladım burada" dedi Peri. Lavaboya geldiğinde yüzüne makyajını bozmadan su çarptı, alkolün etkisiyle gözleri kızarmıştı. Rujunu yeniledikten sonra üstünü ve saçını düzeltip çıktı tuvaletten. Çıktığı sırada Duha ile karşılaştı. Göz göze baktılar bir süre. İkisi de birbirinden bir şey demesini bekliyor gibiydi. Peri, ağzını açtığı sırada Duha elinden tutup Peri'yi az önce çıktığı tuvalete çekti. Tuvalette biri olmasını düşünmedi bile o sırada. Şansına kimse yoktu. Peri'yi tutup kapının arkasına yasladı. Öpmeye başladı, sayısızca, hızlıca.. Peri, ne olduğunu anlamadan karşılık veriyordu. Alkol, vücudundaki tüm dengeyi bozmuştu. Normalde şirkette neredeyse bir senedir iş arkadaşı olan, omuz omuza çalıştığı adamla restorant tuvaletinde sevişecek biri değildi. Ama bütün düşünceleri son birkaç gündür alt üst olmuştu Peri'nin. Duha, hâlâ Peri'nin kapıdan ayrılmasına izin vermeden öpüyordu onu. Daha sonra eli arkadan elbisesinin fermuarına geldi. Fermuarını aşağı indirdi tek seferde. Kendi üstündeki gömleği çıkarmak için geri çekildiğinde Peri, Duha ile göz göze geldi. O anda beyninde bir şeyler patladı. İlk öpmeye başladığı andan beri sanki onu Gökhan gibi hayal edip öpmüştü. Şimdi tekrar yüzüne baktığında hata yaptığını fark edip omuzlarından çıkmış elbisesini düzeltti. Üstüne bir adım atan Duha'yı eliyle durdurup "Fermuarı çeker misin?" dedi donuk bir sesle.
"Peri, istemediğin bir şey mi yaptım? Üzgünüm."
"Seninle ilgili değil. Lütfen Duha"
Peri arkasını dönmüştü fermuarı çekmesi için. Duha, denileni yaptı.
"Tekrar kusura bakma Peri. Ben.."
"Senlik bi şey değil. Ben kendime hakim olmalıydım. Gökhan'a bunu yapamam"
"Sevgilin olduğunu bilmiyordum. Ben ayrıldınız diye duymuştum. Aptal bir insanım. Tekrardan çok.."
"Önemli değil Duha. Unutalım"
Duha, anlayışla kafasını salladı. Peri, çıktıktan sonra o da gömleğini giyip üstünü düzeltti. Masaya döndüğünde Peri çıkmıştı.
.
Peri, çıktığında taksi beklerken ağaçların arkasında bir çift göz gördü.
Kafası pek yerinde olmadığı için önemsemedi. Arkasından bir ses geldi.
"Ben bırakabilirim seni eve"
"Duha"
"Çok alkol almadım. Kafam da yerinde. Gerçekten. Gece vakti burada taksi çok zor gelir."
Duha haklıydı. Burada taksiye binmek için en az 45 dakika beklemen gerekiyordu. Ama tereddüt etti.
"Peri lütfen. Unuttuğuna emin olmak istiyorum. Kendimi kötü hissediyorum zaten"
Peri, "peki o zaman" dedi. O sırada Duha'nın arabası geldi. Arabaya bindiklerinde bir süre konuşmadılar. Sessizliği Duha bozdu.
"Yarın sabah uyandığında tweetleri gör. Bütün sosyal medya senin koleksiyonunu konuşacak"
"Umarım." dedi Peri kısa bir cevap vererek. Sonra Duha'ya ayıp olduğunu fark edip
"Sen, Türkçeyi bu kadar güzel konuşmayı nereden öğrendin?"
Normalde kelimeleri aksaanlı telaffuz ediyordu ama doğru ve anlaşılır konuşuyordu.
