Gökhan sabah uyandığında Peri duştaydı. Birkaç dakika sonra çıktı.
"Günaydın Gökhan Bey Günaydın"
"Günaydın Peri Hanım. Erkencisiniz"
"Uykumu aldım. Hatta kahve bile demledim sabah. Hazırdır aşağıda."
"Ooo" diyip yataktan kalktı Gökhan. Havluyla saçının suyunu alan Peri'nin yanına gitti.
"Hep yıprattın şu saçları. Getir havluyu bana" diyip elinden çekti. Yumuşak yumuşak suyunu aldı saçının. Aynalığın önüne yürüdü, tarağı çıkardı.
"Şımarıyorum bakın Gökhan Saraylı"
"Aman babanın evinde görmediğin şeyler sanki" diyip güldü Gökhan
"Babamda gördüm de.. sevdiğim beyden görmek ayrı şimdi"
"Öyle mii?" diyip sarıldı arkasından Gökhan.
"Hadi giyin üstünü. Ne yapacaksın bugün?"
"Eve geçerim önce. Kıyafetlerimi değişirim. Aa benim araba nerede"
"Sen burda kalınca Serdar buraya yollatmış. Mesaj atmış dün gece"
"Hah süper"
Gökhan, aşağı inip kahvesini koydu. Telefonuna gelen bildirimle ayağa kalktı. Masanın üstündeki telefonunu aldı.
Hesabınıza para girişi olmuştur.
9.000.000 $
Gökhan, bir yerden para beklemiyordu. En son sevkiyatın parası da yatmıştı. Açıklamaya tıkladı
'Yolu beraber yürümeye devam edeceğimize eminim.
Abi'Gökhan, masanın üzerine geri bırakmıştı ki telefon çaldı.
"He Serdar"
"Abi sana da yollamış mi para?"
"Yollamış. Dokuz milyon. sana?"
"Dokuz. Aynı"
"Devam Serdar. Bi yerde patlarsak da zengin ölelim amınakoyim. Napalım"
"Öyle diyorsan öyledir abi. Şu yer işini ne yaptın?"
"Sevkiyattan sonraymış"
Aşağı inen Peri'nin sesiyle arkasını döndü
"Ne sevkiyatı?"
"Programlardan biri için burdan kamera sevkiyatı yapmamız gerekti de hayatım." dedi Gökhan. Peri kaşlarını yukarı kaldırıp mutfağa gitti
Serdar telefonda gülüyordu
"Gülme lan göt"
"İyi yalancısın abi. Valla bizi niye seçtikleri belli bu Fikrilerin" diyip güldü.
"Hadi kanalda görüşürüz."
"Görüşürüz abi"
.
Telefonu kapatıp Perinin yanına gitti. Kahvesinin yanına yulaf kasesi hazırlıyordu. Gökhan ağzını büzüştürerek baktı.
"Ne ağız burun eğiyosun be?"
"Hayatım onunla başladığın günden hayır gelir mi ya?"
"Tok tutuyor"
"Peri o tok tutmuyo. İnsan onu yedikten sonra hayata küstüğü için başka bir şey yiyemiyor" dedi Gökhan gülerek. O sırada ekmeğine nutella sürüyordu. Peri, iştahla yiyordu yulafını. Kahvaltıdan sonra Peri, Gökhanı öpüp çıktı. Eve geçti. Gökhan da çok oyalanmadan kanala geçti.
Peri, eve geldiğinde Ayşe abla evdeydi. Evi temizlemiş, toplamıştı. Mustafa abi de bahçedeki işleri halletmişti. Üzerini değiştirip Sena'yı aradı. Biraz konuştular. Dün kanala geldiğini ama uğrayacak vakti olmadığını söyledi Peri. Sena da başka zaman mutlaka beklerim dedi. Kapattılar telefonu. Tekrar evden çıkıp şirkete geçti. Mine karşıladı her zamanki gibi
"Günaydın Peri Hanım"
"Günaydın Mine. Haberleri alayım"
"Üretim departmanı eleman sıkıntısı çekmeye devam ediyor. Oraya biraz bütçe ayırmalıyız. Bekir Bey pr'dan artan bütçeyi verelim dedi. Sizin onayınızı bekledik"
"Mantıklı. Uygundur"
"Ha bir de, Duha Bey sizi bekliyor"
Peri, ayrıldıkları günden beri Duhayı görmemişti. Online çalışıyordu Duha. Bu şirkete ilk gelişiydi. Meraklandı. Odasına doğru yöneldi.
"Tamam haber ver gelsin" dedi Mineye.Odasına geçtikten birkaç dakika sonra kapı çaldı. Duha gelmişti.
"Peri Hanım müsait misiniz?"
Duha, ayrıldıktan sonra Peri'ye hep Peri Hanım diye mailler atmış, şirket gruplarında Peri Hanım diye bahsetmişti. Sanki o birliktelik hiç yaşanmamış gibiydi..
"Gel Duha. Müsaitim."
"Seninle yaz kreasyonunun PR'ı için konuşacaktım. Biliyorsun bir iki aya çıkarmamız gerek. Bana bitmiş hallerini mail olarak atarsan iyi olur. Hazırladığım sunum ipadimde, dur izleteyim" dediğinde elini ipadine attı. Açmaya çalışırken kapı çaldı. İçeriye 1.70 boylarında, buğday tenli, açık kahve-küt saçlı güzel bir kadın girdi. Duha kafasını kapıya çevirdiğinde bir süre öyle kaldı.
"Aaa hoşgeldin Sena" diyip yerinden kalktı Peri. Kapıya doğru ilerleyip Senaya sarıldı.
"Hoşbuldum canım. Ama müsait değilsen sonra geleyim"
"Yok yok ben de çıkıyordum zaten. Memnun oldum Duha ben" diyip elini uzattı Duha.
"Ben de Sena. Memnun oldum"
Duha, Periye kafa selamı verip çıktı.
Çıktığında Peri Senaya dönüp
"Yaa saçların çok iyi olmuş bayıldım"
"Ayyy teşekkür ederim. Buraya geleliberi bi değişiklik istiyordum zaten iyi oldu. Burak da beğenir umarım. Şaşırır önce ama" diyip güldü Sena
"Beğenir beğenir. Ay ne iyi yaptın gelmekle Sena"
"Ya Gökhan uğradı yanıma öğlen. Dedim dün Peri gelmiş yanıma uğramamış. Kırılıyorum bak size dedim. Az sitem ettim. E kalk sen git, kanalda birbirlerini boğan olursa hastaneye sevk ederim ben dedi. Önce kuaföre uğradım. Ordan sana geldim. Henüz kimse birini boğmadı sanırım" ikisi de kahkaha attı. Mine, kahvelerini getirip çıktığında Sena tekrar meraklı gözlerle Periye döndü.
"Bu az önceki Duha, senin nişanlanıyorum diye ortalığı ayağa kaldırdığın adam değil mi?"
"Gökhan orayı da mı anlattı?"
"Kızım Gökhan ayık gezmiyordu ki. Kulübe gelip, içip içip hayatını döküyordu bana. Anasının kızlık soyadına kadar anlattı"
"Burada kimseye anlatamıyordu tabii hiçbir şey.. içini dökmüş."
"Amaan neyse ne boşver şimdi. Akşam Gökhanı da al gel. Beraber yemek yiyelim. Aa hatta Serdarı da getirin. Çocuk bana yerleşirken o kadar yardımcı oldu ki. Sağolsun"
"İyidir Serdar ya. Bizi bizden önce düşünüyor valla. Hakkını biz de ödeyemeyiz. Yapim mi sana Serdarı?" Diyip çapkınca göz kırptı Peri Sena'ya. Sena ağzını eliyle kapatıp
"A aaa kız saçmalama. Çocuk benden küçük, gencecik çocuk. Benim kucağımda çocuk, olmaz ben kabul etmem. Hem Serdar ne zaman gelip gitse kardeşim gibi baktım. Bak Peri aklından geçirme. Sen kafana koyunca yaparsın. Aman diyim" kahvelerini yudumladılar.
"Tamam be tamam. Doğru senden küçüktür. Başka birini bakarım sana"
"Peri! Allah Allah"
"Senoşum, sen bizim bu ilişkimizi kurtardın mı? Evet. Sana vefa borcum var."
