Kış bahçesine çıktıklarında Peri meraklı gözlerle Gökhan'ı süzüyordu. Gökhan sahlebinden bir yudum alıp
G: gözlerinle yedin beni. Anlatıyorum tamam.
P: off hadi Gökhan.
G: babanı nereden tanıdığımla başlamak istiyorum.
P: tamam. Bi yerden başla da
G: 12 yaşındaydım bir akşam eve geldim. Öğretmen okulda bi kitap istedi. Bunu alırsanız çok faydalı olur, öğretici dedi. O zamanın parasıyla 7 liraydı. Eve gelince babama söyledim. Böyle böyle baba alsam olur mu, diye. Benim öyle şeylere ayıracak param yok. Kardeşlerinin de bi ton eksiği var zaten. Almasan ölmezsin. Sanki okuyup alim olcaksın, diye sinirlendi bana. Ben ses etmedim yine de. Zaten para vereceğinden umudum yoktu. Ortaokul bitince okutmayacaktı da beni, biliyordum üstelemedim.
P: sonra?
G: sonra akşam yemeğe oturduk. Üvey anne 'bugün bir çanta beğendim. Yarın onu almak istiyorum. Bana gitmeden 200 lira bırakır mısın Lütfi" dedi.
P: baban 200 lirayı bulsa zaten kitabını alırdı. Üvey annen de yani..
Gökhan kahkaha attı.
G: Peri.. herkesi kendi baban gibi sanıyorsun sanırım. Babam 'bırakırım karıcım' dedi.
P: ee varmış yani parası. Sormadın mı bana niye vermedin diye?
G: tutamadım kendimi sordum. Sonra benim sana verecek param yok, seni boş yere besliyorum bu evde ben. Anan öldü gitti sen başıma kaldın. Sen de ölüp gitseydin keşke, dedi.
P: Gökhan.. anlatmak zorunda değilsin buraları istemiyorsan
G: ben de ilk kez, aa pardon ikinci kez anlatıyorum. Ama başka kadınlara da mı anlattın deme, diğeri de babandı zaten :)
P: babam mıydı?
G: aşı koyu var Muğlada bilir misin?
P: evet, gitmek zordur biraz o yüzden bomboş olur.
G: bizim bi Rıza abi vardı sahilde balıkçı. O sinirle ben evden çıkınca onun yanına gittim. Ama öyle bir çıkma değildi. Valizimi topladım, çıktım. Rıza abi balığa çıkıcakmış onla koyulduk yola. Beni aşı koyunda indirdi, ben biraz nefes almak isteyince. Dönüşte alırım, dedi. Koya geldim, oturdum biraz kayaların üstünde. Ağlamaya başladım. Belki de hayatımın ilk ağlamasıydı Peri. Ben bebekken bile ağlamamışım biliyor musun? Çünkü annen yoksa ağlayamıyorsun bile. Kimsenin umrunda olmuyorsun. Üvey anne kendi çocukları dururken senin ağlamana bakmayacak ya! Ben baya bi ağladım o çocuk halimle kayaların üstünde.
Peri, Gökhan diyip omzunu okşadı Gökhan'ın. Sen çok güçlüsün, ve hep öyleydin mesajı vermek ister gibi. Gökhan devam etti. Bir yandan beyninde o anılar oynuyordu sanki.
" sonra arkadan tok bir ses bağırdı bana.
'Hayırdır delikanlı? Bu saatte buralarda ne işin var?' diye sordu. Önce konuşmadım cevap vermedim. Sesim titrerdi çünkü. Ağlıyordum. Ağlarken görürse kızardı bana bu heybetli adam diye düşündüm. Yanıma yaklaştı sonra. Gözyaşımı sildi. 'anlatmak istersen dinlerim' dedi. 'Tanışalım mı ben Sezgin'
G: ben de Gökhan
S: vayy ne güzel ismin varmış.
G: sen kimsin?
S: Sezgin dedik ya
G: benimle ne işin var?
S: ağlayan bir çocuk görünce dayanamam biliyor musun Gökhan. Kaç yaşındasın bakalım?
G: 12. Sen?
S: 30dan sonrasını saymadım.
G: neden burdasın?
S: bir yeğnim olacakmış. Kardeşim aradı. Onun için geldim.
G: normalde nerdesin?
S: istanbul'da. Takı tasarımı yapan bir şirkette çalışıyorum.
G: ben de istanbulda okuyacağım. Bizim Veli abi vardı halamın oğlu. O da orda okuyor. Çok güzel şehir diyorlar.
S: öyledir. Anlatamayacak mısın ne diye ağlıyorsun?Gökhan zihnindeki anılardan sıyrılıp Peri'ye döndü:
-Anlattım sonra Peri. Her şeyi.. kalacak bir yerim olmadığını, üvey anneyi, babamı..-o ne dedi?
