Bebek

18 2 2
                                    

Peri'den...

"Lara'yı doğuma aldılar. Sezeryan olacaktı öyle planlamıştı ama bebek erken geldi. Napıcaz Peri.. ben çok korkuyorum ya bi şey olursa" diyerek gözyaşları içinde karşıladı Turgay bizi hastaneye girer girmez. Sarılıp sakinleştirmek için bir şeyler söyledim ama ben de endişe ediyordum. Hemen hemen bir ay kadar erkendi şu an doğum için.

"Olsun Turgayım, bi ay erken kavuşacaksınız oğlunuza. Hiçbir şeycik olmaz merak etme sen" dedi Gökhan da omzuna vururken. Birkaç dakika sonra doğumhanenin önüne Eylemle Güney, Serdar ve Sena geldiğinde tüm ekip Laramızı ve küçük oğlumuzu bekliyorduk. Doktor çıktığında Turgay önüne fırladı

"Bebek nasıl, eşim nasıl doktor hanım? Bi sorun var mı?"

"Hayır, hiçbir sorun yok. Gözünüz aydın olsun nur topu gibi bir oğlunuz oldu. Hemşireler az sonra ikisini de odaya çıkaracak. Hayırlı olsun" diyip gülümsediğinde Turgayla Gökhan birbirlerine sarıldı.

"Ben sana dedim oğlum, hayırlı olsun taze baba" dedi Gökhan gülerek. Sonra hepimiz birbirimize sarılıp güle oynaya bize söylenen odaya çıktık.

"Ya bizim odayı süsleme planımız vardı.. aniden olunca hiçbirini yapamadık" diye mızmızlandım odaya girerken. Eylem de aynı şekilde katıldı bana.

"Grubumuzun ilk bebeği böyle bi karşılamayı hak etmiyordu" dedi Eylem. Haklıydı, o hepimizin ilgisini üstünde toplayacak minik bebeğimiz olacaktı.. ama biz onu doğru dürüst karşılayamamıştık bile. İçeri giren hemşire

"Bebeği görebilirsiniz, yenidoğan bakım ünitesine aldık. Doğumhanenin bir alt katı" dediğinde Eylem, Turgay, Gökhan ve ben koşarak odadan çıktık. Diğerleri arkamızdan geldi mi, gelmedi mi hiç bakmadık bile..

"Ellerini görüyor musunuz? Minicik.. bu nasıl büyüyecek?" diye sordu Eylem mutluluktan titreyen sesiyle.

"Ne zaman odaya getirirler oğlumu? Camın arkasından sevemem ki böyle" diye söylendi Turgay gözlerini bebekten ayırmadan. Ben sadece tebessüm ederek izliyordum güzel bebeğimizi. Gökhan'a döndüğümde gözleri dolmuştu. Başımı omzuna yaslayıp tek elimi yanağına koydum.

"Çok küçük di mi Peri?" diye sordu titreyen sesiyle. Kafa salladım dolu gözlerimle.

"Savunmasız, masum, bembeyaz pamuk gibi... güzel bebeğimiz" dedim mırıltıyla. Hemen hemen yarım saatten fazla camın arkasından bebeği izledik. Lara'yı odaya çıkaracaklarını söylediklerinde tekrar odaya geçtik. Bir kişi hariç. Gökhan! Siz gidin ben bebekle gelirim diyip bebeğin başını bekledi odaya gelene kadar..

Odaya çıktığımızda yerdeki poşetlere baktım. Serdarla göz göze geldiğimizde bunlar ne anlamında sordum.

"Odayı süsleyelim demediniz mi? Hadi başlayın" dedi gülerek. Bi poşet süsleme, ikramlıklar, tatlılar almıştı. Elimdeki 'hoşgeldin bebeğim' pankartını duvara yapıştırırken

"Gecenin bi vakti nerden buldun bunları? Valla senden korkulur Serdar" dedim gözlerimi kısarak.

"Valla Serdar ya! Bi sürü şey almışsın" dedi Eylem de lohusa şerbetini cam sürahiye doldururken. Güney ve Sena'nın da yardımıyla yirmi dakika gibi kısa bi sürede hazırlamıştık odayı. Lara'nın yatağının arkasını süslerken kapı açıldı. İçeri getirilen Lara'ydı. Çok yorgun ve korkmuş görünüyordu o da doğal olarak. Hepimiz onu sevinçle, mutlulukla, gülen gözlerle karşıladık. O sadece zorlukla tebessüm edebildi. Getirdikleri sedyeden kaldırıp yatağına yatırdıklarında odayı inceledi.

"Ne ara yaptınız tüm bunları? Elinize sağlık" dedi kısılmış sesiyle.

"Kızım sen bize bebek yaptın verdin! İçinden minik insan çıkardın be. Biz bi oda süslemişiz çok mu?" dedim alayla. Gülümsemeye çalıştı. Kapı tıklandığında içeriye bebek hemşiresinin kucağında bebeğimiz girdi. Arkasından da Gökhan.

PERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin