Gökhan, Peri evleniyormuş mailini aldıktan sonra sinirle bilgisayarı yere fırlattı. Ne yapacağını bilmiyordu. Başı ağrıdan çatlamak üzereydi. Biraz yürümek için dışarı çıktı. Dün gittiği gece kulübünün karşısında büyük bir park görmüştü. Uzun yürüme yolu vardı, ağaçlıktı. Oraya gitmek için evden çıktı. 2022 Gökhan için hem hayatının en iyi hem en kötü senesi olmuştu..
Parka geldiğinde tanıdık bir sima ile karşılaştı.
"Aa Gökhan, merhaba"
"Merhaba Sena. Ya dün gece için hem özür dilerim, hem teşekkür ederim tekrardan"
"Yok canım, estağfurullah" diyip gülümsedi Sena. Daha sonra gözü parka döndüğünde "Burak" diye bağırdı kaydırakların oraya doğru koşarken.
Yere düşen, hemen hemen 4-5 yaşlarında çocuğu, panikle tutup kaldırdı. Kaşı yarılmış, kanıyordu.
"Ahh Burak, ah annecim ama. Neden atlıyorsun ordan oraya. Gel, hastaneye gitmemiz gerek"
Gökhan da arkasından gitmişti Sena'nın.
Hem Sena, hem çocuk ağlıyordu.
"Tamam sakin olun. Sena ver sen çocuğu bana. Gel taksi çevir, gidelim"
"Gökhan, sen zahmet etme. Ben hallederim gerçek.." dediğinde Gökhan eliyle dur işareti yaptı, Burak'ı Sena'nın kucağından alıp "hadi, kan akmasın daha fazla" dedi. Boynundaki atkıyı çıkarıp kafasına bastırdı çocuğun. Hastaneye geldiklerinde 4 dikiş atıldı. Dikişler atılırken Sena yanında duramadı ağlamaktan. Gökhan ona dışarı çıkmasını söylemişti. Burak sakinleşmişti ama Sena asla..
Burak'ı kucağına alıp çıktı Gökhan acil yardım odasından. Çıkar çıkmaz gelip oğluna sarıldı Sena. Gökhana gözleriyle teşekkür etti. Tekrar parkın oraya dönerken,
"Babasına haber verdin mi Sena?" Diye sordu Gökhan. Sena, acıyla gülümsedi.
"2 sene önce kaybettik."
"Başınız sağ olsun."
"Sağ ol." Yol boyu başka bir şey konuşmadılar. Gökhanın baş ağrısı az da olsa gecmişti. O kargaşada bir şey düşünmeye de hali olmamıştı. Burak, annesinin dizinden başını kaldırıp
"Anne bu akşam benle kalsan olur mu?"
Sena, buğulu gözlerle baktı Buraka. Elini yüzüne koyup, yüzünü okşadı
"Annecim, bunu seninle konuştuk. Olmaz. Ama anne uyandığında yanında tamam mı?"
"Ama anne.. ben gelmek iste.."
"Tamam Burakcım lütfen. Bu senin seçeneğin değil" dedi.
Taksiden indiklerinde Sena
"Tekrar teşekkür ederim Gökhan. Sen olmasan çok zor olurdu sanırım"
"Ne demek Sena. Dün gecenin borcunu ödedim diyelim. Teşekkürlük durum yok." "Delikanlı, seni çok sevdim ben. Görüşürüz yine. Dikkatli ol" dedi Burak'a bakarak. Burak gülümsedi.
Arkasını dönüp giderken tekrar "sena"
diye seslendi.
"Efendim?"
"Burak'a bakacak kimse yok mu? İşe nasıl gidip geliyorsun?"
"Aslında o da benimle geliyor genelde. Kulisteki koltuğu da o yüzden koydurmuştum. Dün gece yılbaşı olduğu için bir arkadaşıma bıraktım rica minnet o kalabalıkta gelmesin diye. Koltuk sana kısmet oldu dün de işte" diyip gülümsedi.
"Bu gece benimle durur mu? Ha Burak, benimle kalır mısın? Sana pizza söylerim bak"
Burak "pizzaaa ama televizyon da izleyebilirim di mi?"
"İzlersin"
"İzlerken dondurma da yerim di mi?"
"Yersin tamam"
"Ama iki tane" Sena lafa atladı
"Burak abartmasan mı annecim?"
