Serdar'dan...
Peri gideli bir hafta olmuştu... bir hafta. Dile kolay, kalbe değil.. onsuz geçen bir hafta, dünya yılıyla on seneye tekamül ediyor. Sigaramdan derin bir nefes çektikten sonra küllüğe bastırıp söndürdüm. Tüm dumanı ciğerlerimden üfledikten sonra aklıma gelenle gülümsedim. Hiç sevmezdi sigarayı, ben de içmezdim onun yanındayken pek. Aklıma da gelmezdi aslında. O varken, dert yoktu, gam yoktu, keder yoktu.. hem sevmezdi o ipek saçlarının sigara kokmasını. Ona yakışmazdı zaten bu iğrenç koku. Gül bahçesiydi o. Çiçek pasajıydı...
"Abi! Abi uyudun mu anasını satayım duymuyon mu ya!" diyen Savaşın sesiyle denize döndüğüm yüzümü ona kaldırdım. Anlamsız bakışlarla baktım. restoranttaki masada oturuyordum hâlâ..
"Abi Suna geldi, doktora gidecekmişsiniz bugün" diye açıkladı Savaş.
"Nerde?"
"Arabada bekliyor" kafa salladım.
"Abi.." dedi Savaş, belliydi yine halimden dert yanacak, kendimi toparlamamı söyleyecekti. Ters bir bakış attığımda eliyle ağzının fermuarını kapatır gibi yaptı, sustu. Yerimden kalktığımda elinde tuttuğu ceketimi uzattı. Biraz kendimi topladığımda şu çocuğa ev hediye edecektim. Hakkını ödeyemezdim. Hele şu günlerde, ben söylemememe rağmen benim her işime koşuyor, kanalı bile idare etmeye çalışıyordu.
"Abi bu arada ben Sezgin Beyleri de ara ara kontrol ediyordum. Hani belki Peri Hanımdan haber gelir de.. sana getiririm diye.."
"Eee? Noldu?" diye sordum heyecanla. Belki günler sonra ilk kez sesim bu denli canlı çıkmıştı.
"Sezgin Beyler de Muğladaki eve döndüler" diye yanıtladı benim tüm heyecanımı kursağımda bırakarak. Ne düşünmüştü ki Sezgin Bey? Benimle görüştürmek istemediği kızının yerini onu sıkıştırıp mı öğrenecektim? Ne diye kaçmıştı benden? Ne manasız bi hareketti!
Korna sesleri gelince Suna olduğunu anlayıp oflayarak yürüdüm. Vip araçla gelmişti. Şoförü kapımı açmak için kalkarken elimle dur işareti yapıp arabaya atladım.
"Hoşgeldin babamızzzz" diye saçma sapan bi sevinçle karşıladı Suna. Gözlerim istemsiz karnına gitti, kaç ay olmuştu, hiç belli olmuyordu. Kilo da almamıştı. Acaba Peri'nin hamileligi nasıl ol... neyseydi.
"Ehler Kliniğe gidiyoruz Ragıp Bey" dedi gözlerini benden çekip şoförüne doğru. Şoför kafasını sallayıp arabayı çalıştırdığında
"Neden daha bilindik bir hastane seçmek varken saçma sapan bi kliniğe gidiyorsun?" diye sordum.
"Saçma sapan değil, Bülent Ehler babamın arkadaşıydı. O yüzden.."
"Babanın arkadaşı olması ne kadar güvensiz olduğunu kanıtlar nitelikte"
"Of Serdar, moralimi bozacaksan gelme. Seninkinden bi haber yok diye, hıncını benden çıkarıyorsun"
"Hıncımı falan çıkardığım yok Suna. Neden böyle bi şey yapayım? Sadece of, neyse. Yakın mı buraya?"
"Çok uzak değil. Çıkışta yemek de yeriz di mi?"
"Ben kanala.."
"Yeriz yeriz. Oğlunun canı pizza çekti" demesiyle gözlerim kocaman açıldı.
"Cinsiyeti belli miydi?"
"Şey.. hayır! Ben.. içime doğdu. Sen ne isterdin?"
"Sağlıklı olmasını. Ama kız çocukları çok güzel.. neyse ne.."
"Öğreniriz ki bugün. Ay cinsiyeti öğreneceğimiz gün senin de gelmen çok iyi olduuu" diyerek sevindi. Bi şey demedim, diyemedim. Keşke o da bu heyecanını onu seven, her anına ortak olmak isteyen bir adamla yaşasaydı. Keşke bana denk gelmeseydi. Ben de böyle olsun istemezdim..
.
.
Yazar'dan..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERİ
Novela Juvenilİçinde kavganın, sevginin, aşkın, tutkunun, hırsın da yer alacağı kitabıma hoşgeldiniz. Hikayenin sonunun nasıl olacağını bilmemek beni yazarken hep heyecanlandırır. Beraber görelim. Peri, sizlere emanet. Ona iyi bakın💝 +18