-benim evim var orada kalmak ister misin, zaten ben istanbuldayım boş duruyor, dedi. Belki şimdi olsa böyle bir teklife güvenip gitmem ama o zaman hem cahil hem çaresizdim Peri. Sezgin Bey'e "bana gerçekten böyle bir iyilik yapar mısın" diye sordum şaşkınca. Gülümsedi, cevap vermedi. Rıza kaptan gelince koya, valizimi aldım ondan. Sezgin Bey'in sandalıyla döndük sonra sahile. Arabasıyla alıp beni evine yerleştirdi. Okulum eve yakın değildi ama bahçedeki bisikleti kullanabilirsin dedi Sezgin Bey. Alt katta da kardeşi Engin oturuyormuş. Bir ihtiyacın olursa ona söylersin, dedi. Bana bir miktar para bırakıp çıktı evden. Hâlâ inanamıyordum bu adamın bana evini açmasına. Birkaç gün okula gittim geldim. Ne bekledim biliyor musun Peri? Babamın bir kez okulun çıkışına gelmesini. En azından sağ mıyım, ölü müyüm diye merak etmesini bekledim. Gelmedi. Dayanamadım, ben gittim eski sokağıma. Gayet olağan gidiyordu her şey. Üvey anne o beğendiği çantayı almıştı kendine. Çocuklarına yeni bot ve mont da almıştı. Benim botlarım olmuyordu ayağıma. Zar zor giyiyordum. İçime o kadar oturmuştu ki onların mutlu aile tablosu.. sokakta yürürken onları el ele görmek... gerisingeriye Sezgin Bey'in bana açtığı eve döndüm. Onun bıraktığı parayla birkaç yiyecek almıştım kendime. Hatta öğretmenin istediği o kitabı bile almıştım. Birkaç akşam Engin Beyler yemeğe çağırdı beni. Sezgin Bey'e göre daha ters, daha asık suratlı biriydi ama iyiydi. Eşi de öyle. Suna Hanım. Eksiğim var mı diye soruyor, hep gözlüyorlardı beni. Bu aralarda Sezgin Bey birkaç gitti geldi Muğla'ya. Geldikçe bana harçlık bıraktı. O sırada ben sadece ders çalışıyordum. İşe girmek istedim, Sezgin Bey izin vermedi. Sabahtan akşama ders çalışıyordum. Bir gece çığlıkla uyandım. Suna Hanım doğuruyormuş. Engin Bey hemen hastaneye yetiştirdi bana da Sezgin'i ara dedi, hemen arayıp haber verdim Sezgin Bey'e. Ertesi gün üçü ve çok tatlı bir bebekle geldiler. Sezgin Bey bir süre benimle kaldı. Bir aya yakın herhalde. Sonra İstanbul'a döndü. Rutinim devam etti. Sabah okula gidiyor öğlen gelip ders çalışıyordum. Ancak geceleri uyuyamıyordum çünkü Engin Beylerin sesi kulaklarımdan hiç gitmiyordu. Suna Hanım'a şiddet uyguluyordu. Bir süre anlam veremedim. Bebeğin gürültüsü zannettim. Ama iş öyle değildi. Ara sıra olan bu şiddet hali 1-2 sene devam etti. Sezgin Bey gelip gitti o sıralarda ama bir şey diyemedim. Aile meselesine karışmak boyumu aşardı. Bu sırada bebekleri büyüdü. Çok tatlı oldu. Onunla evin önündeki parka gittik birkaç kez. Bebek 4 yaşındaydı, ben de liseye geçmiştim. O sıralar bu kavga olayları daha da arttı. En sonunda dayanamayıp Sezgin Bey geldiğinde söyledim. Meğer kardeşi, babalarından kalan tüm yerleri satıp yemiş, şimdi elinde beş kuruş kalmamış. Onun sinirini kadından alıyormuş. Sezgin Bey, tamam hallederiz para işini çözerim diyince, sen Suna'ya mı aşıksın da onu koruyorsun demiş Engin Bey. Psikolojik sıkıntıları olduğu söyleniyordu zaten. Bu kavga olayları olurken bebeği yukarı getirdi Sezgin Bey. Onu oyalamamı söyledi. Daha sonra kavga esnasında Engin Suna'yı vurmuş.Polisler geldi apartmana. Sezgin Bey'in ifadesi alındı, Engin tutuklanıp götürüldü. o karışıklık işte biliyorsun. Bebek sürekli "anne nerde? Baba gitti?" gibi masum masum sorular sorarken ölüp gidene değil de bebeğe üzüldüm hep. Birkaç hafta cenaze işlemleri, mevlüt vs sürdü. Suna'nın pek kimsesi yokmuş. Yaşlı bir annesi varmış sadece. Bebeği o alamadı. Engin Bey'in tarafından da bir Sezgin Bey vardı. O "ben bakarım" diyip üstlendi bakımını bebeğin.
Peri yutkundu. Olayların böyle geliştiğini bilmiyordu. Gökhan devam etti:
"Bir sabah Sezgin Bey'in telefonu çaldı. Karşı taraftan biri bir şeyler anlattı. O da 'eminim, öldürün' dedi. Birkaç saat sonra kapıya polisler geldi. Engin Bey'in içeri de şişlendiğini söylediler. Sezgin Bey ilk başta biraz ağladı. Sonra beni karşısına alıp şimdi ne yapacağını anlattı. Yıllar içerisinde bir arkadaş gibi, baba oğul gibi olmuştuk.
S: Gökhan, ben Peri'yi alıp İstanbul'a döneceğim. Alt kattaki evi kiraya verdiriyorum. Onun parasını sen al. Liseni bitir, İstanbul'a gel. Bir şeye ihtiyacın olursa ara oğlum. Ama onun dışında arama. Muğla'dan arkamda tek bir şey götürmek istemiyorum. Peri'yi İstanbul'da kendi kızım olarak tanıtacağım. Haberim yoktu, tek gecelik ilişkiydi, annesi yeni haber verdi... bir şeyler uydururum. Sen de kendine dikkat et. Bu olayların detayından kimseye bahsetme, dedi. Seni alıp çıktı Sezgin Bey.
Peri'nin gözleri doldu.
P: babamın, Engin'in ölüm emrini verdiğini biliyordum. Ama sırf çıkıp beni ondan geri istemesin diye yapmış.
G: biliyorum Peri, diyip sarıldı Peri'ye.
P: peki sen İstanbul'a nasıl geldin?
G: orada zaten gelen kirayla para biriktirmiştim. İstanbulda üniversite kazandım. Diğer evi de kiraya verip burada küçük bir ev tutabildim kendime. Bu kadar rahat bir öğrencilik hayatı yaşamam Sezgin Bey sayesindedir. Vâr olsun. Ama aramadım onu hiç. Bir kez üniversiteyi kazanınca mesaj attım 'Sezgin Baba, ben üniversiteyi kazandım. İstanbul'a geliyorum' diye. Ama gitmedi mesaj. Numarasını değiştirmiş.
P: Suna'nın tarafından arayan birkaç kişi olmuş, o yüzden.
G: sonra bir daha aramadım onu. Üniversiteyi bitirdim. Çok güzel bir kanalda yayın yönetmeni asistanı olarak başladım, sonra yayın yönetmeni, sonra Saraylı tv'nin hikayesi işte. Her haber benden onay alarak çıkıyordu piyasaya.
P: babam bir daha aramadı mı seni?
G: o aramadı, ben de aramadım. Ta ki 3 sene öncesine kadar.
P: ne oldu ki 3 sene önce?
G: onu bari yarın anlatayım Peri. Saat sabah 4e geliyor. Uyuyalım nolur.
P: ama uyuyamam ki ben şimdi merak ettim. Gökhan, şimdi sen benim bebekliğimi mi biliyorsun?
G: bu soruları sormak için geç kalmadın mı üstünden ne hikayeler geçti?
P: anlatırken bölmek istemedim.
G: Allah Allah. Keşke hep sen bölsen beni.
P: bana ne zaman aşık oldun?
G: Periiii uyumak istiyorum. İlaçlarını getiriyorum. İç, uyu sen de.
Peri offlayıp İlaçlarını içti. Bir yandan çok merak ediyordu bir yandan her anlattığı hikaye Peri'yi farklı duygu karmaşası içine sokuyordu. Gökhanı da çok yormak istemiyordu. El mecbur dediği gibi yaptı. Misafir odasını gösterdi Gökhan. Yatağa uzanıp yattı..
Yarın duyacaklarını merak ediyordu. Ne olmuştu da konuşmuşlardı 3 sene önce? Peri, Gökhanı hiç hatırlamıyordu babası niye hiç bahsetmemişti? Babasına söyleyecek miydi? Peri bunları düşünürken uyuyakaldı..
.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERİ
Teen Fictionİçinde kavganın, sevginin, aşkın, tutkunun, hırsın da yer alacağı kitabıma hoşgeldiniz. Hikayenin sonunun nasıl olacağını bilmemek beni yazarken hep heyecanlandırır. Beraber görelim. Peri, sizlere emanet. Ona iyi bakın💝 +18