Burak "hiğğğ" diye gülümsedi. Sena, kocaman öptü üşümüş yanaklarından.
"Gökhan, sana zorluk olmasın. O kalırdı benimle yine"
"Yok canım ne zorluğu, lütfen. İşin bitince gelip alırsın"
"Sahneyi kısa tutmaya çalışırım. Zaten bu gece yoğunluk olmaz. Gece bir gibi alırım. Çok teşekkür ederim tekrardan"
Burak'i yere bıraktı Sena. Gökhanın elinden tutup annesine öpücük attı, yürümeye başladılar. Sena, arkasından baktı uzun uzun oğlunun. Tüm bu hayata onun için katlanıyordu. Başına bir şey gelseydi.. düşünmek bile istemedi. Gökhana ilk günden güvenmesinin sebebi dün anlattıklarıydı. Gökhan, çok iyi bir adamdı. Bunu anlamıştı..
Saat akşam 9'a gelirken sahneye çıktı. Aklı Buraktaydı. Gökhanın numarasını almıştı yolda Allahtan. Birkaç kez aradı.
"İyi şimdi pizza yedi"
"Iyi şimdi benim kitaplarımdan kendine kule yaptı"
"Ne yapsın Sena, televizyon açtırdı izliyor merak etme"
"Dondurma veriyorum, hasta olmaz di mi?"
Olmuştu aradığında aldığı cevaplar...
Gökhana yüzyıl minnettar kalacaktı.
.
.
Peri...
Peri, Duha'nın akşam yemeği teklifini reddetmişti çünkü o akşam Nevra Hanım yemeğe gelecekti babasına sürpriz yapacaktı. Eve gelip mutfaktaki hazırlıkları kontrol etti. 3 servis açmalarını söyledi.Sezgin Bey puzzle yapıyordu çalışma odasında. Gidip kapısını tıkladı.
"Kolay gelsin diyeceğim ama bin parçadan az değildir o"
"Ahh hoşgeldin kızım. Iki bin parça!! Gel de yardım et"
"Sadece köşeleri yerleştiririm ama" diyip güldü Peri.
"Çakal oldun iyice başıma" diyip Sezgin de güldü.
Babasının yanına gidip puzzle yardım etmeye başladı.
Bi yarım saat kadar beraber puzzle yaptılar. Kapı tıkladığında ikisi de kapıya döndü. Ayşeydi gelen
"Peri Hanım Kızım, misafiriniz geldi"
"Tamam abla"
Sezgin, Periye dönüp "birini mi bekliyorduk?" Diye sordu tek kaşını havaya kaldırıp
"Gel gel, bayadır bekliyoduk. Anca geldi" dedi Peri sırıtarak.
Elinden tutup aşağı çekiştirdi babasını
Nevrayı gördüğünde
"Hoşgeldin Nevra Teyzecim" diyip sarıldı. Nevra da ona sarıldı.
Nevra ve Sezgin birbirlerine ne olduğuna anlam veremediklerine dair bakışlar attı. İkisi de sormadı bir şey.
Yemeğin ortalarında Peri
"Evet şimdi ben sizi buraya neden topladım, merak ediyorsunuz"
Sezgin, peçeteyle ağzını silip arkaya yaslandı. Eliyle anlat, buyur işareti yaptı
Peri devam etti
"Sizin bana bir şey anlatacağınız yok. İşin daha kötüsü birbirinize anlatacağınız yok. Arada bir şeyler var, birbirinize adım atmanızı engelleyen. Bu gece bunları.." dediği sırada Sezgin sözünü kesti
"Peri, bunların senin meselen olduğunu düşünmüyorum" dedi. Bağırmamıştı ama sesi sinirli çıkmıştı.
"Seni üzen, düşündüren her mesele benim meselemdir Sezgin Kazanır" dedi aynı sinirle.
Nevra sessizliğini bozup "belki de Peri haklıdır. Aradaki pürüzlerimizi herkes fark edebiliyor Sezgin" dedi.
Peri "kim başlıyor?" diye sorduğunda Nevra lafa atladı
"Babanla biz üniversitede tanıştık Peri. Farklı fakültelerdeydik ama arkadaşlarımız ortaktı. Okulun kantininde tanıştık, zamanla ilerledi sohbetimiz. Birbirimizi çok seviyorduk. Daha fazla vakit geçirmek için okula derslerimiz olmadığı zaman bile gidiyorduk. Arada kavga da ediyorduk tabi. Biri vardı Olcay."
"Anma şu herifi diyorum Nevra"
"Periye geçmişi anlatıyorum. Bi izin ver Sezgin aaaa! Neyse, baban o zaman da Olcaydan uzak dur, selam verse alma etme diyordu. Adamla aynı sınıftayız. Ne yapsaydım Peri derse mi girmeseydim"
"Bundan mı ayrıldınız?" Diye sordu Peri
"Hayır, kavga ettik biraz. Baban memleketine gitti geldi, barıştık yine."
Nevracım daha uzatacak mısın, dedi Sezgin.
"Aman evet, ilk kez anlatıyorum birine dur. Sonra Periciğim, biz mezun olduk, işlerimizi kurduk.Evlenme planları yapıyorduk hatta. "
Peri "aaaa gerçekten mi? Sonra?" Dedi.
"Sonra baban memleketine gitti geldi. 4 yaşında bir kız çocuğuyla... yanlış anlama sana asla bir şeyim yok. Hep babanla mutlu olmanı istedim."
"Nevra, sen benim sana açıklama yapmama izin vermedin"
"Sezgin, sen neyi açıklayacaktın?"
"Yani tek gecelik bir ilişkiydi. Senle ayrıydık diyorum"
"Aman, iyi ki dinlememişim bak. Bir halt anlatamayacakmışsın"
Ikisi kapışıyor, Peri üzüntüyle dinliyordu. Babasının hayatı Peri yüzünden mahvolmuştu.
"Neyse Pericim sonra ben gittim o babanın hiç sevmediği Olcayla nikahı kıydım 1 ayda. Sırf babana inat"
Heh, Perinin yapmak üzere olduğu hata.. müthişti.
"Bir gün mutlu oldun mu o herifle?" Diye sordu Sezgin sinirle.
"Olmadım Sezgin. Olmuş gibi miyim?
Neyse, Peri sen yanlış anlama kızım, iyi ki babanla büyümüşsün eminim çok iyi bir baba olmuştur. Ama ben bana o yaptığını asla affedemedim, edemiyorum. Geçen arkadaşların yaptığı kutlamada karşılaştık, sonra hastane falan derken yine eski günlere dönmüş gibi görünüyor olabiliriz ama, biz ancak arkadaşız babanla. Başka bir şey yok aramızda"
"Nevra sen bana bir şans daha ver diye, ben senin kapında yattım. Sen gittin, Olcay piçiyle evlendin. Noldu, aldattı seni sonra"
Nevra masadan kalktı sinirle.
"Seni affetmiyorum Sezgin. Ben en başından söyledim. Sen de tamam arkadaş kalalım dedin. Şimdi geçmişin hesabını yapamazsın. Gidip beni aldatmadan önce düşünseydin" diyip arkasını döndü, kapıya doğru yürümeye başladı. Peri babası bir şey yapsın diye bekledi, Sezgin eliyle başını ovuşturuyordu. Peri,
"Nevra teyze, o benim babam değil" dediğinde Nevra olduğu yerde durdu. Sezgin elini başından çekip sesini yükselterek "Periiiii" diye bağırdı.
P:baba, dur lütfen. Bunu yapmama izin ver
S: Peri sus.
Nevra, onlara doğru döndü. Anlamaya çalışıyordu.
P: Lütfen gel oturalım, diyip ayağa kalkıp yanına gitti Nevranın.kolundan tutup tekrar masaya getirdi. Nevra Sezgin'e neler oluyor der gibi bakıyordu, konuşmuyordu.
P: Nevra teyze, durum bildiğin gibi değil.
S: Peri, sana...
Nevra eliyle dur işareti yaptı Sezgine. Gözünü Periden ayırmıyordu. Periye devam et anlamına gelen bir mimik yaptığında Peri devam etti
"Ben, onun ölen kardeşi Engin'in kızıyım"
S: sen benim kızımsın. Ve bu saçmalığa daha fazla devam edersen elimden bir kaza çıkacak
P: baba lütfen. Hayatını bana adayıp, yalnız başına bir ömür geçirmene sebep olmuş gibi hissediyorum. Kendimi ömrümün sonuna kadar affedemem. Bana izin ver.
Sezgin bir şey demeden arkasına yaslanıp kollarını bağladı.
"Biyolojik babam Engin Kazanır. O, eşini yani annemi vurduktan sonra hapse giriyor. Birkaç gün sonra da onu öldürüyorlar. Ben henüz 4 yaşındayken. Anne tarafımda kimse yokmuş, baba tarafından da Sezgin Kazanır işte sadece.. oradaki işlemleri halledip beni istanbula getirdi işte. Burada kendimize baba kız hayatı kurduk. Kimse geçmişimizi bilmedi, şu ana kadar.
Lütfen tekrar gözden geçir fikrini Nevra teyze. Babam, seni hiç aldatmadı"
Nevra, dolan gözlerini Periden Sezgine çevirdi. Bana neden hiç anlatmadın der gibi bakıyordu. Peri, sakinleşip affedeceğini düşünürken bardaktaki suyu Sezgine fırlattı
"Sen bana neden bir şey söylemedin? Bana bir gecelik bir şeydi diye açıklama yapmaya çalıştın saçma sapan. Senin yüzünden ben hiç sevmediğim bir adamla evlendim. Sana inat, sırf canını acıtmak için. Sezgin sen.. sen bizim hikayemizi mahvettin" dedi ağlayarak. Peri şaşkınlıkla olanları izlerken, Sezgin yerinden bile kıpırdamadı. Nevra, çıkıp gitti. Sezgin sinirle Peri'ye bakıp, hiçbir şey demeden odasına çıktı.
Peri, eline yüzüne bulaştırmıştı her şeyi. O böyle olsun istememişti.
.
Saat 1 buçuğa doğru Gökhanın kapısı çaldı. Gelen Sena'ydı.
"Konum yanlış yeri gösterdi. Bi türlü bulamadım. Burakı alıp gideyim hemen rahatsızlık vermeyelim daha fazla" dedi mahcup halde. Gökhan
"Burak uyudu. Yatak odasına yatırdım. Gel istersen hava çok soğuk."
"Ben onu kucaklar götürürüm. Oda ne tarafta alıyım ben Burak'ı"
"Gel, koridordun sonunda sağda"
Sena kafa sallayıp içeri girdi. Gökhanı takip etti. Yatak odasına girdiklerinde Burak yorgana sarılmış uyuyordu. Sena, kucağına almaya çalıştığında ateşi olduğunu gördü
"Gökhan, ateşi mi var benim elim mi çok soğuk?"
"Bakıyım." Diyip elini alnına koydu Gökhan.
Sonra "ooo Sena, akşam uyurken hiçbir şeyi yoktu. Baya ateşi var. Ne yapmamiz gerek. Hastaneye mi gidelim?"
"Yok şimdi tekrar taksi çevir hastaneye git yapamayız. Ben ilaç alıp gelirim."
"Gündüz ağrı kesici falan vermişti doktor kafasını vurunca. Kafamıza göre bir şeyler veremeyiz"
Doğru, dedi Sena.
Gökhan "duş aldıralım" diye teklif etti.
Burakı duşa sokup ılık suyla yıkadılar. Gözlerini zar zor açıyordu. Ilık ballı süt hazırladı Gökhan ona. Zorla onu da içirdiler. Ateşi biraz düşmüştü. Gökhan, onu tekrar kucaklayıp yatak odasına yatırdı.
"İyi mi sence Gökhan? Gitmeli miydik hastaneye?"
"Zaten gündüz hastaneden çok korktu. Senin kadar olmasa da. İyi yaptık gitmemekle" diyip güldü Gökhan. Sena da güldü, gözü yerdeki bilgisayara takıldı "umarım bunu Burak parçalamamıştır"
"Hayır sabah ben parçaladım. Rahat olabilirsin. Burak uslu bir çocuk"
"Sen, iyi misin Gökhan?"
"Hayır Sena. Dün gece her şeyi anlattıysam dediğin gibi, bu soru biraz mantıksız"
"Peri'ye açıklama yap. Her şeyi anlat. Beni dinle"
"Yapamam.. bu telefonu aldım, bir onun numarasını kaydettim biliyor musun? Asla arayamayacak olmamı bilmeme rağmen. Bana kızmayacaksan seninkini bile kayıt etmedim, son aramalardan arıyorum seni" diyip acıyla güldü.
"Genelde ben arayıp darladım akşam boyu, Burak için"
"Hayir ne demek o, lütfen"
"Teşekkür ederim. Her şey için."
"İstersen Burakın yanına geçip yat. Beni zaten uyku tutmaz. Buralarda otururum"
"Burakla ben burada uyur.."
"Sena lütfen, çocuk hasta. Koltuğa taşımayalım bi daha. Uyuyun orda"
"Sağ ol Gökhan. İyi geceler"
Gökhan, iyi geceler anlamında kafasını salladı. Sena gidip Burakın yanına kıvrıldı.
.
Sabah çatal kaşık sesleriyle uyandı Gökhan. Yerdeki karmaşa, bilgisayar da toplanmıştı. Mutfak kısmından gelen sese doğru ilerledi.
"Aa uyandırdık mı? Burak bey biraz acıkmıştı da" dedi Sena eliyle Burakın karnını gıdıklayarak.
"Günaydın, valla ben de açım"
Oturup kahvaltı ettikten sonra Sena yüzlerce kez daha teşekkür edip evine gitti.
.
Günler böyle geçip gidiyordu. Burak'ı bazen ona bırakmasını söylüyordu Gökhan Senaya. Onunla ilgilenmek iyi geliyordu. Bir de burdaki tek arkadaşı Sena idi. Onunla iletişimde kalmak iyi oluyordu. Birkaç kez Gökhan kötü olduğunda o da yardıma gelmişti. İyi bir arkadaştı Sena, sürekli Peri'yi araması konusunda ısrar etmese..
.
Peri için de günler aynı rutinde ilerliyordu. Duha ile yemek yiyor, gezip dolaşıyor, şirkete gidip geliyordu. Bir hafta boyunca Nevradan ses çıkmamıştı.
Peri, tıpkı 20 sene önce olduğu gibi yine istemeden ayırmıştı babasını sevdiği kadından, öyle düşünüp kendini suçluyordu. O yüzden o akşam Nevraya gitti konuşmaya. Uzun uzun konuştular. Gökhanın da onu eskiden tanıdığını, babasının ona da babalık yaptığını anlattı. Nevra, yumuşamıştı o günden sonra Sezgine karşı. Biraz daha sohbet ettikten sonra Peri
"Nevra teyze biliyorsun bana yardım edecek kimsem yok, ben Duha ile nişanlanmaya karar verdim. Annesi yaşlı, çocuğunun en azından nişanını görmek istiyor. Bana kıyafet, mekan, sunumlar için yardim eder misin?"
"Peri.. ederim ederim de ne nişanı babanın haberi var mı?"
"Var, Duhayı çok seviyor zaten"
(Ya ya çok seviyor.. kesinlikle çok seviyordu Sezgin Bey)
"Vay be Peri, bir iki hafta görüşmedik neler olmuş. Ama eğer Gökhana inat diye yapıyorsan benim gibi, bak pisman olursun"
"İnat değil, Gökhan döndüğünde onu kabul edeceğimi bildiğim için kendime önlem alıyorum"
"Peri, sence bu mantıklı mı kızım?"
"Değil Nevra Teyze. Ne mantıklı ki? Neyse sana birkaç seçenek göstereceğim. Aralarından seçelim. Bu hafta sonu bitsin bu iş"
"Peri, istemiyorsun. Yapma."
"Bana yardımcı olacak mısın?" Diye sorduğunda sitemle Nevra Peri'nin gösterdiği resimlere baktı. Aralarından bir şeyler seçtiler.
"Bu elbiseler daha benim yaşıma uygun değil mi? Seni yaşlı gösterecek. Daha cıvıl daha dekolteli baksana"
"Kendimi o kadar cıvıl sevinçli hissetmiyorum Nevra Teyze. Şu beyazı düşündüm ben ama nasıl?"
"Güzelmiş bu ama orta yaş işi yine. Ama modeli falan çok hoş" dediğinde Peri telefonu kitleyip "tamam hepsi" dedi çantasına attı.
"Kızım, nerde görülmüş nişanın böyle acele yapıldığı. Telefondan üç resimle seçtik. Bak Peri, Nevra Teyzem dediydi dersin, hata yapıyorsun, yapma"
Peri duymazlıktan geldi. Nevrayı öpüp hadi ben kaçtım dedi, evden çıktı.
