İtiraf

15 2 3
                                    

Peri'den...

Gökhana çarpmak üzereyken telefonumun çalmasıyla frene abandım.

Serdar🌙 arıyor...

Hemen telefonu açıp kanalın otoparkından çıkıp kenara çektim

"Peri?" dedi tereddüt eden bi sesle

"Serdar.. " diyebildim gözlerim dolarken.

"Anne oluyormuşsun" dedi ağlamak üzere olan sesiyle. Gözlerimden yaşlar akarken tebessüm ettim

"Evleniyormuşsun sen de"

"Herkes hayatına bi şekilde devam etmek zorunda.." dedi donuk bir sesle.

"Serdar.. evlenmeden şunu bilmeni isterim. Vazgeç diye değil, ama uyarmak istiyorum sadece" diyip yutkundum. Kendim yeteri kadar saçma sapan hata yapmıştım. Serdarın daha fazla sürüklenmesine gönlüm el vermiyordu.

"Bi şey mi oldu Peri?"

"Suna'nın en başından beri niyeti buydu. Seni şirketin başına oturtup, kendi hayatına olduğu gibi devam etmek istedi. Senin kadar kimseye güvenemeyeceği için de..."

"Biliyorum Peri. En başından beri biliyorum, farkındayım" dediğinde ufak çaplı bi şok yaşadım.

"O zaman neden gittin? Serdar kendini neden bile bile kullandırıyorsun?"

"Neden mi gittim?" diyip güldü. "Gittim. Çünkü..."

"Ne çünkü Serdar?" diye bağırdım. Artık bir şey söylesin ve onu yapalım istiyordum. Ama Gökhana asla ihanet etmeyeceğini de biliyordum. Bu Gökhana ihanet miydi... Serdarın sevgisini, sadakatini asla hak etmiyordu!.

"Ne çünküydü Peri?" diye sordu, motordan inerken ona kurduğum cümleyi bana hatırlatarak.. cevap vermeden telefonu kapattım. İkimiz de bir adım atamıyorduk. Kendimize, bu zamana kadarki öğretilerimize yediremiyorduk bu adımı. İtiraf edemiyorduk kendimize bile.. birbirimize zaten edemeyecektik sanırım..

Eve gidip, Gül ablaya hazırlattığım valizi aldım. Gökhan da hemen arkamdan gelmişti. Bir ton yalvardı, yakardı ama çoktan valizi arabaya yüklemiştim.

"Nereye gidiyorsun? Periii? Nereyeee? Bi dur konuşalım. Çocuğumu benden alamazsın!" diye bağırdı durdu ben arabaya binerken. Hiç cevap vermeden gazladım.

Gidecek tek seçeneğim Serdar'ın Balattaki eviydi. Saat geç olmaya başlamıştı, istesem de ormandaki ağaç evi bulamazdım. Nasılsa Gökhan buraya geldiğimi de düşünemezdi. Anahtar olduğunu bilmiyordu.
.
Eve geldiğimde, evin içine sinen kokuyu içime çektim. Kendimi aniden güvendeymiş gibi hissettim. Haftalar sonra... karnım acıktığı için dışarıdan bir şeyler söyledim. Birkaç gün burda kalırdım, ne yapacağımı düşünürdüm o arada. Yarın gidip yiyecek bir şeyler alırdım dolaba. Şirkete de gitmezdim bu süreçte. Gökhan orayı da mesken tutardı şimdi.. en güvenlisi evden çıkmamak, kimseye yerimi söylememekti. Lara'ya bile! Gökhan onu da sıkıştırır, bi şekilde öğrenirdi ondan. Hatta çevre marketlere bile bakardı, belki market alışverişi için bile çıkmamalıydım.

Yemek siparişim gelene kadar üst kattaki banyoya çıkıp elimi yüzümü yıkadım. Valizden birkaç parça eşya çıkarıp üstümü değiştirdim. Serdarın odasının kapısını açtım. Biraz odada gezindi gözlerim. Çerçevedeki resimlere baktım. Gökhanla çekindikleri bir sürü fotoğraf vardı duvarlarda. Çocukluktan beri olan çoğu fotoğrafları duvara asmıştı Serdar. Odasının bir duvarını anı duvarı gibi yapmış, bazı fotoğrafları çerçeveye koymuş, bazılarını duvarda iplere asmıştı. Üçümüzün olduğu da birkaç fotoğraf vardı. Ve ikimizin olduğu o fotoğraf.. Serdarla geçtiğimiz yılbaşında, dilek feneri uçurduktan sonra selfie yapmıştık. O fotoğrafı çıkarıp çerçevelemiş... geçenlerde burda kaldığımda fark etmemiştim. Bu duvarı incelemeye fırsatım olmamıştı pek. Şimdi gördüğüm her anımızda biraz daha ağladım. Kapı çaldığında aşağı indim. Gelen siparişimi alıp televizyonu açtım. Yemek yerken bir şeyler izledim ama aklım hiçbir şekilde televizyonda değildi... yemeğim bittiğinde poşetleri çöpe atıp kanepeye uzandım. Telefonumu kapatmıştım, arayanları duymak da görmek de istemiyordum!

PERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin