"Peri Hanım, yine yaptığınız tasarım satışa çıkar çıkmaz satıldı. Müthiş bir başarı bu" diyerek tebrik etti patronum... namı diğer Alex Bey.. Türkçesi aksaanlıydı. Ama anlaşılıyordu. Londrada doğup büyümüş, ancak Türkiyede de firmaları olduğu için gide gele öğrenmişti Türkçeyi.
"Teşekkür ederim Alex Bey. Nicelerine" diyerek gülümsedim kibarca. Mesai bitim saatiydi. Cihan abim gelecekti beni almaya. Arabam vardı aslında ama her salı işten erken çıkıyordu o. Beni alıp biraz kafamı dağıtmaya çalışıyordu. Halbuki artık iki ayı geçmişti geleli. İçindeki acı geçmiş miydi diye sor, hep tazeydi... artık babamla bile pek konuşmuyorduk. Günde üç kez arıyorsa birini açıyordum sadece. Meşgulüm diyodum.. çünkü ne kadar hak versem de içten içe babama dehşet öfke doluydum..
"Dilerseniz bunu kutlayalım Mrs. Kazanır.. bu akşam bir planınız yoktur diye umuyorum!"
"İsterdim Alex Bey. Ancak abim beni almaya gelecek"
"Şansı iyi bir adam olamadım hiçbir zaman... başka akşama dilerim"
"Mutlaka. İyi çalışmalar" diyerek odasından çıktım. Kilit ekranıma düşen bildirimle abimin geldiğini anladım. Odamdan çantamı alıp hızlıca şirketten çıktım.
"Cicooooo!" diyerek sarıldım
"Naber Perikızım?"
"İyilik, senden"
"İyi. Alıyorum haberleri. Sarsmışsın piyasayı!"
"Yaptık bi şeyler.. hadi ya çok açım ben" diyerek ön koltuğa kuruldum. Gülümseyerek o da arabaya bindi.
"Nereye gidiyoruz Cico?"
"Sürpriz"
"Bayılırımmm"
Arabada uzun uzun muhabbet ettik. Leylayla araları kötü gidiyor gibiymiş. Onun da morali benimki kadar bozuktu... sohbetimiz tüm hengamesiyle devam ederken Cico bi restorantın önünde durdu.
Türk mantısı..
Arabadan indiğimizde bir süre tabelaya baktım..
"Hadi Peri!" dedi abim.
"Abi" dedim sıkkınlıkla "mantı yemesek olur mu? Biliyorum heves ettin, benim için aradın ama..."
"Aklına Serdar geliyor di mi?" dediğinde kafa salladım
Londraya ilk geldiğimde Leylanın yaptığını da yiyememiştim.. bana Serdarı hatırlatan her şeyi Serdarla bırakmıştım sanki. Saçlarımı, gülüşlerimi, sevdiğim her şeyi...
"Tamam Perim, atla hadi arabaya. Başka yere gideriz"
"Aslında ben eve gitsem.. söz yemek yerim. Resim de atarım sana"
"Olur" dedi anlayışlı bakışlarla. Gülümseyip arabaya bindim
Yarım saat sonra eve geldiğimde söz verdiğim için ufak bi sandviç yapıp yedim. Ardından kendime büyük bir kadeh şarap doldurup hep oturduğum köşeye geçtim. 1+1 ama oldukça geniş, kullanışlı bi evim vardı. Ancak ben evin sadece camın önündeki küçük köşesini kullanıyordum. Çünkü Serdar gelecekti, ben onu camdan görecektim.. biliyordum..
Elim telefona gitti resimlerimize bakmak için. Aramak aklımın ucundan bile geçmiyordu artık. Büyümüştür bebeği, değil mi? Cinsiyeti bellidir... umarım kızı olurdu. Serdar böyle istiyordu... her şey gönlünce olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERİ
Teen Fictionİçinde kavganın, sevginin, aşkın, tutkunun, hırsın da yer alacağı kitabıma hoşgeldiniz. Hikayenin sonunun nasıl olacağını bilmemek beni yazarken hep heyecanlandırır. Beraber görelim. Peri, sizlere emanet. Ona iyi bakın💝 +18