Her şey tamamdı. Birkaç gün vardı nişana. Bu alışverişler yapılırken Serdar'ın da haberi olmuştu tabii. Peri'ye yapma etme diye diretse de Peri umursamıyordu. Serdar, bunu da Gökhana mail olarak attı ama Gökhan ona da dönüş yapmadı. Serdar artık başına bir iş geldiğinden şüpheleniyordu. Yoksa "abi Peri bu cumartesi nişanlanıyor" mesajına dönüş yapmaması mümkün değildi.
Gökhan maili telefondan okuyup bu sefer de öfkeyle telefonunu fırlatmıştı, Sena'nın sahne aldığı barın kulisindelerdi. Sena, makyajını yaparken şaşkınlıkla
"Senin teknolojik aletlerle kişisel bir problemin mi var? Bilgisayarları, telefonları parça parça görmekten mi hoşlanıyorsun?"
Gökhan burnundan soluyarak
"Şuan parça parça görmek istediğim tek şey o piç"
"Kimden bahsediyorsun Gökhan?"
"Peri nişanlanıyormuş" dedi bardağını ağzına kadar viski doldururken.
"Gökhan, kaç zamandır diyorum sana. Hata yapıyorsun"
"Unuttu beni. Bak, bir de diyordun yok ara, anlat. Bu kadarmışım onun için gördün"
"Gökhan saçmalama. Yuh tek dikişte içme oğlum çarpar"
"Keşke biri bana gelip çarpsa da gebersem hemen"
"Off Allah korusun Gökhan... sen nerden haber aldın?"
"Asistanım Serdar bana mail atıyor. Numaram yok ki kimsede. Peri'yi hiç aramadım"
"İyi bok yedin"
İçeriden Sena'yı anons ettiklerinde sahneye çıktı. Gökhan, kulisten doğru dinledi. Hiç kalabalığa çıkmadı ama çok içiyordu. Sena'nın 4 saat sahnede kaldığı süre boyunca sayısız şişe gitmişti kulise, burdan anlayabiliyordu Sena ne kadar içtiğini. Sahneden indiğinde Gökhan sızmıştı koltukta. Burak zaten geldikleri gibi uyumuştu yanlarında, hâlâ uyuyordu. Uysal bir çocuktu gerçekten. Sena da istemezdi böyle bir ortamda çocuk büyütmek, şansına birkaç haftadır Gökhan gibi biriyle tanışmıştı da Burak biraz olsun yaşıtları gibi evde uyuyup uyanıyor, akşamları çizgi film izliyordu sıcak bir yuvada. Kulise de televizyon koydurmuştu Sena, Burak yattığı yerden izliyordu ama bir ev sıcaklığı yoktu. İçeriden kavgalar, müzikler, sayısız sesler geliyordu.. ama bu işi bırakırsa bulabileceği bir iş de yoktu, iyi de kazanıyordu. Burak biraz daha büyüyüp okula başlayana kadar onunla buralardaydı. Para biriktirip dilini de geliştirince yeni iş aramaya başlayacaktı. Bu süreçte Gökhanın orada olması, ona bahşedilmiş bir şeydi. Her anlamda destek oluyordu, Burak'ı çok seviyordu, Sena onları yan yana görmekten de keyif alıyordu. Burak'ın baba figürü yerine Gökhanı koyduğunu düşünüyordu kendince. Ama bu kadar iyiliğe karşılık Gökhan'a bir sürpriz yapmalıydı...
.
Nişan günü geldiğinde Sezgin Bey takım elbisesini giymiş, Peri hazırlanmış, süslenmiş, tuttukları davet salonuna gittiler. Arkadaşlar, tanıdıklar gelmeye başladıktan sonra içeriye Nevra girdi. Sezginle göz göze geldiler.
Salondan çıt sesi çıkmıyordu. Sezgin, Nevraya doğru yürüyüp, ellerini tuttu.
"Benimle evlenir misiniz Nevra Hanımcığım?" diye sordu gözlerinin içine bakarak.
Nevra şok içindeydi. Peri'ye baktı, anlayamadı. Peri gülümseyerek göz kırptı. Sezgine tekrar dönüp evet bile diyemeden kafa sallayıp sarıldı boynuna. Sezgin, cebinden yüzüğü çıkarıp Nevra'nın parmağından geçirdi. Salonda alkış, kıyamet...
