Peri'den...
Birkaç günün sonunda hastaneden çıkıp eve gelebilmiştik. Serdar başka bir yerde rahat edemeyeceği için onun evine gittik. Gökhanla ben, Gökhan'ın odasında kalacaktık. Serdar da ister salonda onun için açtığımız hasta yatağında, isterse yukarıda kendi odasında uyuyacaktı. Eve geldiğimizde derin bi oh çekti Serdar.
"Çok şükür. Bi an hep hastanede kalacağımı zannettim" dedi gülerek.
"Serdar, şu yatağı senin için açtık. Yorma kendini uzan" dedim salondaki yatağı gösterirken.
"Zaten bir haftada/on gündür yatıyorum. Bırakın da az hareket edeyim" dediğinde hak verdim.
"Ben sana çorba yapayım mı?" diye sordu Suna.
"Kaç gündür çorba içiyorum. Şu hastaneye dair herhangi bir şey görmesem iyi olur" dedi ağzını memnuniyetsizce bükerek.
"O zaman ben kardeşime en sevdiği yemeği yapayım" dedi Gökhan. Serdar'ın gözleri parladı
"Zeytinyağlı taze fasulyeee! Off yanına cacık.. bu sıcakta ne iyi gider" dedi sevinçle. Gökhan kafa salladı
"Ayyynneen!" dedi.
"Ben de pilav yaparım" dedi Suna.
"Off müthiş menü şimdiden acıktım" dedi Serdar yatağına kurulurken.
"Ben gidip eksikleri alayım o zaman. Peri gelecek misin markete?" diye sordu Gökhan.
"Hayır hayatım. Ben de bi çay demlerim şimdi" dediğimde kafa salladı, beni öpüp çıktı evden. Mutfağa gidip çay koydum.
Suna, Serdarı o gece yalnız bıraktıktan sonra Gökhan bunu öğrenince diğer günler refakatçi olmasına izin vermedi. Onun yerine kendisi bekledi Serdarı. Gökhanla olduğu için hiç aklım kalmadı Serdarda... çayı demlemiş içeri geçecekken Suna'yı Serdar'ı büyük bir açlıkla öperken, aynı zamanda karın bölgesinde elini gezdirirken gördüm. Yanlarına gitmek yerine tekrar mutfağa geçtim. Gökhanı dinleyip onunla gitseydim keşke diye düşündüm. Birkaç dakika mutfakta mahsur kaldıktan sonra Serdar'ın öksürük kriziyle salona gittim. Çocuk zaten zar zor nefes alıyordu.. böyle bi öpüşmeyi kaldırabilecek kadar toplanmamıştı henüz. Elimdeki suyu ona uzattığımda gözleriyle teşekkür etti.
"Ben pilavı şimdiden yapayım" diyip yerinden kalktı Suna. Mutfağa geçtiğinde
"Daha iyi misin?" diye sordum.
"İyiyim, endişelenme artık" diyip omzuna koyduğum elime vurdu birkaç kez tebessümle. Kapı çaldığında koşup açtım. Elinde poşetlerle Gökhan içeri girdi. O da hemen mutfağa geçip fasulyeyi pişirmeye başladı. Bir saat sonra sofradaydık.
"Fasulye çok iyi olmuş Gökhan" dedim bayılarak.
"Afiyet olsun Perim" dedi oturduğu yerden öpücük atarken.
"Evet abi, eline sağlık" diye destekledi Serdar.
"Pilav nasıl pekii?" diye sordu Suna tatlı tatlı. Aslında pirinçler biraz sertti, biraz da tuzsuzdu. Ama başka bir evde yemek yapmak hep zordur. O yüzden böyle olması normaldi. Morali bozulmasın diye tam iyi yorum yapacaktım ki
"Pirinçler biraz diri kalmış ama cacıkla yeniyo ya" dedi Serdar. Yüzümde saçma sapan bi ifadeyle ona baktım. Böyle bi cevap beklemiyordum, kız kalkıp onun için yaptı yani pilavı..
"Bana da tuzsuz gibi geldi, kalkıp tuz alayım" diye ayaklanıp mutfağa gitti Suna. Biraz üzülmüştü. Gökhan, yanında oturan Serdar'ın ensesine bi tane vurup
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERİ
Teen Fictionİçinde kavganın, sevginin, aşkın, tutkunun, hırsın da yer alacağı kitabıma hoşgeldiniz. Hikayenin sonunun nasıl olacağını bilmemek beni yazarken hep heyecanlandırır. Beraber görelim. Peri, sizlere emanet. Ona iyi bakın💝 +18