"Türkçemi beğenen tek kişi olabilirsin" dedi Duha gülerek.
"Gerçekten mi? Bence çok tatlı konuşuyorsun"
"Teşekkür ederim. Annem küçüklüğümden beri evde Türkçe konuşuyor. Babam Arapça konuşuyor, okulda da İngilizce görüyordum. Kafamdaki karışıklığı düşünebiliyor musun?"
"Ahahah zor olmalı kesinlikle"
"Doğru gidiyorum değil mi? İkinci soldan gireceğim. Bir akşam bırakmıştım seni babanın yanına, oradan hatırlıyorum"
"Evet, neredeyse 8 ay oldu. Nereden aklında kalmış?"
Duha sessiz kaldı. Cevap verseydi az önceki olayın üzerine hiç söylenmemesi gereken bir cevap verecekti. Bahçenin demir kapısının önüne geldiklerinde durdu Duha.
"Teşekkür ederim Duha. Her şey için"
"Rica ederim."
Peri arabadan indi. Kapıyı kapatacağı sırada Duha "ben sevdiklerimle ilgili hiçbir şeyi unutmam" dedi Peri'nin az önceki sorusuna karşılık olarak. Peri, bir şey söylemeden kapıyı kapattı. Duha, Peri'nin bahçeye girmesini bekleyip gaza yüklendi. O kadar hızlı gitmişti ki her yer toza karışmıştı arkasından.
Peri, karmakarışık aklıyla bahçeden eve doğru yürürken arkasındaki sesle irkildi
"Kimdi o herif?"
"Gökhan? Senin ne işin var burada?"
"Çiçek getirmiştim sana tebrik etmek için"
"Sen ne çeşit bir manyaksın? Ayrılıyorsun, takip ediyorsun, yemek yediğim arkadaşımı dövüyorsun, ne psikopatsın be sen?"
"Peri, sen dün beni en hassas noktamdan vurmana rağmen ben bugün yine karşına geldim"
"Gelme Gökhan. Bir daha hiçbir yerde karşıma gelme"
"Kimdi o seni bırakan?"
"Arkadaşım" dedi Peri sinirle.
"Ne çeşit bir arkadaş?"
"Gökhan siktir git"
Gökhan, Periye doğru bir adım daha attı
Cevap vermesini bekliyordu. Aralarındaki mesafeyi kapattı beklerken. "Seni ilgilendirmeyen bir çeşit. Bu ne? kardeş kıskançlığı mı?" Dedi Peri alayla. Gökhan bir elini Peri'nin ensesine koyup dudaklarına yapıştı. Peri, bir adım geriye atıp Gökhan'a tüm gücüyle tokat attı.
"Sen beni gelip istediğinde öpüp istediğinde kardeşim diyip gidemezsin. Siktir git Gökhan"
Gökhan hiçbir şey demeden arkasını dönüp ayaklarını sürüye sürüye gitti.
.
Peri, Sezgin Bey'in yanına uğrayıp odasına çıktı. Babası yarın Muğla'ya döneceğini inşaatın bittiğini söyledi.
Peri, hiç gitmesini istemiyordu ama ona oranın iyi geldiğini biliyordu. "Peki babacım" diyebildi sadece.
Odasına geldiğinde psikiyatr doktorundan yarın için randevu oluşturdu. Bir şeyleri konuşmak istiyordu birileriyle. Artık kafasını takip edecek güçte değildi...
.
Sezgin Bey'in Muğlaya dönüşü, Gökhan'ın bir sonraki hamlesi, Peri'nin psikiyatri randevusu bir sonraki bölümde. Hazır mıyız🥺🧡?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERİ
Teen Fictionİçinde kavganın, sevginin, aşkın, tutkunun, hırsın da yer alacağı kitabıma hoşgeldiniz. Hikayenin sonunun nasıl olacağını bilmemek beni yazarken hep heyecanlandırır. Beraber görelim. Peri, sizlere emanet. Ona iyi bakın💝 +18