Serdar, Peri'nin kulağına eğilip
"Noluyo lan?" dedi.
"Ay Serdar benim nişanlanacağıma inandın mı sen?"
"Ne bileyim kızım sen manyaksın yaparsın"
"O kadar manyak değilim. Kontrollü manyağım ben" dedi gülerek. Daha sonra Nevranın yanına gidip elinden tuttu, giyinme odasına götürüp seçtiği elbiseyi çıkardı askıdan
"Tam üstüne göre dikilmedi ama, ben olacağına inanıyorum" dedi gülerek
"Peri.. tam babanın kızısın. Bir sonraki adımınızı asla tahmin edemiyorum. Siz, bana kendi nişanımı mı organize ettirdiniz şimdi?"
"Evet, nasıl olmuş?"
"Peri inanamıyorum. Bu benim hayatımın en mutlu günü" dedi, gözleri doldu.
"Şşş tamam ağlamak yok bugün. Hadi giyinin, bekliyoruz gelin hanım" diyip odadan çıktı, Laraların yanına gitti. Serdar hariç herkes bu organizasyonun Peri'nin nişanı olmadığını biliyordu. Serdara bilerek söylememişti. Ki abisine yetiştirsin... Peri, hâlâ içten içe Gökhanın geleceği günü bekliyordu. Ve en korktuğu da bir açıklaması olmasa bile kabul edecek olmasıydı.
Nevra geldi, pastalar kesildi, danslar edildi. Lara eşiyle, Eylem Güneyle dans ederken Peri oturuyordu. Serdar, gidip Peri'ye "benimle dans eder misiniz manyak hanım?" Diye sordu.
Peri, omzuna şakayla bir tane vurup uzattığı ele tutunup kalktı.
Dans ederlerken Serdar;
"Seninki nerde, niye yalnız bıraktı seni?"
"Duha mı?"
"İngiltere prensi. Nerde, göremedim. Elizabethle işi mi çıkmış?"
"Elizabeth ölmedi mi?"
"Ayyy Peri, ömrüm kısaldı seninle muhattap olurken valla" dedi offlayarak. Peri kahkaha attı.
"Öyle soruya böyle cevap Serdar bey. Neyse.. şutlandı Duha. Ona ayrılan sürenin sonuna geldik"
"Aa ne zaman?"
"Birkaç gün oldu"
"Bir şey mi yaptı sana?" Diye sordu Serdar, surat ifadesi ciddileşmişti.
"Yok be, bi elbise giydim, sence de biraz kısa olmamış mı, yakası da açık yok bilmem ne.. dedim bay bay"
"Söyleseydin ya bana. Sana bir şey olursa söyle diyorum. Babana söylemezsin herifi mahveder diye de, bana söyle. Biz dostuz Peri"
"Sen ne yapacaktın?"
"Elbiseyi bir de ona denetirdik, belki onda o kadar açık durmaz" dedi Serdar göz kırparak. O sırada masadan biri Peri'nin telefonunu getirdi. Bir numara arıyordu. Serdar'a afedersin, diyerek telefonu aldı, salonun kapısının önüne çıktı.
"Alo, kimsiniz?"
"Peri Hanımla mı görüşüyorum?"
"Evet, buyrun benim"
"Sena ben. Gökhan'ın arkadaşıyım"Sena, Peri sorununu tamamen ortadan kaldırmak istiyordu. Gökhana sürprizi bu olmalıydı. Numarasını Gökhan sızınca telefonundan almıştı.
O an Peri'nin kafasından aşağı kaynar sular döküldü.. bir kadın, Peri'nin numarasına ulaşacak kadar Gökhana yakın, ve bu saatte aramakta bir sakınca görmüyor.. Sena ne diyecekti Peri'ye, ne konuşmak için aramıştı ya da Gökhana bir şey mi olmuştu... bilmiyordu...
![](https://img.wattpad.com/cover/357554986-288-k97025.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERİ
Teen Fictionİçinde kavganın, sevginin, aşkın, tutkunun, hırsın da yer alacağı kitabıma hoşgeldiniz. Hikayenin sonunun nasıl olacağını bilmemek beni yazarken hep heyecanlandırır. Beraber görelim. Peri, sizlere emanet. Ona iyi bakın💝 +18