"Evini bana vererek yeterince ödedin"
"Kız manevi şeyler maddiyatla ödenmez. Babam öyle der hep. Neyse tamam geliriz akşam"
"Ben de kalkayım Burakı kreşten alıcam. Bekliyorum akşam" diyip Periye sarıldı. Odadan çıktı. Asansöre bindiğinde kapı kapanırken bir kol uzandı. Kapı tekrar açıldı. Duha'ydı. Bu adama odada gördüğünde de sinir olmuştu. Peri'nin eski sevgilisi olduğu içindi sanırım.
"Aa Sena Hanım bu ne güzel tesadüf yine"
"Şirkette bir tane asansör var. Çok büyük bir tesadüf değil sanki" dedi soğuk bir ifadeyle. Duha gülümsedi.
"Ben PR müdürüyüm burada. Ayda bir iki kez uğrarım şirkete. Aynı gün denk gelmemiz bile büyük bir tesadüftü. Siz ne işle meşgulsünüz?"
"Hemşireyim"
"Aa ne güzel. Sizin için sorun olmazsa kartınızı alabilir miyim? Annem sürekli rahatsızlanıyor da. Belki yardımcı olabilirsiniz"
"Sanmıyorum Duha Bey. Ben özel bir sağlık ekibinde hemşireyim."
Asansör zemin kata geldiğinde çok güçlü bir ses yaparak durdu. Kapı açılmadı. Duha anlam veremedi. Tuşlara bastı ama kapı yine de açılmadı.
Telaşlandı, alarm tuşuna bastı.
"Telefonum.. telefonumu odada bıraktım. Off.. sesimi duyan yok muu?" diye bağırmaya başladı.
"Duha Bey sakin olun. Elbette asansörün durduğunu görmüşlerdir. Gelirler simd"
"Benim kapalı..." derken kravatını çözüyordu. Nefes nefese kalmıştı.
"Kapalı alan.. fobim var.. ben normalde.." dediğinde tekrar nefesi kesildi. Sena gömleğinin düğmesini açmasına yardımcı oldu. Çantasından kolonya çıkarırken bir yandan konuşmaya devam etmesini sağlamalıydı
"Evet siz normalde.. konuşun benimle lütfen bayılmanızı istemeyiz"
"Ben normalde.. binmem asansöre.. siz binince.. peşinizden.."
Sena gülümsedi.
"Sizi koruyamadığım için üzgünüm o zaman"
Duha yerinden doğruldu. Heh, tamamdı. Sena dikkatini dağıtmayı başarmıştı. Bi süre kapalı alan diye tutturmazdı..
"Yok ben beni korursunuz diye değil zaten.."
"Ya ne için?" diye sordu Sena. O sırada kapı açıldı. Duha kendini dışarı attı. Güvenlik görevlisine teşekkür etti Sena.
Birkaç adım Duhayla beraber atti. Duha
"Teşekkür ederim. Gerçekten ilk tanıştığımız gün böyle bir olay yaşayalım istemezdim"
"Sorun değil. İyisiniz sanırım. İyi günler Duha Bey"
Sena, cevap vermesini beklemeden arkasını döndü. Duha seslendi
"Sizi bir daha görebilecek miyim?"
Sena, vücudunu çevirmeden sadece kafasıyla geriye doğru bakarak
"Eğer uslu bi çocuk olursanız şirinleri bile görebilirsiniz" dedi sırıtarak. Duha da güldü. Ardından Sena çıktı şirketten. Burakı kreşten aldı. Burak, hiç yadırgamadı saçlarını Senanın. Çok beğendi. Gün boyu iltifat etti annesine bildiği kadarıyla.
Sena eve gidip akşam için bir şeyler hazırlamaya başladı. Burak için çorba yaptıktan sonra kendileri için balık fırınladı ve mezeler yaptı. Burak'a çorbasını içirdi, balık için de zorladi ama yemedi tabiki. Balık ve et ürünlerini sevmiyordu Burak. Yerse köfte, bazen de tavuk yerdi.. Sena başka yemekleri seçmediği için bu konuda çok üzerine gitmedi. Misafirler geldi. Sofrayı kurdular birlikte. Burak sofra kurulana kadar Serdar ve Gökhanla coştu. Onlarla çok eğleniyordu. Serdarla Gökhan da onunla çocuk olmayı çok seviyorlardı. Çünkü kendilerinin hep büyütemedikleri bi çocuklukları vardı içlerinde. Sofrayı kurduklarında Sena hadii yemek hazır diye çağırdı herkesi. Burak odasına gitmek istedi balık kokusundan.
"Hadi sen git arabalarını diz. Biz de yemeğimizi yiyip geliriz" dedi Serdar.
Çocuk dilinden çok iyi anlıyordu, onun dilinden hiç anlanmadığı için..
Sena, dolaptan rakıyı getirdi.
"Yalnız bir şey diyim mi, müthiş hazırlamışsın Sena" dedi Gökhan mezelerden tabağına alırken.
Periyle Serdar da aynı şekilde kafa salladı.
"Afiyet olsun" dedi Sena gülerek.
Yarım saat sonra Serdar daha bir duble içmeden "ben gidip bir Burak'a bakayım söz verdim çocuğa. Gelince devam ederim" diyip kalktı. Birkaç dakika sonra geri geldi.
"Ee Sena uyumuş bu" dedi gülerek.
"Aa! Yoruluyor ya kreşte. Top havuzu senin, kum havuzu benim. Onun da işi zor" herkes güldü.
"Dur ben onu yatağına yatırayım"
"Yatırdım. Üstünü de örttüm. Zaten pijamaları vardı üstünde"
Sena teşekkür eden gözlerle baktı. Peri de Sena'ya "yapıyım işte aranızı" bakışı atıyordu. Bakışmaların gidip geldiği ortamı Gökhanın Serdar'ın omzuna vurup "baba gibi baba olur bu he" demesi bozdu. Serdar güldü
"Senden öğrendik Gökhan Saraylı. Hadi, şerefe" diyip kadehini kaldırdı.
Uzun uzun sohbet edip şişenin dibini gördüler. Sena hepsine gitmemelerini söyledi ama Gökhan ve Serdar kabul etmedi. Peri ise eskiden kendi evi olduğu için gayet rahat şekilde 'ben kalırım ya' demişti. Sena, Peri'ye yatağını açtı. Serdarla Gökhanı da taksiye binmeleri için tembihleyip yolladı. Peri ve Sena çok bekleyemeden uykuya daldılar. Sabah onları uyandıran Burak oldu. Peri'nin başına gitti önce. Salonda başka biri yatıyordu, bu 5-6 yaşlarındaki bir çocuk için merak edilesiydi..
"Aa Perii" diye bağırınca Peri uyandı.
"Aaa Burak" dedi aynı ifadeyle. Burak'ı kolundan tutup koltuğa çekti.
"10 dakika daha uyuyalım. Sen de kapa gözünü nolur. Bak gözümden uyku akıyor"
"Gözünden bir şey akmıyor Peri"
"Hof.. sizin soyut somut kavramınız kaç yaşında gelişiyor ya?" diye sorduğunda içeriden Sena geldi
"Dokuz.. dokuz yaşına kadar böyleler"
"Günaydın anneee"
"Günaydın oğluşummm. Gel anne seni bi öpsün. Periyi bi rahat bırak hem"
"Ben dedim gel yat burada diye ama. Sabah sabah deyimler atasözleri dersi vermek zorunda kaldık"
Sena güldü.
"Kahvaltı edelim hadi. Koş elini yüzünü yıka" dedi Burak'a.
Peri de çoktan yerinden kalkıp telefonunu almıştı. Babası aramıştı. Onunla konuştu. Yarın geleceklerini, bir şey isteyip istemediğini sordu. Peri siz gelin yeter dedi, vedalaşıp kapattılar. Sena çayı koymuştu. Peri de yumurtaları cezveye koyup haşlamaya başladı. Sena patatesleri soyarken
"Dün asansörde kalmışsınız"
"Evet. Onu diyecektim sana unuttum"
"Sen çıktıktan sonra şirketten bana gelip dediler."
"Olsun canım. Ne olacak?"
"Duhayla kalmışsınız. O asansöre binmezdi"
"Ben varım diye binmiş. Hemşireyim ya kötü bi durumda kurtarırım diye güc aldı galiba" dedi gülerek
"He he! Biliyodu ya hemşire olduğunu önceden"
"Aman Peri uzak olsun benden. Gökhanın onun hâlâ orada çalıştığından haberi yok mu?"
"Bilmem özellikle sormadı"
"Bence biraz sorun yapardı"
"Amaan biraz da o sorun yapsın boşver. Patatesleri ince doğra biraz Sena"
"Gel sen doğra, gel al" diyip elindeki bıçağı uzattı. Peri yanına yaklaşıp
"Yok yok iyi doğruyosun tamam" dedi gülerek. Dolabı açıp kahvaltılıkları masaya dizdi. Birlikte kahvaltı ettiler. Sonra Peri önce eve uğraması gerektiği için erkenden çıktı. Arabasının yanına geldiğinde yine küçüklük oyuncaklarından biri duruyordu koltukta. Pembe kıyafetli barbie bebek
Hemen arabanın kilidini açıp bebeği eline aldı.
"Yaa Gökhan.. bunu da mı sakladın? Allahım çok güzeldi bu.." diyip bebeğin saçlarını sevmeye başladı. Birkaç dakika bebeğiyle hasret giderdikten sonra Gökhanı aradı. Ama saat daha erken olduğu için uyuyor olmalıydı. O yüzden mesaj attı
'Kalanları düğünde takı olarak mı vereceksin yoksa arada böyle beni şaşırtmak mı istiyorsun🥲🧡' yazıp yolladı. Yol boyu bebeğine bakarak eve geldi. Kapıdan girdiğinde bahçede birinin oturduğunu gördü. Mustada abidir diye düşünüyordu ki adamı arkadan görmesiyle babası olduğunu anladı. Zaten sabahtan arayıp yarın geleceğiz demesinden belliydi sürpriz yapacağı. Ah babacım, deseydin gelir alırdım seni dedi kendi kendine bahçe kapısına yürürken. Babası sanki biraz kilo vermiş gibiydi. Birkaç günde bu kadar zayıflamasına üzüldü Peri. Ama Sezgin, öyle otellerde/restorantlarda çok yemek yiyebilen biri değildi. Ondan dolayı birkaç günlük seyahatte bile ciddi kilolar verirdi. Saçları da uzamıştı. Peri, evin kapısından bahçeye yürüyene kadar iyice inceledi babasını. Üzerindeki bej gömleği ilk kez görüyordu. Yeni almış olmalıydılar. Aa Nevra teyze nerede diye düşündü. Belki yukarıdadır dedi sonra kendi kendine. Bahçeye geldiğinde arkası dönük oturan babasının ardında durdu.
"Haber verseniz gelip alırdım sizi. Hoşgeldin babacımmm. Seni çok özledim" diyip arkasından boynuna sarıldı.. ve aniden kendini geri attı. Bu adam babası gibi kokmuyordu. Sezgin son 20 senedir parfümünü hiç değişmemişti, değişmezdi de. Ama emindi babası olduğuna. Çünkü birebir benziyordu.. adam ayağa kalktı.
"Hâlâ baban olduğumu bilmene çok şaşırdım kızım. Hoşbuldum Perim" dedi ayaktaki adam Periye doğru adım atarken.
Peri, eliyle dur işareti yaptı. Geri geri gitti.
"Sen.. sen kimsin?"
"A aa Peri! Önce babam diyorsun sonra kimsin?"
"Engin?"
"Ta kendisi.. seni görmek çok güzel Pericim"
.
.
Bi Enginimiz eksikti arkadaşlar. Bombayı bıraktım gidiyorum🤭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERİ
Teen Fictionİçinde kavganın, sevginin, aşkın, tutkunun, hırsın da yer alacağı kitabıma hoşgeldiniz. Hikayenin sonunun nasıl olacağını bilmemek beni yazarken hep heyecanlandırır. Beraber görelim. Peri, sizlere emanet. Ona iyi bakın💝 +18